Hep doktorlara maddi hastalıklarımızla ilgili test, tahlil yaptırırız. Ramazan ayında da en önemli uzvumuz olan kalbimizle ilgili bir test yaptıralım/yapalım. Bu test de kalbi/ruhi/manevi halimizle ilgili bir test olsun.

KALP TESTİ YAPABİLİRİZ

Ahmed bin Hanbel'in Ömer bin Hattab radıyallahu anhtan rivayet ettiği bir hadis elimize iyi bir test mantığı vermektedir. Kendimize bu mantığı uyarlayabiliriz:

'Sizden kimi yaptığı güzel bir iş sevindiriyorsa, kötülüğü de üzüyorsa o mü'mindir.' Sabah namazını camide kılmaya muvaffak olan mü'min sevinmelidir; sevinebiliyorsa imanına dair iyi bir ipucu yakalamış demektir. Sabah namazını kaçıran da en azından o günü mahzun geçirebiliyorsa o da iyi bir noktadadır.

Allah yolunda infak edebilen, Kur'an'a hizmet edebilen, yetim sevindiren, cami inşa eden sevinebilmelidir. Menhiyatla iç içe yaşayan, faize bulaşan mahzun olabilmelidir. Ne sevinileceğe sevinememek ne de üzülmek gereken şeye üzülememek hayra alamet değildir.

Kendimizi ölçebilir, ölçüm sonuçlarına göre de yol hızımızı ayarlayabiliriz.

Şüphe fırtınası eserse

İmanın şüphe kabul etmeyeceği bellidir. Buna rağmen mü'min, şüpheler içinde yüzebilir. Bu durumda eğer şüphe esastan gelen bir sıkıntıyı yansıtıyorsa durum kritiktir. Allah'a sığınmaktan başka bir çare yoktur o durumda.

Dinin şeriat olarak belli bir zamandan sonraki insanlara yeterli olmayacağını vehmetmek gibi bir durum böyledir. Ama şüpheler ve zihni meşgul eden vesveseler, beyindeki hareketliliği gösterdiği için imani açıdan bir sakınca arz etmemektedir.

Hatta Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisinde böyle vesveseler hissettiği halde, içindekini söylemeye bile cesaret edemeyeceğini bildiren sahabiye, iyi bir durumda olduğunu söylemiştir. (Müslim, İman, 60-338) Çünkü şeytan, bu kişinin imanını taş atılacak meyveli bir ağaç olarak görmektedir.

Sorun, zihnin fırtınalarla karşılaşmasında değil; fırtınalara kapılmasındadır.

İmanımız ve dinimiz etrafında şüphe fırtınaları estirenleri yabana atmayalım. Onlar bizim gecemizdir. Geceler bizim iman enerjimizin belgeleridir.

ALDIĞI DA ALLAH'IN VERDİĞİ DE...

Dünya hayatının en ağır imtihanlarından biri evlat kaybetmektir. Gelişmesi umutla beklenen yavruların ölümü, ölüm acısını bizzat tatmaya muadil zannedilecek kadar zordur. Yaratılmaları bir imtihan olan çocukların ölmeleri, yaşayıp kalmaları gibi bir imtihandır.

Evlat yetiştirmeyi imtihan gören anlayış sahiplerinin, onlar üzerindeki acıları da o imtihanın bir çeşidi olarak görmeleri gerekmektedir. Kadere teslim olmanın en açık göstergelerinden biri olarak doğurduğunu gömmek karşımıza çıkabilir.