TAVUK ETİNE DAİR ACI GERÇEKLER



Tavuk etini çok seviyorum. Ancak çıkan haberler ve söylentiler sebebi
ile ağız tadı ile tavuk eti yiyemez olduk. Maalesef sağlıklı diye yediğiniz
tavuklar tavuk değil İstisnaları arayıp bulmak gerekiyor.



İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar herkesi dehşete düşürecek açıklamalarda bulunmuş:??Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak, üzüleceksiniz ama gerçekleri öğrenmeniz lazım.? İşte tavuk besiciliğine dair acı gerçekler:


1- Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik
veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye...

2- Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan
yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar...

3- Tavukların çoğu güneş yüzü görmeden yetiştiriliyor.
Sadece eti olsun, kemik yapmasın diye hayvanlar güneşe çıkarılmıyor.

4- Kirli hava ve kirli çevrede yetişen hayvanların
ürünleri kansere yol açıyor.

5- Hormonsuz hayvan çok az. Yetiştirilen hayvanların
çoğuna büyüme hormonu veriyorlar. Hayvanlar şişiyor, pazara gönderiliyor.

6- Sağlıksız beslenen tavuklardan elde edilen yumurtalar,
küçük çocuklar da bile tüylenmeye yol açıyor. Kız çocukları erken adet görmeye
başlıyor.

7- Bazı yetiştiriciler Tavukları, bayat et, balık unları ve kan
ile besliyor. Bu şekilde yetişen tavuklar da zararlı maddeleri insana
naklediyor.




MAKAMLAR ATEŞTEN GÖMLEKTİR


Hazreti Ömer Devlet Başkanı olmuştu. Zamanın ileri gelenlerinden Ebu Ubeyde Hazretleri makamında Hz.Ömer?i ziyaret ediyordu. Hazreti Ömerin huzuruna çıktığında O?nu ağlar vaziyette buldu.

Hayret ve merak içerisinde sordu: ?Ya Ömer Seni ağlatan nedir? Bir çaresi
varsa halline çalışalım. Yapabileceğim bir şey var mı?

Hazreti Ömer (r.a.) makamından gözü yaşlı doğruldu ve şöyle buyurdu: ?Ey kardeşim Ben ağlamayayım da kim ağlasın? Bu makama oturmakla öyle ağır bir yükün altına girdim ki?

Artık Dicle ırmağı kenarında bir koyunun ayağı kırılsa benden sorulacak. Artık Rabbime, sadece kendi nefsimin değil, hükmüm altında bulunan halkımın da hesabını
vereceğim. Ben ağlamayayım da kim ağlasın?

Demem odur ki Can; Okul müdüründen Belediye Başkanına,
Kaymakamından Milletvekiline herkes bu sorumluluğu taşımalı. Görev ve makamın
ateşten bir gömlek olduğunu unutmamalı insan. Seçim sandıklarında halkın vereceği
kararı önemsiyenler, ilahi huzur da verecekleri hesaptan korkmalı asıl?

EVLENENLER VE BOŞANANLAR

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, üç ayda ülkemizde 137 bin 386 çift evlenmiş. 28 bin 370 çift de boşanmış.Araştırmaya göre evlenenlerin sayısında bir önceki döneme göre yüzde
0,8 oranında azalış var. Aynı azalışın boşanmalarda da yaşanması sevindirici bir durum.

Ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 26,5... Kadınlarda ise 23,2 olarak belirlenmiş. Kadınlar erkeklerden daha erken evleniyorlar. Özellikle İstanbul erkeklerinin daha geç
evlenmesi dikkat çekiyor. Boşanma sayısı Orta Anadolu Bölgesinde daha az. Boşanmaların en fazla arttığı bölge ise Akdeniz Bölgesi?

Boşanmaların yarısına yakını evliliğin ilk 5 yıllık döneminde gerçekleşmesi ilginç bir sonuç.
Boşanmaların dörtte biri 6-10 yıl arası süren evliliklerde, yüzde 15?i ise
11-15 yıl arası evli çiftlerde meydana gelmiş. Yine Boşanmaların 4te 1inin, 16
yıl ve daha uzun süre evli kalan çiftlerde görülmesi dikkat çeken bir nokta.

Bu veriler üzerine son sözü biz söyleyelim.Televizyon dizilerinin etkisi, İnternet kullanımın artması, iş ortamı gibi etkenler aileleri etkiliyor. İletişimsizlik, doyumsuzluk vb sebeplerle yaşanan sorunlar boşanma ile neticeleniyor.

HİÇBİR ŞEY YİYEMEME HASTALIĞI

Bu tür haberleri ibret olsun diye paylaşmayı seviyorum. İnsan haline ne kadar
şükretse az, dedirtecek bir haber bu. Yemeğini beğenmeyen çocuklara ya da
çocuğunu beğenmeyen anne babalara ders olsun. Düşünelim, ibret alalım, şükredelim.

ABDnin New York şehrinde yaşayan, 9 yaşında Joshua adında
bir çocuğun acı hikayesi. Hastalığının adı ; eozinofilik özofajit. Ender
görülen bu hastalığı ilk kez duyuyor olmalısınız. Bu hastalığın Türkçe?si;
hiçbir şey yiyememe hastalığı?

Bu hastalık sebebiyle çocuğun, neredeyse tüm yemeklere karşı alerjisi var. 9
yaşındaki Joshua, sadece bebek maması yiyebiliyor ve karnına bağlanan tüple
besleniyor.

Bunun haricinde yemek yediğinde şoka girerek ölme riski yüksek. Yemek
yemeyi bırakın, sadece yiyecekleri kokladığında bile ölümle burun buruna gelme tehsi var. Bu sebeple sokağa çıkamıyor, okula gidemiyor, komşuya çıkamıyor, arkadaşları ile oynayamıyor. Evde annesinin gözetiminde yaşamak zorunda. Anne babasının her anı korku içinde geçiyor. Anlayacağınız Joshua, hayata pamuk ipliği ile bağlı.

Demem odur ki Can; İnsan yiyip içtiğinin kıymetini bilmeli. Yemeğine suyuna, sağlığına
afiyetine şükretmeli?