Bir ülke yönetmek ile bir mahalle yönetmek ya da bir dernek yönetmek arasında ilkesel açıdan bir fark yoktur. Yönetim zor ve zahmetli bir iştir. İnsanın yere bastığı ayağını kaydıran ve bakışını değiştiren yetki/makam sevgisi oldukça tehlikeli şeydir ehli olmayanlara.

Yıllar önce İmam Hatip Lisesinde bir öğrenci iken sırtımıza yüklenen sorumluluk ile başladı yolculuğumuz. Küçüktük, azdık ama azimliydik. Bir yola çıkmıştık ve bundan sonra "artık bu yoldayız" dediğimiz bir yolumuz vardı. Gençlerin önünde yürüyecek, onlara bildiklerimizi, daha doğrusu öğrendiklerimizi aktaracaktık. "-mış gibi yapmak" hiçbir gence yakışmazdı ki İmam Hatip nesline yakışsın. Samimi olmaktan ve azimli olmaktan başka bir sermayemiz yoktu. Bir adım attık, ardından bir adım daha... Geriye dönüp baktığımızda ardımızda onlarca yüreğine dokunduğumuz genç yola çıkmıştı.

O yıllarda aşırı bir okuma ve öğrenme faaliyetleri, bir o kadar da okuduğunu hayata aktarma çabası. İnsanın ağırlığını artıran şey, yapacağını söyledikten sonra yapmasıdır. Söz insanın aklını gösteren en mükemmel aynadır. Bazı insanlar olanın üstünde konuşurlar, bazıları olanı detaylıca anlatırlar, bazıları unuttuklarının dışındakileri anlatırlar. Bu anlatımlarının ir yalana, biri kusura diğer ise adalete daha yakın durur.

Öğretmenlik yıllarının verimli zamanları sendika başkanlığı ile geçti. İsminin bile bilinmediği taze sendikanın öncülerini minnetle anarak omuzlanan sendika başkanlığı, ilçede birinci sendika olana kadar beş yıl esti gürledi. Kimsenin pek bir şey bilemediği sendikal çalışmalarda kadim kültürel unsurlarla bezendi. Şampiyonluğu yakalayıp keyfini sürecekken "kral sendikacılık" kavramının mucidi dosta (hak ettiği için) bırakılmış bir makamın ardından İHMED in içinde bulunarak, imanlı genç nesiller için neler yapılabilir sorusu kovalandı.

O soru İHMED yönetiminde anlam buldu zamanla. Uzun yıllar büyük fedakarlıkla ve akledilen bir sorumlulukla taşınmış emanet için, "uygun bir omuz" aranmıştı ve o da bulunmuştu. Sendika başkanlığında sonra boşta kalmış gayretkeş omuzlara, yüksek bir rütbe gibi bırakılmış İHMED Yönetim Kurulu Başkanlığı üç yıldır devam ediyordu.

Ancak yetmedi anlamaya kavramaya başarmaya geçen üç yıl. Şimdi sessiz sedası üç beş kişi ile yapılacak bir genel kurul yerine şaşalı bir çalışma olsun istendi. "Ben daha iyi yapabilirim, istiyorum başkanlığı" nazını geçemeyince demokrasi şöleni başlamış oldu. Mükellef bir kahvaltı ve tavşankanı çaylar içilirken başladı şölen. Kalplerde olan aşırılıklar törpülenmiş ve kardeşlik rüzgarları dudaklardan dökülen kelimelerin arasında uçuşuyordu.

Faaliyetler bir bir sıralandı kibirlilik taslamadan. Çünkü her dönemden bir dosta bağlanmıştı dönemin başları. Temsilciler kurulu fikir üretecek Yeni İHMED YÖNETİM KURULU hizmet edecek yorulmadan. Samimiyetle sayılan kusurlara kulak tıkanmayacak, tembellik tozundan sıyrılarak hizmete koşulacaktır. İHMED YÜKSEK İŞTİŞARE KURULU hayali şimdilik hayat toprağına düşmedi ancak yeşerecek zamanı beklemekte. Kardeşlik ve dostluğun vefa ve samimiyetin bereketleneceği günlere geçiyoruz artık.

İHMED demokrasi şöleni hayırlı olsun yeni yönetime diyerek son noktayı koyuyoruz.