Acıların Kadını Bergen’in mezarı neden kafesli?

Murat Altın yazdı

Abone Ol

"Acıların Kadını" olarak anılan müzisyen ve arabesk şarkıcısı Bergen, vefatının 31. yılında yad ediliyor.

ASIL ADI BELGİN SARILMIŞER

Asıl adı Belgin Sarılmışer olan ünlü şarkıcı, 16 Temmuz 1959'da Mersin'de dünyaya geldi. Henüz 6 yaşındayken, annesi Sebahat Çakır ile babasının boşanması sonucu, 1966'da annesiyle Ankara'ya yerleşti.

İlk öğretimini Yenimahalle Yunus Emre İlkokulunda tamamlayan Bergen, okulda mandolin çalarak, şarkı söylüyordu. Bergen'in müziğe yeteneğini fark eden öğretmenleri, mezun olduktan sonra ünlü ismi konservatuvar okumaya teşvik etti.

Ankara Devlet Konservatuvarının sınavlarına girerek, piyano bölümünü birincilikle kazanan sanatçı, ilk iki yıl piyano ve viyolonsel eğitimi aldı.

Sanatçı, maddi imkansızlıklar sonucu okula devam edemedi, yaşını büyüterek bir süre PTT'de çalıştı.

SAHNELERE İLK ADIM

Resmi kayıtlara ve mezar taşına doğum tarihi 1958 olarak geçen Bergen, 1977'de eğlenmek için gittiği gece kulübünde arkadaşlarının ısrarıyla sahneye çıkarak "Batsın Bu Dünya"yı seslendirdi ve kulübün sahibi İlhan Feyman'dan teklif alarak, sahnelere adım attı.

Yaşadığı sıkıntılı dönemi 1988'de Bulvar gazetesi muhabiri Barbaros Yüksel'le yaptığı röportajda anlatan ünlü isim, "Aslında benim hayatım sahnelere çıkmak isteyenlere örnek olmalı. Konservatuvarın iki yılını başarıyla tamamlamıştım ve maddi imkansızlıklar yüzünden okuyamıyordum. Okulumu çaresizlikler içinde bırakarak PTT'de memur olarak çalışmaya başladım." sözleriyle aktarmıştı.

ŞİKAYETİM VAR

1982'de "Şikayetim Var" albümünü müzikseverlerle buluştu.

Sahne adını, Norveç'in "Bergen" şehrinden etkilendiği için Bergen olarak belirleyen sanatçı, bir süre Grup Lokomotif orkestrasıyla sahne aldı.

Ünlü isim, dayısının oğlu Göksel Çakır ile 1977'de Mersin'de evlendi ancak 4 yıl evli kaldığı ilk eşinden 1981'de ayrıldı.

Yeteneğiyle yavaş yavaş adını duyuran ve sahnelerin aranan ismi haline gelen Bergen, çalışmak üzere Ankara'dan Adana'ya gitti.

Sanatçı, Adana'da tanıştığı Halis Serbes'le bir yıl sonra nikah kıydı fakat nikahın sahte, Serbes'in de evli ve üç çocuklu olduğunu öğrendi.

KADINA ŞİDDET

Serbes'in birçok kez şiddet uygulaması ve aralarında yaşanan problemler dolayısıyla Adana'dan Ankara'ya dönen Bergen, yeniden gece kulüplerinde sahne aldı.

Bergen, 1979'da Ankara Başkent Gazinosu'nda Bülent Ersoy, İbrahim Tatlıses ve Müjde Ar'ın bulunduğu kadroda uvertür sanatçı olarak sahne çıkmaya başladı, 1982'de ise Atlas Plak imzalı "Şikayetim Var" kasetini müzikseverlerle buluşturdu.

KEZZAP SALDIRISI

Halil Serbes'in kendisine uyguladığı şiddete rağmen aşık olduğunu söyleyerek, 9 Ocak 1982'de resmi nikahla evlenen Bergen, aynı yıl 31 Ekim'de İzmir'de çalışırken eşinin azmettirmesi sonucu kezzap saldırısına uğradı. Sanatçı, saldırıda tek gözünü kaybetti, vücudunun büyük bir kısmı da yandı.

Bergen, yaptığı bir açıklamada, yaşadığı acı anı şu sözlerle aktarmıştı:

"O anda iki gözüm gitti. Sadece çığlıklar duyuyorum. Bir ara 'suya götürün' diyorlar. Kadere bak ki sular kesik. Su ip gibi akıyor. Üzerimdeki giysileri yırtıp her tarafımı sardılar. O an her yer çok karanlık, bir şey göremiyor, gözlerimi açamıyorum. Kısa bir süre sonra ekip arabası geldi. Ege Üniversitesi Hastanesi'ne götürdüler. Hastanede 45 gün kaldım, yara tedavisi gördüm."

"ACILARIN KADINI"

Olayın gazetelerde yayımlanması ve kamuoyunun dikkatini çekmesi üzerine estetik doktoru Onur Erol, sanatçıyı Ankara'ya getirerek, ücretsiz tedavi etti.

