Söz arasında dilimize takılan kelimelerin farklı anlamlarını fark edince kayıp bir kıta bulmuş gibi hissederim kendimi. Herkesin duyduğu ve duyduğunda klasik anlamını aklına getirdiği sözcüklerin biri de "uydurma" kelimesidir.
Uydurma; saçmalama, atma yalan söyleme anlamına gelirken ben de üzerine bastırarak söylerim bu kelimeyi "evet, ben uydurdum kolaysa bir de sen uydur" derim. Bu sefer kelime denk getirme uygun düşürme anlamına gelir.
Biraz etraflıca düşündüğünüzde bu "uydurma" kelimesi o kadar geniş çerçeve çiziyor ki bize. Mesela kimileri kitaba uyarken ki doğru olan budur, kimileri de kitabına uyduruyor. Kitabına uydurma noktasında bir kitap ölçüsü, bir kitabı mihenk alma var ama şahsın el becerileri, yetkisini yanlış kullanma gibi anlamda var.
Kitabına uydurma" işinde sahtekarlık konuyor. Birileri sorarsa "şu şu..." cevabı veririz gibi tezler oluşturuluyor. Yani kılıfına uydurma işi. Minare nerde? O yerinde yok, zira çalınmış. Ancak mazeretler hazır. İşi bilmeyenler yutarlar, özellikle sevenleri, eşi dostu.
Güncel meselelere bu pencereden bakarsanız, birçok mesele kitabına uydurulmuş. Nöbetçi mahkemeler, yetkili savcılar, anayasa, emniyet vb. meseleler. Herkes işin erbabı olmuş ve işini bir parçasını en mükemmel şekilde yapıyor. Büyük fotoğrafı görenlerin sayısı az. Önlerine konulan yani zihinlerine atılan birkaç kavramı dini, sosyal ve siyasi acıdan ele alıp haklılıklarını haykırmaya çalışıyorlar.
Fakat unuttukları en önemli mesele amaçları... Neye hizmet ettikleri... Yapılacak her yorum yapılan yanlışların örtülmesi için olacaktır. "Anayasaya uymuyor, bilmem neye uygun değil" diyorlar ama kime? O yönetmelikleri yapan makama karşı. Yazılı beşeri tüm cümleler, değiştirilebilir dairesindedir. Kanunu çıkaranlara, millet tarafından seçilmişlere vurulan her darbe, millete ve millet iradesine ipotek koymak gibi anlam ifade ediyor.
Ülkenin başındakiler, "yanlışları kabul ediyor ve cezasız kalsın istiyor değiller. Düşman bir zihniyetle bir olup milletin uygun gördüğü ve kitabına uyarak sandık başında seçtiği vekillere böyle yapılması daha büyük yanlış. Millet her şeyi görüyor ve bir seçim esnasına gereken cezayı verir. Bir grup insan farklı bir şey düşünüyorlarsa onlar da kitaba uyacaklardır, uymak zorundalar "-mış gibi" yapmamalıdırlar.
Kitap kelimesini de açıklamak gerekiyor. Bazıları Kur'an-ı kerim sanabilir. Hayır. Burada kastettiğimiz kabul görmüş, bir işin nasıl yapılması gerektiğini anlatan yazılı metinlerdir. Toplumun yazılı metinler tarafından yönetilmesi medeniyetin seviyesini gösterir. Toplum bu yazılı metnin ilhamını yücelerden gelen yüce aklın ürünü olan vahiyden alırsa, insanüstü bir tavra bürünür.
Değişmez prensiplerin gölgesinde yaşamak insanın ruhunu dinlendirir. Suç ve ceza da bir birine uydurulmalıdır. Denk düşmelidir ki adalet olsun. İnsan ruhu, adalet karşısında doğal bir rahatlama yaşar. "Yolsuzluk" konusu milletin vicdanını rahatsız etmiştir. Ama onun üzerinden kesilmek istenilen cezaya, millet-i hakime onay vermemiştir.
.