Uzun zamandır toplumumuzun kutuplaştığına, insanların bölünüp ayrıştığına dair dertlenmeler sızlanmalar duyuyoruz.

Peki... Gerçekten de kutuplaşıyor muyuz ? Vakti zamanında bir Müslüman'a "Kaç tane mezhep vardır?" diye sormuşlar. O da "Yeryüzünde ne kadar insan varsa o kadar mezhep vardır" diye cevap vermiş.
Teferruatlarda ve bazen daha fazlasında insanlar arasında yüzde seksen oranında dahi fikir birliği sağlanamaz. Daha temel konularda ise fikir ve inanç birliği sağlamak "Değer" bazlı yapılır. Yani bugün "dini" ya da "milli" dediğimiz değerler bizi inançlarımız ve toplumumuza bağlı kılar. Bu değerleri paylaşan kitleleri bir arada tutar.

Kutuplaşma ise bu temel değerler konusunda insanların birbiriyle ayrılığa düşmesidir. Bugün bu kutuplaşma yaşanıyor mu?

Kutuplaşmaya dair iki tez var. Birincisi kutuplaşmanın sürekli var olduğuna dair olan tez. Gerçekten de toplumların, dinlerin, ideolojilerin tarihi boyunca dahi kendi içinde kutuplaşma görülmüş ve kimi zamanda şiddetli çatışmalara sebep olmuştur. Bu kutuplaşma hayatın yaşanması kaçınılmaz bir kanunu olarak kabul edilebilir. Diğer bir tez toplumsal kutuplaşmanın daimi değil dönemsel olduğu iddiası. Ülkedeki anlık siyasi gelişmelere bakıp kısa sürede toplumsal kutuplaşma yaşandığı iddiası...

Günümüzde de insanların eskisinden daha çok kutuplaştığı ve 16 yıllık bir iktidarın buna sebep olduğu söylenmektedir. Bir kere çözüm önermeyen durum tespiti yapmak edip anlamda geçerli değildir. Radikal bir çözüm ortaya koymanın yolu olayların ruhunu iyi okumaktan geçer . Toplumbilimsel anlamda bir toplumun 16 sene gibi çok kısa sürede kutuplaşması mümkün değildir. Hele ki bizim gibi derin bir tarihi kültürel arka planı olan bir toplumda bu asla mümkün değildir.

Örnekler vereyim Hz Ali ile Muaviye çatışması, Hz Osman'ın şehadeti kaynaklı mıydı ? Yoksa Kureyş kabilesindeki Haşimi ve Ümeyye oğulları çatışması mıydı? İran Türkiye rekabeti 500 yıllıktır...Şii Sünni Selefi çatışması ta İslam öncesine dayanan Pers Arap çatışması kaynaklıdır.
Örnekler çoğaltılır. Toplum kutuplaşıyor tezi eğer gerçekten samimi bir durum tespiti ise toplumsal aktörlerin tarihi arka planlarındaki ilişkilere bakılır. Böyle yapmayıp toplumun tarihini 16 yıla sıkıştırıp buradan çıkarım yapmak sloganik bir hezeyandır.

Toplumumuz siyasi olarak ayrılıklar yaşayabilir bu da gayet normal bir durumdur. Sosyolojik ayrışma ise hamdolsun henüz yasamadığımız bir ayrışma türüdür. Asıl dikkat edilmesi gereken nokta budur. İddia sahipleri bu ayrımı yapamayıp bu noktada çözümler sunmuyorsa iddiaları havada kalacaktır. Selam sevgi ve muhabbetle.