Erol, 2010'da verdiği bir röportajda Bergen'in yaşadığı kezzap saldırısının sonuçlarını şu sözlerle ifade etmişti:

"En az üç kez ameliyat ettiğimi hatırlıyorum onu. Çünkü dokuların iyileşmesi, olgunlaşması aylar sürer bu tip yanıklarda. Zımparalama yöntemiyle Bergen'in derisini soymuştuk. Sağ gözü çıkmıştı, kapakları kapanmıyordu. Sonradan eklenecek protez için göz çukuru yaptım. Burun kanatları yok olmuştu, oraya kıkırdaklar kondu. Yüzüne kalçasından deri eklendi."

Tedavinin ardından besteci Cengiz Özşeker'in ikna etmesi sonucu, sahnelere geri dönen sanatçı, 1985'e kadar Özşeker'in sahibi olduğu mekanda dinleyicileriyle bir araya geldi.

Sanatçı, 1984'te Özşeker ile İzmir'de stüdyoya girerek, kısıtlı bir bütçeyle 12 şarkılılık "Kardeşiz Kader" adlı albümü hazırladı.

Yaşar Plakçılık'ın sahibi Yaşar Kekeva tarafından İstanbul'a davet edilen sanatçı 29 Mart 1985'te ilk kez İstanbullu müzikseverlerle buluştu.

İNSAN SEVERSE

Ünlü şarkıcı, 1985'te Burhan Bayar'ın müzik yönetmenliğinde "İnsan Severse" adlı long play albümünü hazırladı, 1986'nın sonlarında yaptığı "Acıların Kadını" albümüyle ise büyük ün kazandı.

Albümde yer alan İbrahim Tatlıses'in de daha önce yorumladığı "Dertli Dertli" ve "Gülümse Biraz" adlı şarkılarla "Benim İçin Üzülme", "Sen Affetsen Ben Affetmem", "Eller Aldı" ve "Kul Duası" başta olmak üzere albümün tüm şarkıları çok sevildi. O dönem Sezen Aksu'nun "Git" albümünün 500 bin adet kaset kopyası satılırken, "Acıların Kadını"nın satılan kaset kopya sayısı 700 bine ulaştı. Albümün gördüğü ilgi üzerine, plak şirketi, sanatçıya 1987'de "1986 Yılı Albümü En Çok Satan Arabesk Kadın Sanatçı" unvanıyla Altın Plak ve Altın Kaset ödülü verdi

CESUR VE SABIRLI KADIN

Zaman zaman Anadolu turnelerine de çıkan sanatçı, sahne çalışmalarına İstanbul'da devam etti.

Bergen, Ülkü Erakalın'ın senaryosunu kaleme aldığı ve yönetmenliğini üstlendiği "Acıların Kadını" filmiyle 1987'de ilk kez kamera karşısına geçti. Filmde Bergen'e Yalçın Gülhan, Asuman Arsan, Meral Niron, Bora Erdoğan ve Şahin Çelik’ten oluşan oyuncu kadrosu eşlik etti.

Ülkü Erakalın'ın 1986'da Video Haber dergisine verdiği röportajda ünlü şarkıcı için şu ifadeleri kullanmıştı:

"Bergen çok cesur bir kadın. Başına gelen felakete karşılık çok enteresan bir kalbi ve kişiliği var. Filmde bunu ön plana çıkarmaya çalıştım. Batılılar bizim çektiğimiz sahnelerde makyaja başvurur. Oysa biz bu sahneleri hayatın kendisinden temin ettik. Bir gözü ve yüzünün bir tarafı yok olmuş, vücudu kezzap yanıklarıyla dolu bir kadın. Gerçek yaşamdan bir kadın ve gerçek yaşamdan bir yüz. Bu durumda kamera karşısına geçmekten çekinmeyen Bergen'in cesaretini hayretle ve saygıyla karşılıyorum."

HAYATI AĞLATAN BİR ROMAN GİBİ

Büyük bir hayran kitlesi bulunan Bergen, hayatında ilk ve son kez 16 Ocak 1987'de TRT'de gazeteci ve yazar Ergun Balcı'nın sunduğu "Musiki Maceramız" adlı programa konuk oldu.

Aynı yıl 10 şarkıcıdan toplam 13 şarkının yer aldığı "Süper Karışık" adlı albümünde "Mecburum" ve "Böyle Kadere Darılmaz mıyım" şarkılarını yorumlayan şarkıcı, konser için gittiği Adana'da, sahneye çıkarken, gazinonun fotoğrafçısı tarafından bıçaklandı.

Saldırıyı hafif yaralı olarak atlatan ve ayakta tedavi olduktan kısa süre sonra iyileşen Bergen, olayın üzerinden bir yıl geçtikten sonra, Bulvar Gazetesi'ne verdiği röportajda şunları dile getirmişti:

"Bu olay bana kasıtlı yapılmış bir şey değil. Bunu her zaman söyledim, yine söylüyorum. Gazino sahibiyle başkaları arasında olan konu. Benim talihsizliğim o an sahnede olmam. Herkes kocamın yaptığını sandı. Ben bunlara inanmıyorum. Tabii gene yıkıldım. Diyorum ya, hayatım roman gibi. Ama ağlatan bir roman ve bu romanda bir sayfa daha açılmıştı. Ama azmim ve çabalarım ile kendimi topladım."

