MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli'nin açıklamaları:
Bir aydır her insanımızın kalbi deprem bölgesinde atmaktır. Viranelerin içinden cennet bahçesi çıkarmak bizim en temel gündemimizdir. Bu hedeften asla taviz vermeyeceğiz. Cumhur İttifakı olarak sağa sola bakmadan Türk milletine hizmet edeceğiz. Denizi geçtik, derede boğulmayacağız. Devlet kanatlarını aralamış, depremden zarar gören insanlarımıza samimi hissiyatla sahip çıkılmıştır. Devletimiz bütün kapasitesi ile depremden ağır yara alan insanlarımızın yanındadır.
"POZİTİF GÜNDEMLİ SİYASETİMİZİ ÜLKE GENELİNDE YANSITACAĞIZ"
Derin acılar içimizi kaplamışken seçim müziği kullanmayacağız. Yapıcı, destekleyici, pozitif gündemli siyasetimizi ülke genelinde yansıtacağız. Milletimizle her an ve her alanda iç içe olacağız. Adayımız belli, kararımız net diyeceğiz. Milliyetçilik yalnızca gözyaşından ibaret bir duygu seli, coşkuyla dinlenen bir marş değildir. Milliyetçiliğe asıl anlamını veren, ideal ile gerçeğin, imkan ile mümkünün, akıl ile inancın, mantık ve makbulde buluşturulmasıdır.
Buradan açık yürekle, tam bir inançla ifade ediyorum ki, MHP, milletimiz için öngördüğü tehlikeler karşısında geçmişte olduğu gibi, bugün de yarın da sonuna kadar direnecektir. Bu vatan çaresiz ve sahipsiz değildir. Bu devlet önüne gelenin sövüp sayacağı, sömürge bakiyesi de değildir. MHP ve Cumhur İttifakı devlet vakarının boyun eğmeyecek bayraktarıdır. Cumhur İttifakı yalnızca bir seçim ittifakı değildir. Milli, ahlaki ve tarihi birlikteliğin unvanıdır. İttifakımızda parti çıkarları değil, Türkiye çıkarları esastır. İstikbalin yol haritası 14 Mayıs 2023'te netleşecek. Aziz Türk Milleti, kesin hükmünü sandıkta gösterecektir. Cumhur İttifakı, Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni yüzyıla güvenli, huzurlu ulaştıracaktır.
Devletimizin egemenlik haklarını milletimizin varlık ve birlik haysiyetini açıktan hedef alan, toplumsal kaosa çanak tutan sinsi bir provokasyon senaryosu devamlı körüklenmektedir. Depremi fırsat bilen ahlaksızlar, seçimleri sabote etmek maksadıyla tedavüldedir. Doğal afetlerin teslim alamadığı Türkiye'yi doğal olmayan gerilim atakları ile boyun eğdirmeye çabalayan mihrakların alayını biliyoruz. Altılı Masa'nın iflah olmaz krize yakalandığı bu günlerde sokakları tahrik etmeye, Türk-Kürt karşıtlığını üretmeye çabalayan soysuzların ateşle oynadığı meydandadır. Tribünlerde seslendirilen 'hükümet istifa' sloganları çok tehlikeli sosyal toplumsal hadiselere kapı aralayabilecek. Siyasi muhalefetin kızışan pazarlıklara gömülmesiyle toplumsal muhalefeti kışkırtan, çatışma iklimini yeşertmenin peşinde koşanlar, kendi kazdıkları kuyuya bodoslama düşmekten kurtulamayacak. Türkiye sokakta bulunmadı, tribünlerde kurulmadı. Herkes aklını başına almalıdır.
"AMED DİYE BİR YER YOKTUR, BURSASPOR TARAFTARLARINI SELAMLIYORUM"
Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum. Milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum ancak küçük bir azınlık olan terör yandaşlarının stadyumu tahrik etmesi, Kürt kökenli kardeşlerimle olayların ilişkilendirilmesi cinayettir. Bursa nasıl gözbebeğimizse Diyarbakır da öyledir. TFF'nin aciz kaldığı hususunda yaygın kanaat ve görüşlere kulak verilmeli. Oyuna gelmeyeceğiz, huzurumuzu kaçırmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Bu ülkenin başına ne gelmişse, milletimiz hangi badire ve belalara uğramışsa küçük politika ve küçülmüş politikacılardandır.
ALTILI MASA YORUMU: BİR KERE SATAN, YİNE SATAR
Ortak aday anlayışı üzerinde uzlaşıp 24 saat bile geçmeden atılan imzayı inkar edenler, ilkesizliğin ana damarıdır. Eğri masayı kumar masası, küçük hesaplar masası, noter masası diyerek önce devirip sonra zoru görünce tekrar oturanlar ilkesizliğin numuneleridir. İttifak partilerin mensuplarını isyana çağırmak siyasi ahlak eksikliğinin fermanı değil de nedir. Kazanamaz dediği adayın yanında hizalanmak ilkesizliğin daniskası değil de nedir? Masayı devirene tekrar sandalye sunmak çürümüş siyasetin ilkesizliği değildir. Belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olması baskılarına boyun eğmek siyasetin ilke ve ahlakına suikasta tamam demek değil midir? İP başkanı söylediği ağır sözlerin altından nasıl kalkacak? Türk siyaseti bu tip bir ilkesizliği ne görmüş ne muhatap olmuştur. Yine söylüyorum, bir kere satan yine satar, yine satar, yine satar.
Bu saatten sonra zillete fırtına kopsa da bizde yaprak bile kımıldamayacak. Bu saatten sonra zilletin ciddiye alınacak hiçbir siyasi teklifi olamaz. MHP ile Cumhur İttifakı'nın varlığından rahatsızlık duyanlar artık bizim nazarımızda hükümsüzdür. Biz kendimizi bilir, hasmımızı bilmezsek başarısızlık mukadderdir. Hem kendimizi hem hasmımızı biliyorsak o zaman başarı kaçınılmazdır. MHP'yi ve Cumhur İttifakı'nı doğru anlayan, doğru anlatan Türkiye sevdalıları hep var olacak.
"8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ"
Bugün cinnet, cinayet, katliam, şiddet olarak görülen zincirleme buhranların varlığı, huzura kavuşmakta zahmet çekeceğimizin işaretidir. Kadınlara yönelik şiddet sarmalı, akrabalarına katliam düzenleyen caniler, hak ve adalet duygusunu sarsan siyasi istismarlar günümüzün vahim sorunları haline gelmiştir. Allah kimseye göstermesin ama bugüne kadar bu olayların sizlere ve yakınlarımıza uğramaması bundan sonra da uğramayacağı anlamına gelmiyor. Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü karşılayacağız. Hala kadınla şiddetin yan yana gelmesi bir skandaldır. Biz kadın deyince ne anlamalıyız? Evini çekip çeviren, eşine destek veren bir fedakarlık anıtı mı? Kadını nasıl tarif etmeliyiz? Ar ve iffet simgesi mi? Neyin mahcubiyetini yaşamalıyız? Verilmeyen değeri mi, bitmeyen şiddet mi? Üzücü de olsa bu söylediklerimin hepsi vardır. En bariz ayıp, kadının bir insan olduğu gerçeğinin unutuluyor oluşudur. Kadın her şeyden önce bir insandır. Kadınlar şiddete, istismara maruz kalmaktadır ki bu dehşet tablosu, insanım diyen her kişi için bir utançtır. Kadınlar kadar güçlüyüz, kadınlar kadar insanız, kadınlar kadar medeniyiz.