Ahmet Hocam, bakınız İnegöl Kitap Fuarından yeni bir kitap almış olabilirsiniz. Hatta bu kitap senin yıllardan beri okuttuğun dersinle çok yakından ilgili olabilir. Yani bana anlattığın gibi Tanzimat Fermanının ve o dönemin edebiyatçılarının farklı yönlerini okumuş olabilirsin. Lakin her öğrendiğin yeni bilgileri öğrencilerine sansürsüz anlatamazsın ölçüp biçmeden.

Mustafa Reşit Paşa'nın İngilizlerle işbirliği içerisinde Tanzimat Fermanını bir pazar günü, papazların, hahamların ve farklı azınlıkların huzurunda Gülhane parkında ilan etmesini bilmen yeterli olmaz mı? Tanzimat Fermanının millet-i hakime olan Müslüman Türkler neden ilgi göstermemişler, çok mu önemliydi bu? Zaten Tanzimatçıların anladığı hak, adalet, eşitlik gibi kavramlarla bir problemi yokmuş bu milletin o zamanlar.

Ya hu, Ahmet Hocam bak, tekrar söylüyorum bir kitap okumakla bütün dünyayı değiştiremezsin. Hem senin de fikirlerin bir anda değişmemeli, zaten değişmemiştir. Tamam, eserlerini okuduğumuz Tanzimatçıların siyasi ve sosyal alandaki fikirleri başka başka olabilir. Bize onların şiirleri ve edebi yazıları lazım değil mi? Onların çok köklü ve üst derece mason olmaları edebiyatla ne ilgisi var demezler mi size?

Yani Tanzimat'ın teorisyen sanatçısı İbrahim Şinasi'nin Paris'e Maliye okumaya gitmesini söylemen öğrenciler için yeterli bir bilgi değil mi? Oralarda kimlerle görüştü, kimlerden ne bilgi aldı, sana ne? Onların derin ilişkilerinin, kimlerin finanse ettiğinin edebiyatla ne alakası var? Bak öğrencilerin seni yanlış anlarlar "derslerde siyaset konuşuyor" diye idareye de şikayet ederler. Haklısın belki Hocam, öğrencileri milli manevi değerleri vermek için kimin kimlerle bir olduğunu, kimden para ve emir aldıklarını bilmelerinin ne önemi var. Öğrencilerin, "bunlar sınavda çıkmaz" deyip zaten boş vereceklerdir.

Hem Ahmet Hocam, kiminle dans ettiğini bilmen lazım mı? Tabii bunlar devlet sırrı değil. Namık Kemal'in batıdan öğrendiği kelimeleri ve kavramları, İslami kavramlarla ifade edip Müslüman Türk toplumuna empoze ettiğini bilse ne olur bilmese ne olur? "Cumhuriyet ya da demokrasi" kelimelerini değil de dini temellere dayanan "usul-i meşveret" kelimesini kullandığını bilmeleri neyi değiştirir. Hocam, senin bunca yıldır yaptığın okumalar vesilesiyle ulaştığın noktaya öğrencilerin birden ulaşmasını beklemen doğru mu?

Hele batılıların Osmanlıda bir parlamenter sistem istemeleri şaşılacak şey. Hatta kendi ülkelerinde bile böyle sistemler yokken. Neden bize bu kıyağı geçiyorlar, diye hangi öğrencin merak edecek hocam? Osmanlı topraklarında Müslüman nüfuza göre Hıristiyan nüfus daha fazlaydı. Sistem değişirse hakim millet yönetim alanında birden azınlık durumuna düşecekti, tamam bunları bilmek, siyasi bilinç için önemli ama çocuklar daha küçük değil mi?

Mithat Paşa, I.Meşrutiyet'in ilanı için hangi yabancı elçilerle görüştüğü, II. Abdülhamit Han'ın amcası Sultan Abdülaziz'e darbe yapılması, sonra meclisteki vekillerin kendi milletlerin menfaatleri için nasıl çalıştıkları ve devleti Rus savaşına nasıl sokmak için gayret ettiklerini söylemek branş olarak sana düşmez değil mi hocam?

Vallah hocam sana nasihat etmek bana düşmez ancak bir kitaptan bu kadar etkilenirsen ve bu bilgilerin doğruluğu için kitabın sonundaki, sayfalarca kaynakça ve dipnot bilgisi araştırmanın sağlamlığını ifade etsen de biraz sabırlı olmalısın. Evet, kitap iddialı olabilir. Ver çocuklara ismini onlar kendileri kitabı alıp okusun. İster inansınlar ister inanmasınlar. Bir insanın zorla yeni bilgilere iman etmesini bekleyemezsin. İstersen senin adına ben söyleyeyim. Hatta Kitap Fuarı bitmeden ben bir tane alayım Murat Akan'ın Hayat Yayınlarından çıkan Üst Akıl kitabını.