BEL ÇEVRENİZ İSTENİLENİN ÜZERİNDE Mİ? BU DURUMDA NE YAPMALISINIZ?

Abone Ol

Bel çevresi, vücudun üst bölgesinde (abdominal) oluşan yağlanmayı ve iç organlardaki yağ birikimini gösteren önemli bir sağlık göstergesidir. Kadınlar için 80 cm, erkekler içinse 94 cm altında olan bel çevresi ölçüsü, genellikle normal kabul edilir. Ancak bu sınırların üzerinde bir bel çevresine sahip olmak, bazı ciddi hastalıkların riskini önemli ölçüde artırabilir.

Peki, bu durumda hangi hastalıklarla karşı karşıya kalabilirsiniz? Ve bel çevreniz yüksekse ne yapmalısınız? İşte bilmeniz gerekenler...

Bel Çevresi Fazla Olduğunda Risk Altında Olduğunuz Hastalıklar

  1. Tip-2 Diyabet
    Yüksek bel çevresi, insülin direnci ile ilişkilidir. Bu, tip-2 diyabet riskini önemli ölçüde artırır. İnsülin direnci, vücudunuzun şekeri etkili bir şekilde kullanamaması anlamına gelir ve bu da kan şekeri seviyelerinizin yükselmesine yol açar.
  2. Kalp Damar Hastalıkları
    Fazla abdominal yağ, kolesterol seviyelerinde artışa neden olabilir. Bu da damarlarınızın sertleşmesine (ateroskleroz) ve kalp krizi, felç gibi ciddi kalp-damar sorunlarına yol açabilir.
  3. Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
    Bel çevresindeki yağlanma, kan basıncını artırabilir. Yüksek kan basıncı ise kalp ve böbrekler üzerinde baskı oluşturarak hipertansiyona neden olur.
  4. Metabolik Sendrom
    Metabolik sendrom, diyabet, obezite ve kalp hastalıklarının bir arada görüldüğü bir durumdur. Yüksek bel çevresi, metabolik sendrom riskini önemli ölçüde artırır.
  5. Karaciğer Yağlanması
    Üst bölge yağlanması, viseral (iç organ) yağlanmasının bir göstergesidir. Bu durum, karaciğerin yağlanmasına yol açabilir ve bu da karaciğer fonksiyonlarınızı olumsuz etkileyebilir.

Bel Çevrenizi Nasıl Kontrol Altına Alabilirsiniz?

Bel çevrenizin ölçüsü riskli seviyedeyse, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri yapmak çok önemlidir. İşte bu konuda uygulayabileceğiniz bazı adımlar:

Kalori Dengesi ve Kilo Kontrolü
Günlük kalori alımınızı, yaktığınız kaloriden düşük tutarak kilo vermeyi hedefleyin. Ancak bu süreçte aşırı kalori kısıtlaması yapmaktan kaçının, dengeli ve sürdürülebilir bir beslenme planı izleyin.

Sağlıklı Yağ Kaynakları Tüketin
Doymuş yağlardan (tereyağı, margarin, işlenmiş et ürünleri) kaçının. Bunun yerine zeytinyağı, avokado, fındık gibi sağlıklı yağlar tercih edin. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin balıklar (somon, sardalya gibi) da beslenme planınıza eklenmelidir.

Karbonhidrat Seçimlerinizi İyileştirin
Rafine karbonhidratlar (beyaz ekmek, şekerli gıdalar) yerine tam tahıllar (kepekli ekmek, bulgur, esmer pirinç) tercih edin. Lif açısından zengin besinler, kan şekerini düzenler ve tokluk hissi sağlayarak kilo kontrolüne yardımcı olur.

Şeker ve Tuz Tüketimini Sınırlayın
Şekerli içeceklerden ve aşırı şeker tüketiminden kaçının. Ayrıca, fazla tuz alımı su tutulumuna yol açabilir. Günlük tuz tüketimini 5 gramın altında tutmaya özen gösterin.

Yeterli Protein Alın
Yeterli miktarda protein tüketimi, kas kütlenizi korur ve tokluk hissi sağlar. Balık, tavuk, hindi, yumurta ve baklagiller gibi kaliteli protein kaynaklarına diyetinizde yer verin.

Sebze ve Meyve Tüketiminizi Artırın
Her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmeye çalışın. Sebzeler düşük kalorili ve lif açısından zengin olduğu için kilo vermenize yardımcı olur.

Sıvı Alımına Dikkat Edin
Günde en az 2-2.5 litre su tüketin. Şekerli ve gazlı içeceklerden kaçının.

Düzenli Fiziksel Aktivite Yapın
Düzenli egzersiz, özellikle kardiyovasküler ve direnç antrenmanları (yürüyüş, koşu, ağırlık kaldırma) yağ kaybını hızlandırır. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde egzersiz yapmaya özen gösterin.

Unutmayın, sağlıklı bir bel çevresi sadece estetik bir hedef değil, aynı zamanda uzun vadede sağlığınızı korumanın da en önemli yollarından biridir.

Diyetisyen Berre Sude Mestan

Instagram: @dyt.berremestan