ONU DA YAK TANRIM

Bir dönem sahneyi bırakan sanatçı, Selami Şahin, Özer Şenay ve Cengiz Tekin'in yönetmenliklerinde sırasıyla "Onu da Yak Tanrım", "Sevgimin Bedeli" ve "İstemiyorum" albümlerini çıkardı. Cezaevinden 1988'de çıkan Serbes ile yeniden barışan müzik ve sinema hayatını geride bırakan Bergen, 1989 nisan ayında kocasından boşandı. Aynı yılın haziran ayında sahneye dönen sanatçı, 1989'da vefatından önce son albümü "Yıllar Affetmez"i müzikseverlerin beğenisine sundu.

SEVDİĞİ ADAM KURŞUNA DİZDİ

Yoğun bir ilgiyle karşılanan albümün tanıtım turnelerine başlayan sanatçı 14 Ağustos 1989'u 15 Ağustos'a bağlayan gece Adana Pozantı'da boşandığı eşi Serbes tarafından kurşunlanarak öldürüldü. Sanatçının cenazesi memleketi Mersin'de defnedildi.

Yurt içinde ve dışında konserler veren sanatçı, kısa ömrüne 5 longplay, 11 kaset, 129 şarkı ve bir film sığdırmayı başardı.

Farklı ve güçlü sesiyle arabesk dünyasında iz bırakan Bergen'in vefatının ardından, 1990'da "Giden Gençliğim" albümü yayınlandı ve albüm ilk çıktığı gün tükendi.

Pek çok arabesk ve nostalji konseptli albümlerin yanı sıra Bergen'in şarkıları Ceylan Ertem, Ebru Yaşar, Emrah, Funda Arar, Muazzez Ersoy ve Işın Karaca tarafından da yorumlandı.

 

FİLMİ ÇEKİLİNCE KATİLİ DE ORTAYA ÇIKTI 

Bergen’in hikayesi sona ererken, Halis’in ona musallat olan gölgesi devam etti. Halis tahliye olduğu 2021 yılında, Bergen’in hayatının filme çekileceğini öğrenince bu kez “Bu filmi çekmek için kime sorup kimden izin aldılar? Benim iznim olmadan kimse bu filmi çekemez” açıklamasında bulundu.

Halis Serbest, film konusunda kesin ve net tavrını ortaya koyarken şu açıklamaları yaptı.

“Gerek medyada, gerek sosyal ağlarda hakkımızda birçok şey yazıldı. Bu zamana kadar evliliğim ve çirkin sonucun nedenini niyesini detayıyla kimseye konuşmamaya özen gösterdim. Zaten karşılıklı acılar çektik. Daha fazla konuşulmasını hiçbir zaman istemedim. Kimse bilmez evin içinde neler yaşandığını. Kimse bilemez kapalı kapılar ardında psikolojik şiddetin en alasını kimin görüp kimin görmediğini! Bu nedenle filmcilere şu tavsiyede bulunuyorum; yalan yanlış bilgilerle ve ajitasyonla süsleyeceğiniz filmden vazgeçin. Siz kimden icazet aldınız? Kime sordunuz? Rahmetli Belgin, Bergen olmazdan evvel neredeydiniz filmciler? Bergen’in bir küçük kız yeğeni vardı onunla mı sözleşme yaptınız? Evliyken kardeşlerinin kalbini mi kırmışım? Evimin içinde neler yaşadığımızı biliyorlar mı? Burada ben bu olayları bizzat yaşamış bir insanken kafanıza göre tüm Türkiye’ye beni nasıl lanse etmeyi düşünüyorsunuz? Bergen’in ve benim yaşadığım sancılı ilişkiye bu filmi çekmek isteyen Mine Şengöz şahit mi olmuş? Sebeplerini, niçin ve niyelerini anlatsın da kendimi tanıyayım. Benim en küçük oğlum lise öğrencisi. Parmakla sayamayacağım kadar çok kardeşlerim var. Ben kefaretimi ödedim ve daha fazla onların yıpranmalarına ve tahrik edilmelerine asla izin vermeyeceğim. Geçmişi ısıtıp ısıtıp gündeme getiren insanlara müsaade etmem söz konusu değil. Bu konuda hiç şüpheniz olmasın."

NEDEN MEZARINDA KAFES VAR?

İddiaya göre, eşi Halit Serbest, Bergen’i vurduktan sonra “Seni mezarında bile rahat bırakmayacağım” demiş. Bergen’in annesi de bu sözler üzerine kızının mezarını saran kocaman bir kafes yaptırdı.

14 Ağustos 1989 tarihinde öldürülen Bergen'in mezarı Mersin Akbelen Mezarlığı'nda bulunuyor.