Daha çok küçükken, agucuk sesleriyle başladı çocukları, onlara bir şey anlatmaya. O zamanlarda çok sevindiler çocuklarının konuştuğuna. Her geçen gün bir kelime daha öğretmeye çalıştılar.

Ziyaretlere gittiklerinde "Kızımm hadi öğrendiğin şarkiyi söyle teyzelere / amcalara. Oğluumm bikerecikk öğrendiğin tekerlemeyi söyle de görsünler" diye ; tabiri caizse yalvardılar çocuklarına gururla ! Çocukları ise kendini ifade edebilmenin müthiş bir şey olduğunu öğrendi zamanla.

Bir zaman sonra her şeyi sorgulamaya başladı çocuk. Ve bu güzel çift için de yoğun bir dönem başladı o anda. Sorularına bir cevap verdiler, iki cevap verdiler sonra bunalmaya başladılar. İstemeyerek de olsa terslediler çocuklarını.

Sonra çocuk okula başladı ve okumayı yeni öğrenmenin mutluluğu içinde gördüğü her kelimeyi okumak istedi. Başaramadığı zamanlar oldu tabii ki. Bu sefer anne babasının başının etini yedi. Anne ve baba hayat telaşı içindeydiler. Kendilerine göre sorunları sıkıntıları vardı. Buna rağmen yetmeye çalıştılar çocuklarına.

Çocuğa göre okulda yaşadığı şeyler bazen mutluluk bazen de üzüntülerdi. Ve tüm bunları paylaşmak istedi ailesiyle. Belki dertleşmek belki akıl almaktı amacı.

Annesinin yanına gitti ; " Bugün ne oldu okulda biliyor musun?" diye sordu. Anne o anda yemek yetiştirmeye çalışıyordu. Her şeyi bırakıp dinlemek yerine dinlemiş gibi yaptı. İki işi bir arada yapmayı tercih etti yani. Çocuk anlattı. Annesinin onu gerçekten dinlemediğini bile bile, anlattı. Sonra babasına gitti. Babası en sevdiği maçı izliyordu o sırada. Çocuk gün içinde yaşadıklarını anlatma derdindeydi. Çocuk anlattı baba dinlemiş gibi yaptı. Ve çocuk bunu yine anladı , hissetti. Aylar, yıllar içinde bir kaç defa tekrarladı bu durum. Çocuk büyüdü. Ergenlik dönemine geldi. Odasına kapandı her eve gelişinde. Orda vakit geçirmeye başladı. Müzik dinledi oyun oynadı. Ama hepsini tek başına yaptı , bundan büyük zevk alarak.. Anne baba endişelenmeye başladı. İletişim kurmak için odasına girdiler bikaç kez. Ama çocuk onları dinlemiş gibi yaptı her defasında. Sesler yükseldi. Anne baba çatışmaya başladı çocuklarıyla. Ve bu böyle sürüp gitti...

Sizlere de tanıdık geldi değil mi okuduklarınız? Aslında çocuklarımızı suçlamak yerine esas nedeni kendimizde görebilsek nerede hata yaptığımızı bir bilebilsek..

Her şey o kadar basit ki.. İLETİSİM ! Evladımız daha minicikken onunla sohbet edebilsek.. Onu gerçekten dinlemeyi öğrenebilsek, doğrunun yanlışın ne olduğunu güzel bir dille anlatabilsek, emin olun çocuğunuz da her konuda size gelecektir. Önce size danışacaktır. Küçükken de , ergenken de, büyüdüğünde de.. Çocuklarınızın size ihtiyacı var. Tıpkı sizin onlara ihtiyacı olduğu gibi..