Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Fitneden uzak duran tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Dünya ateşler içinde özelliklede İslam coğrafyasında. Bütün oyunlar Müslümanların üzerinden Müslümanların toprakları üzerinden oynanıyor. Afganistan'a Nato denilen baş belası şer yuvası pineklemiş kalkmak bilmiyor. Irak'a Amerika pineklemiş çıkmak bilmiyor. Suriye Sünni düşmanı İRAN ve Rusya oturmuş kan akıtıyor. Filistin'i söylemeye gerek var mı?

İsrail fitnesi kasıp kavuruyor. Afrika başka bir yaramız. Doğuda Çin'in yaptıklarını unutmadık. Türkiye'de PKK denilen çocuk katilleri vardı. Şimdi Türkiye'de bir sorun daha çıktı FETÖ. FETÖ Müslümanlardan gözüktü silahsız mazlum halkı katletti. FETÖ'de bir kukla idi. Dünyayı yönetenler Müslümanları boş bırakmıyor, birleşmemizi istemiyor. Dünyayı kim yönetiyor diyebilirsiniz. İSRAİL yönetiyor.

İsrail Filistin'le uğraşıyor görünürken kuklaları olan ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA, RUSYA, İRAN vs. devletleri maşa olarak kullanarak dünyayı sallıyor maalesef Müslümanlarda uyuyor. Ey Müslüman uyuma uyursan evin elinden gider, devletin elinden gider, toprağın elinden gider uyanık ol. Rabbimiz hayat pınarımız Kuran-ı Kerim'inde şöyle buyuruyor:

"Karun, Musa'nın milletindendi; ama onlara karşı azdı. Biz ona, anahtarlarını güçlü bir topluluğun zor taşıdığı hazineler vermiştik. Milleti ona: "Böbürlenme, Allah şüphesiz ki böbürlenenleri sevmez. Allah'ın sana verdiği şeylerde, ahiret yurdunu da gözet, dünyadaki payını da unutma; Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi, sen de iyilik yap; yeryüzünde bozgunculuk isteme; doğrusu Allah bozguncuları sevmez" demişlerdi."(1)

Yukarıdaki ayeti kerimeyi Ali Küçük hoca efendi tefsirinde şu şekilde açıklıyor.'' Nitekim Karun da vardı, diye başlıyor ayet. Hani Karun da vardı ya. Ki bu Karun Musa'nın kavmindendi. Elmalı, Karun için kapitalist adamın örneği diyor. Yani o dönem hoş bir tabir kullanmış.

Firavun zulmün, istibdadın, idare mekanizması olarak temsilcisiyken, Karun da ekonomi dünyasının zulüm ve istibdadının temsilcisidir. Eserlerinde kimi yamukluklar olsa da, kimi terslikler göze batsa da, hatta imanından şüphe ettirecek kadar bunun boyutunu uzatsa da, Ali Şeriati adında bir adam, Karun mantığını, Firavun mantığını, Belamla birleştirerek şöyle anlatır: Evet kimi eserlerinde hatta imanını sorgulamak zorunda olduğumuzu bilsek de, ama İslam aleminde bu tür konuları, dinler tarihinde de otorite olan bir adam olması hasebiyle galiba çok güzel işlemiş.

Yani insanların üçlü sistemle ayakta durmalarını denediklerini, küfrün hep buna başvurduğunu anlatır. Her dönemde küfür ayakta durabilmek için buna baş vurmuştur. Bu üçlemeyle ayakta durabilmiştir. Hıristiyanlıktaki üçleme olabilir demiş, eski Mısırdaki üçlemeden söz etmiş, Anadolu dinlerindeki üçlemeden söz etmiş, hatta Fröyd, Durkaym, ve Darvin üçlüsünün üzerine fikrini bina eden Marksın da bunlardan yararlandığından söz etmeye çalışmış Ali Şeriati.

Karun ekonomi dünyasının lideri ve reisi olarak küfrün hizmetçisi olmuş, Firavun siyasetin ya da idare mekanizmasının temsilcisi olarak küfrün hizmetçisi olmuş, Belam da dinin bunlara yamanması manasına küfrün hizmetçisi olmuş. İşte onların teşekkül ettirdiği üçlü sistemden söz etmeye çalışmış.

Karun'un böyle bir özelliği vardır yani. Kur'an'da da üçlü bir tehlikeden söz ediliyor ve bunlardan sakınmamız isteniyor. Ğasık, Vesvas ve Hannas. Bir de üstelik şu üç sıfatın sahibi olan bir Allah'a sığınmamız emrediliyor. "Rabbin nas, Melikin nas, İlahin nas." Biz de yalvarıp yakarıyoruz, aman bizi Vesvas dan, Hannas olan, Ğasık olanın şerrinden koru Allah'ım! diye.

(Devam Edecek)