Ramaza-ı Şerif geldi,Hoş Geldi. Bedenimize sıhhat ,ruhumuza hoş sefa geldi. Evimize bereket,sokağımıza sürur, kentimize rahmet,alem-i İslam’a umut-huzur-azim geldi.
Yüce Allah (cc)’ın emir ve yasaklarında helal ve haramlarında biz insanoğlu için birçok hikmetler vardır. Her ibadette Rabbimiz sayısız hikmetler gözetmiştir. Namaz ,zekat gibi farz ibadetlerin hikmetleri hepimizce malumdur. Peki Tutmuş olduğumuz Ramazan Orucununda ne gibi sayısız hikmetleri var ?
Said Nursi hz.lerinin Ramazan Risalesinde geçen nüktelerden birinci nükteyi nazarlarınıza sunuyorum. İstifadeniz bol olsun inşeallah.
İşte, Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri,
hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine,
hem insanın hayat-ı içtimaiyesine,
hem hayat-ı şahsiyesine,
hem nefsin terbiyesine,
hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.
Cenâb-ı Hakkın rububiyeti noktasında orucun çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Cenâb-ı Hak, zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde hâlk ettiği ve bütün envâ-ı nimeti o sofrada (“Umulmadı?k yerlerden.”Talâk Sûresi, 65:3) bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, kemâl-i Rububiyetini
ve Rahmâniyet ve Rahîmiyetini o vaziyetle ifade ediyor. İnsanlar, gaflet perdesi altında ve esbab dairesinde, o vaziyetin ifade ettiği hakikati tam göremiyor, bazen unutuyor.
Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman, birden muntazam bir ordu hükmüne geçer.
Sultan-ı Ezelinin ziyafetine davet edilmiş bir surette, akşama yakın Buyurunuz emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubudiyetkârâne göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli Rahmâniyete karşı,
vüsatli ve azametli ve intizamlı bir ubudiyetle mukabele ediyorlar.
Acaba böyle ulvî ubudiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar, insan ismine lâyık mıdırlar?
Hulasa;
Cenab-?ı Hak r?ız?kılar?ımızı tam ihtiyacı?mıza uygun ş?ekilde ve zaman da yarat?ıyor. Karpuza en çok ihtiyaç hissettiğimiz mevsim yaz ve onu yaz mevsiminde yarat?ıyor. K?ış ortası?nda yaratmı?yor. Bu suretle bizlere Rububiyetindeki mükemmelliğini, bilerek, görerek, hikmetle herşeyi yaptığını, Rahmaniyetini, Rahimiyetini, merhametini, ?şefkatini, r?ız?ıkland?ır?ıc?ılığın?ı gösteriyor.Allah?ın nimetleri hep gözümüzün önünde, sebeplere taksim edilmeyecek kadar da aş?ikar asl?ında. Çünkü ihtiyaçla, ihtiyaç sahibi arası?nda bir uygunluk var. ihtiyaç sahibini bilen aynı? zamanda ihtiyacı?nı?n ne olduğunu da biliyor, görüyor. Bunu mü?şahede edebiliyoruz . Peki bu yeryüzü sofras?ını?n en mü?şerref misafirleri olan insanlar, bu nimetlerin ne kadar fark?ındayı?z. Bütün mahlukat kendine uygun hamd-ü senas?ın?ı Rabbine dile getirirken, insanlar?ın bundan çoğunlukla uzak kaldı?kları?n?ı görüyoruz. Hatta bu sofranı?n daha da k?ymetli misafirleri olan Müslümanlar?ın dahi, bu nimetlerden gaflet içinde olduğunu görüyoruz.
İşte Ramazan-ı? Şerifteki Oruç bizleri bu gafletten uyandı?r?ıyor. Gün içerisinde midemizin yemeğe, suya artan ihtiyac?ı, Rabbimizin nimetlerini hatı?rlamamı?za ve onlar?ın k?ıymetlerini idrak etmemize vesile oluyor. Allahın Rububiyetinin faaliyetlerini ihtar ediyor bize orucumuz. İftar vaktinde tüm Müslümanlar bir ses bekliyor, bir i?şaret bekliyor ayn?ı orduya has bir nizam içinde. Tüm ordu külli itaatini sunuyor Padi?şah?ına, umumi ve azim bir ubudiyet içerisine giriyoruz. Tüm İslam alemi bir sofra etraf?ında toplanmış??, Rabbinin emrini bekliyor hissini yaş?atı?yor insana. İftara yakı?n o dakikalarda sofranı?n ba??şında beklemek Sünnettir. Biz o sünneti ya?şarken aynı? zamanda o nimetlerin nereden geldiğini anlama f?ırsat?ın?ı bulmuş? oluyoruz. Nimetlerin gerçek anlamda fark?ına varma f?ırsat?ı buluyoruz.
Ramazan-ı Şerif ayı münasebetiyle nimetlere tefekkürü gözle bakıyor, Yüce Allah’ın rahmet hazinelerinin büyüklüğünü hatırlıyor ve binler teşekkürler sunuyoruz. Binler hamdü-senalar getiriyoruz.Binler dualar ediyoruz.
(Bu münasebetle bir kez daha büyük mütefekkir, asrın müceddidi, iman yolunun sarsılmaz mücahidi “Bediüzzaman SAİD NURSİ” hazretlerini ve dava arkadaşlarını rahmet,minnet ve hürmetle anıyor ruhları şad olsun diyorum.)
Ramazan-ı Şerifiniz mübarek Olsun.