Allah'a sonsuz hamd-u senalar, O'nun nebisine salatu selam olsun.

Eskiden beri insanlar alım satım yaparak ticaret yapmıyorlar mı? Giyim kuşam, gıda vs para ile satın alınmıyor mu?

Sağlığımız bozulduğunda şifa aramıyor muyuz? Geçim sıkıntıları hala devam etmiyor mu? Bakacak bir ailemiz yok mu?

Ama bize ne deniyor; devir değişti, sosyal medya hayatı var, toplum eski değil, kendini değiştirmen gerek vs. şekil olarak değişiklikler var belki fakat akan giden bu hayatımızda bir değişiklik yok.

DEĞİŞEN YOK ASLINDA

Değişen bizim hayattan beklentilerimiz hayata bakışımız oldu. Nelere özeniyoruz bir bakarsanız hayatınızın akışına yön veren unsuru görebilirsiniz. Bu bizim nefsimizdir.

Bu söylem üzerine insanlar daha çok çalışmam lazım, daha iyi arabaya, eve sahip olmam lazım deyip mesailerini arttırdılar çünkü kendisine söylenen değişen toplumda geri kalmamalı.

Nefsimizin isteklerini ihtiyaçlarımız gibi görmeye başladık. Daha daha daha.. doymadık doyamadık doyamayacağız..

Bu da en nihayetinde insanı bir kültür olarak "israfı" yaşamaya sürüklüyor.

NEFSİMİZE BAĞLANDIKÇA İNSAFIMIZI KAYBETTİK

Yeni evli beraber çalışanlar geçim sıkıntısı çektiklerini söylüyorlar.

Bizi harcama yapmaya iten sebep ihtiyaç olduğunda bu dert ortadan kalkar, israf kültüründen vazgeçildi mi insan bereketle hayatını yaşar.

İnsan nefsi doyumsuzdur. Bu doyumsuzluk beraberinde hazımsızlığı getirir. Hazımsızlık sadece midemizde olmaz. Ruhumuzun hazımsızlığı, doyumsuzluğumuzun sonucudur.

Nefsimize bağlandıkça insafımızı kaybettik. Onun kulu kölesi olduk çıktık.

4 saatlik çalışma yetmedi, 8 saat oldu yetmedi 10 saat oldu gene yetmedi. Bu kafa bizde olduğu sürece 12 saatte yetmeyecek. Biz bu hayata sadece hep çalışmak için gelmedik ki.

İsrafsız bir hayatla kişinin 4 saat çalışması yeter aslında. Kalan zamanında aile büyüklerini akrabalarını dolaşsan fena mı olur! Çalışmaktan YAŞAMAYA fırsat bulamayan acayip mahluklara dönüştük.

"Ne garip değil mi ?

Çalışmak için hayat sürdüren insan kendini çalışmaya adadı.

Halbuki çalışmaktan kastedilen Hz. Allah'ın bizden istediği hakiki bir hayat değil miydi?" (Edep, S. Muhammed Ruhi)