Başkan Aktaş ve belediye görevlileri yargılanıyor. İlk duruşma 9 Mart Cuma günü yapıldı. Birkaç gün öncesinden Mahkeme yeri ve saati konusunda bilgi sahibi idik. Ancak basın olarak Mahkeme kapısına gitme gereği duymadık. Daha önce bu konuda basın açıklaması yapıldığı için Haber yapmayı da düşünmedik.

Bir gün sonra söz konusu mahkeme Olay Gazetesine haber oldu. Yerel hiçbir gazetemiz bu habere sayfalarında yer vermezken, İnegöl kaynaklı haber sitelerinde söz konusu haber yayınlanmaya başladı.

Biz ise haber yapmama kararı verdik. Peki, bu kararı neden verdik. Bu sorunun cevabını verirken, bu vesile ile günlük haber hikayemizi paylaşayım sizlerle?

Muhabirlerimiz gün içerisinde haber kaynaklarına ulaşırlar. Bilgiler toplanır, fotoğraflar çekilir, notlar alınır. Bunlar haber merkezimizdeki havuzda toplanır. İkindi sonrası toplanan haberlerin metni yazılır. Akşama doğru haber servisimiz toplanarak tüm haberleri değerlendirir. Muhabirlerimizle birlikte haber içeriklerini tartışırız. Başlıkları belirleriz. Ana habere ve manşete karar veririz. Sonuç olarak haberleri sayfalara dizer ve grafik bölümüne göndeririz. Bu ajansımızdaki günlük kurumsal işleyiştir.

Söz konusu haberi de bu şekilde, haber servisimizde masaya yatırdık. Mahkeme tutanakları hazır. İddianame hazır. Açıklamalar hazır. Fotoğraflar hazır. Haber metni hazır. Bir gazeteci için Sürmanşetlik bir haber? Bir konuda hem fikirdik. Bu haber yayınlandığı gün İnegöl?ün en çok konuşulan haberi olacaktı. ?Başkan Ağır Cezada? diye manşet atmak yeterli idi.

Bu haberi yapıp yapmayacağımıza karar vermeliydik. Neden? Çünkü 10 gün öncesinde zaten basın açıklaması ile mahkeme kamuoyuna duyurulmuştu. Ayrıca artık başlayan bir hukuki süreç vardı. İhalelerin yapısı sebebi ile ihaleye giremeyenler ya da ihaleyi kazanamayanlar bu tür davaları sürekli açarlardı. Yani bu dava aslında tüm Belediyelerin yaşadığı rutin bir dava süreci idi.

Elbette dava süreci de haber olabilir. Ancak yapılan haber iddiadan çok bir hüküm olarak algılanacaktı. Üstelik zaten bugünlerde Başkan Aktaş hakkında, yeterince iftira ve dedikodu dilden dile dolaşıyordu. Böyle bir ortamda yapılacak haber istismarı arttıracaktı. Bunların hepsini düşündük. Tüm fikirler alındıktan sonra haberi oylamaya sunduk. Sonuç: benim muhalefetime rağmen haber servisimizin kararı ile haberi yapacaktık. Hem de birinci sayfadan?

Haberin yayınlanması gerektiğini düşünen arkadaşlar şu görüşte idi: Devam eden bir dava süreci de olsa bu bir haberdi. Çok ta ses getirirdi. Bu tür haberler objektif olarak yayınlanmazsa, dedikodu gazetesi haberi çok farklı yayabilirdi. Aslında yapılacak tarafsız bir haber Başkan Aktaş için de yararlı olacaktı. Haber zaten Olay gazetesinde yayınlanmıştı. İnegöl?de yayınlandığı gün Olay gazetesinin toplatıldığı haberi doğru ise bu da yanlıştı. Başkan Aktaş bu tür haberlerden kaçmamalıydı. Bilakis emin olduğu bu konuda çıkıp kamuoyunu bilgilendirmeli idi.

Yönetim Kurulu Başkanı olarak muhalefetime rağmen çoğunluğun kararına uyup ?Haber yayınlanacak? kararını onayladım. Ajans?tan çıktım. tam arabama binip evime gidecekken ani bir kararla geri döndüm. Toplantıya devam eden haber servisine konuyu tekrar açtım. Yazımın genelinde paylaştığım gerekçeleri sundum.

Ve sonuç olarak bu konuyu haber yapmamaya karar verdim. Ancak bu haber çeşitli İnegöl haber sitelerinde ve televizyonda çıkınca bu yazıyı yazmaya karar verdim.

İnegöl?ün menfaatini düşünerek kamuya ait yolu sitesine dahil eden inşat firmasını, Belediye ile birlikte nasıl haber yaptıysak yine İnegöl?ü düşünerek bu ihale davasının da sonucunu bekleyecektik.

Bir haberin serüvenini paylaştım. Çünkü; Misyonumuzun gereği her haberde bu süreci yaşıyoruz. Ne ?Besleme basınız?, ne de ?Naylon basınız?? Demem odur ki; Önce insanız, sonra gazeteciyiz?