Yazımı kaleme alırken takvim hafta sonunu gösteriyordu.

O günlerde ise sisten pustan göz gözü görmüyordu.

İnegöl'üm tam da kurtların sevdiği havaya, "puslu havaya" bürünmüş göz gözü görmüyordu.

Yine gözünü sevdiğim sosyal medyasında paylaşılan görüntülere baktım. Üşenmedim yorumları da okudum.

Bir çoğu bu durumu kanıksamış ve "KLASİK İNEGÖL HAVASI" diyordu.

Lakin leoparın toynağı öyle değildi.

Kadim zamanlar da sadece sis olur, sis ile birlikte koku ve solunum güçlüğü olmaz idi.

Şimdilerde çöken sis koku ve solunum zorluğu ile adeta "BEN ZEHİRLİYİM" diye bağırıyordu.

Şimdi sormak gerek.

Evvelden ebeden bu hava kirliliğini gidermek için neler yaptık???

Yanıt:

"HİÇ"

Evet evet kocaman bir hiç.

Kentin girişinde organize sanayi bölgesi, kentin çıkışında küçük sanayi sitesi ve kentin coğrafi pozisyonu itibari ile adeta kendimize "AÇIK MEZAR KENTİ" yapmışız.

Ulusal çapta başlatılan ve etkili olacağına inandığım "PARALI POŞET" uygulaması açıkçası beni umutlandırdı. En azından çevre için birileri uzun yıllar sonra da olsa düğmeye bastı demek oluyor bu.

Pekü; İnegöl için neler yapıldı dersek; İşte orası maalesef içler acısı.

Hepimiz hiçbir şey yapılmadığını gayet de iyi biliyoruz. Ve bile bile o zehirli havayı soluyoruz.

"Amaan sende, sürekli sorunlardan bahsediyorsun. Çözüm için bir önerin var mı? " diye hayıflandığınızı duyar gibi oluyorum.

Pek tebükü de var.

Var ama öyle bizim yöneticilerimizin uygulayabileceği basit bir çözüm değil. Biraz ütopik ve de fütüristtik bulacağınızı düşünsem de birilerinin aklına fikri aşılamak adına paylaşayım düşüncemi.

OSB ve Küçük sanayi sitesinin kentsel dönüşüm gibi bir formül ile komple taşınması gerek dostlar.

Vakti zamanında Demirel döneminde 1. Derece tarım alanına kurulması uygun görülen OSB şu dönemde artık zehir saçar duruma geldi. Aynı Hamzabey taraflarına kurulan 2. OSB kentin havasına zarar veremeyecek şekilde komple nakledilmeli 1. OSB.

Koca koca fabrikaların nasıl taşınacağını düşünüp karamsarlığa kapılmayın hemen. Hiçbir şey insan sağlığından önemli değil.

Son 30 40 yıllık kanser vakaları ve solunum ile ilgili hastalıkların artış oranlarına bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Siz anlarsınız bundan eminim de; Bir de onu sizi yönetmeye talip olanlara anlatmaya çalışın.

Sevgi ile kalın!