3 Bölümlük Makalenin 1. Bölümü
(Hastanelerin donanımsal yeterliklerini farklı bir tarihte ele alacağım.)
Sus işaretiyle bir hemşire resmi hastaneyi, beyaz önlük ve stetoskop ise eşittir doktoru bize anlatan iki belirgin figürdür. Evet bugün ele almak ve siz okurlarla paylaşmak istediğim konu çeşitli pencerelerden ele alacağım sağlık konusu.
1.Hasta Yakını; Başta ACİL olmak üzere hastasıyla doktoru buluşturmak isteyen hasta yakınları için süreç sabırsızlıktır. Çünkü genellikle beklenmedik ya da plansız bir zaman dilimidir doktor hasta ilişkisi. Süreçler hep uzar. Tetkikler vs. Ve maalesef ki, genelde hasta yakınları teşhisi koyar, tedaviyi bilirler. (Doktorlar boşuna okuyor ya onca sene…) Tüm muayene, tahlil vs. süreçlerinin bir an önce olup bitmesini ister. Çünkü hasta onun en sevdiğidir. Ya da sorumluluğundadır.
Ve tabi ki hasta yakını için zaman “O AN” dır. Hemen olup bitmelidir her şey. Tabi ki, ACİL dahil hastanelerin tüm birimlerinin doğal süreci hasta yakını için ŞİDDET’İ doğuran saçma sapan bir sebeptir. Ya fiziki şiddete başvurur ya da konuşur durur. Sözleriyle kavga eder. Doktor odasının önünde ağzına geleni söyler. Tüm hasta yakınları şikayetlerinde haksız mıdır? Elbette değildir. Ama ŞİDDET’İN her türlüsü haksızlıktır. Adli ve Adi bir suçtur. Elimde bir istatistik yok ama her 100 kızgınlık vakası olarak adlandıracağımız hasta yakını aceleciliği sonucu hasta yakınlarının %100 haklı olduğu oran %15’i geçmez ki hiçbir oranda hasta yakını veya hastaya ŞİDDET hakkını vermez. Çünkü unutmayın ki, diğer tüm hasta yakınları da sizinle aynı süreci yaşamaktadır. Ve bu hastanelerin olağan doğal akışıdır. Ve unutmayın ki! ACİL’İ ele alacak olursak, Gerçekten ACİL’E başvuran hastaların ancak %20’si gerçekten acil vakadır. O yüzden ACİL servislerde yeşil, sarı, kırmızı masalar var zaten. Ve dip not; Poliklinikler dahil randevu sistemi falan hepsi gerçekten ACİL KODLU bir hasta durumunda tüm hastane personeli, ilgili ilgisiz olağanüstü bir çaba ve gayretle sizin istek ve telkininize gerek kalmadan cansiperane o hastaya yoğunlaşır, tüm kurallar, kanunlar vs. bir tarafa bırakılıp hatta ve hatta evine az önce giden doktorlar bile dakikalar içinde gelip bilgi ve birikimi ile varını yoğunu dökerek hastaya yardımcı olurlar. Ambulans şoförleri ve ekibi ölüme yola düşer. Bunu bire bir yaşamış bir hasta yakını olarak müşahede etmiş biriyim. İnşallah o yaşadığım anları ne ben ne de bir başkası yaşayıp doktorlarımıza kendilerini ve ettikleri yemine sadık ne kadar değerli birer insan olduklarını göstertmek zorunda kalmasınlar. (Bu arada; her meslek grubunda olduğu gibi doktorluk unvanını hak etmeyen ve gerçek doktorların değerini aşağıya çeken doktor görünümlüler de maalesef var.)
2.Hasta; Hasta için söylenecek çok fazla bir söz yok özünde. Çünkü hastalığın küçüğü büyüğü yoktur hasta için. Tetkikler sonucu çok basit bir gaz sancısı, küçük bir el kesiği ile, travmatik ölümcül bir iç organ rahatsızlığı ya da bir uzvun kaybı hiç fark etmez. Ağrı reseptörlerinin verdiği derin acı her türlü eleştiriden uzak bir sancı doğurduğundan Hasta Her Zaman Haklıdır. Hastalara bir eleştirim kesinlikle yok. Sadece önerim olabilir. O da diğer hastaların ve geçmiş hastalık hafızalarından yararlanarak biraz gözlem ve iç seslerini dinleyerek Sabır tavsiye edebilirim. (Küçük büyük birçok rahatsızlık geçirmiş ve geçirmekte olan biri olarak ben benden daha kötü olan hastalara bakarak kendimi teselli ederim.)
3. Hemşire, Hasta Bakıcı, Sağlık Memuru, Fizyoterapist; Bu başlık başlı başlına derin bir konu maalesef. Maalesef dedim çünkü bu başlık altında saydıklarımdan işini çok iyi yapan müthiş insanlar var. Sizi rahatlatan, moral veren, gülen yüzleri, sıcak, pozitif, teskin ve telkin edici yaklaşımları ile sizleri hayran bıraktıran yakın ilgileri ile “ilaç gibi geldi” diyebileceğiniz çalışanlar var. Bu bağlamda olanların cümlesinden Allah Razı olsun. Rabbim ayaklarına taş dokundurtmasın, gülen yüzleri solmasın, aldıkları her kuruş helali hoş olsun.
Ama birde diğerleri var ki…
Onları ve makalemin devamını bir sonraki yazıya 2. Bölüme bırakalım.
Şimdilik Sağlıklı, Sıhhatli, Güzel günlere kalın.
Bekir AYDOĞAN