Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a (c.c) mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)’in, O’nun Ashabının, yolunda gidenlerin, Ümmet olman tüm mü’minlerin üzerine olsun.
“Böyle bir kimsenin kapılardan kovulması, insanlar nazarında kıymet ve hakir görüldüğü içindir. Hâlbuki o zâtın, Allah indinde mertebesi çok yüksek olabilir. Hattâ bir şeyin vukuuna yemin etse, Allah Teâlâ onu, yemininden döndürmemek için dileğini kabul eder. Bu sûretle kendisine ikramda bulunur. Ve olacağına yemin ettiği şey olur. Bazıları, Buradaki yeminin duâ, yemininde sadık kalmanın da duânın kabulu mânâsına geldiğini söylemişlerdir.”32

İmam Hasan el-Basrî (rh.a.)’den.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Size, cennet ehlinden haber vereyim mi?”
— Evet, dediler.
Bunun üzerine şöyle buyurur:
“Her zayıf, Mustaz’af ve giydiği yırtık elbisesinden başka bir şeyi olmayanlardır. Allah’dan yemin ederek bir şeyi isteseler, Allah, onları doğru çıkarır ve verir.”33

Haris ibn Vehb el-Huzaî (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Dikkat edin Size cennet ehlini haber veriyorum: Her zayıf olan ve mutevazı Mü’min kişi-yahud-insanlar tarafından zayıf görülen kişi ki, Allah onu, yemininden(onun yeminini) gerçek çıkarır.
Dikkat edin Size, ateş ehlinden de haber veriyorum: Onlar da, her katı yürekli, kibirli, şerrli, ululuk taslayan kimselerdir.”34

Allâme İbn Hacer el-Askalânî (rh.a.) bu hadisi şerh ederken şunları beyan eder:
“Zayıf olan ve insanlar tarafından zayıf görülüp horlanan her bir insan, Allah’a yemin etse, Allah Teâlâ onu yemininde haklı çıkarır.
Zayıf kimseden maksad, tevazusundan dolayı nefsi zayıf olan kişi ile dünyadaki güçsüz durumda olan kişidir. Mustaz’af ise, insanlar arasında bir yeri olmaması hasebiyle hor görülen kimsedir.”35

Tağutları her yönüyle reddetmiş, sahte ilâhları ve rabları asla kabul etmemiş, insan kullarının üstünde yegâne hüküm koyucu olarak âlemlerin Rabbi Allah’ı bilmiş, tanımış, görmüş, kabullenip iman etmiş, “Benim Rabbim Allah’dır” demiş ve bundan hiçbir taviz vermemiş muvahhid mü’minler, görünüşte Ümmetin zayıf ferdleri bile olsa, Allah katında dereceleri yüksek, imanları kuvvetli şahsiyetlerdir… Allah’ın velîleri olan bu kullara, Allah yardım eder ve onlar vasıtasıyla Ümmet yardım görür…

Rabbimiz Allah Teâlâ’nın onlara va’di:
“Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.
Ve (istiyoruz ki,) onları yeryüzünde iktidar sahibleri olarak yerleşik kılalım.”36
“ (Bu,) Allah’ın va’didir. Allah, va’dinden dönmez.”37
“ (Bu,) Allah’ın va’didir. Allah, va’dinden geri dönmez. Ancak insanların çoğu bilmezler.”38



32)Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İst. 1983, C. 10, Sh. 588.
33)Ahmed İbn Hanbel, Kitabu’z-Zühd, C.2, Sh. 547, Hds. 2355.
34)Sahih-i Buhârî, Kitabu’t- Tefsir, B. 327, Hds. 438.
35) İbn Hacer el- Askalânî, A.g.e. C. 10, Sh. 116.
36) Kasas, 28/5-6.
37)Zümer, 39/20.
38)Rum, 30/6.