İnsanlık tarihi boyunca isimler, bireylerin kimlikleri, aile bağları ve toplumsal konumları ile özdeşleşmiş; kültürel, dini ve toplumsal normları yansıtan önemli simgeler olmuştur. İslam inancında isimlerin seçimi, sadece bir gelenekten daha fazlasını ifade eder; ahlaki değerler, dini inançlar ve kültürel kimlikler arasında köprüler kurar. Bu derinlemesine inceleme, İslam'da haram ve mekruh olarak kabul edilen adların anlamını, etkisini ve toplumsal yankılarını detaylı bir şekilde ele alıyor.
Haram Adlar: İnanç ve Kimlik Arasındaki İlişki
İsimlerin Tevhid İnancına Etkisi
1. Allah Subhânehu ve Teâlâ'ya has olan isimleri vermek, haramdır.
Allah'a mahsus isimlerin, "abd" kelimesiyle birleştirilmeden kullanılması, zâhirî anlamda bile olsa tevhid inancını zedeleyebilir. Hz. Peygamber'in, bu tür isimleri değiştirme pratiği, isimlerin sadece bireysel kimliği değil, aynı zamanda dini inançları da temsil ettiği fikrini güçlendirir.
Allah’tan başkasına kulluk mânası taşıyan isimleri ad olarak koymak haram sayılmıştır.
Nitekim Hz. Peygamber,Kâ‘be’nin kulu anlamına gelen Abdülkâ‘be ismini kullanan birinin ismini değiştirmiştir.
İbn-i Kayyim, Allah Teâlâ'ya has olan isimleri şöyle zikretmiştir:
"Allah, er-Rahmân, el-Hakem, el-Ehad, es-Samed, el-Hâlık, er-Râzık, el-Cebbâr, el-Mutekebbir, el-Evvel, el-Âhir, el-Bâtın, Allâmu'l-Ğuyûb".
2. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den başkasına lâyık olmayan isimleri vermek, haramdır.
Örneğin Seyyidu Veledi Âdem (Âdem oğlunun efendisi), Seyyidu'n-Nâs (İnsanların efendisi) ve Seyyidu'l-Kull (Herkesin efendisi)
3. Allah Subhânehu ve Teâlâ'dan başkasına kul (abd) kelimesini izâfe ederek isim vermek, haramdır.
Örneğin Abdul-Uzza (Uzza'nın kulu), Abdul-Kâbe (Kâbe'nin kulu), Abdu'd-Dâr (Evin kulu), Abdu Ali (Ali'nin kulu), Abdu'l-Huseyn (Hüseyin'in kulu), Abdu'l-Mesîh (Mesih'in kulu)
4. Allah Teâlâ'nın dışında ibâdet edilen putların isimlerini vermek, haramdır.
5. İblis ve Hınzeb gibi şeytanların isimlerini vermek, haramdır.
Arap Olmayan Topluluklarda İsim Kullanımı
Arap olmayan müslümanlar ve özellikle Türkler'in, "Raûf", "Kadîr" gibi isimleri tercih etmesi ve "Abdürraûf", "Abdülkadîr" gibi ifadeleri kullanmaktan kaçınması, dilin ve kültürün isim seçimlerindeki etkisini gösterir. Araplar’ın Abdullah yerine Abduh adını kullanmasına benzeyen bu isim kısaltması tevhid inancını zedeleyici bir mahiyet taşımaz.
Mekruh Adlar: Dini ve Toplumsal Uygunluk
Mekruh olan isimlere gelince, bu isimleri şöyle sınıflandırmak mümkündür:
1. Anlam ve lafızları veya ikisinden birisi, kalplerin nefret ettiği isimleri vermek, mekruhtur.
2. Şehevî duyguları çağrıştıran isimleri vermek, mekruhtur. Örneğin Fâtin (etkileyici/büyüleyici/tatlı) ve Miğnâc (cilveli, flört eden)
3. Fâsık ve fâcir artistlerin, sanatçıların, çalgıcıların ve boş faydasız oyunlarla tiyatro sahnelerinde oynayan tiyatrocuların isimlerini bilerek vermek.
4. Günah ve masiyet anlamları ifâde eden isimler vermek, mekruhtur.
5. Firavunların ve diktatörlerin isimlerini vermek, mekruhtur.
6. Kâfirlere has olan yabancı isimleri vermek, mekruhtur.
7. Tiksindirici ve iğrenç sıfatlarla bilinen hayvanların isimlerini vermek, mekruhtur.
Örneğin köpek, eşek, teke
Peygamber'in İsim Değiştirme Uygulamaları
Hz. Peygamber, putperestliği andıran ve İslâm âdâbına uymayan adların değiştirilmesini tavsiye etmiştir.
Hz. Peygamber, toplumun ahlaki ve dini değerlerine uymayan "Âsıye" ve "Hazn" gibi isimleri değiştirerek, isimlerin taşıdığı anlamların ve çağrışımların önemini vurgulamıştır.
“isyankâr” anlamına gelen Âsıye adındaki bir kızın ismini Cemîle, “elem, keder” anlamına gelen Hazn adlı bir sahâbînin adını da Münzir olarak değiştirmiştir.
Zalimlerin ve Bazı Sûrelerin İsim Olarak Kullanımı
Firavun, Kārûn gibi zalimlerin adlarını kullanmanın yasaklanması ve Tâhâ, Yâsin gibi sûre başlıklarının isim olarak tercih edilmemesi, dini metinlerin ve tarihin isimler üzerindeki etkisini gösterir.
İsimler, sadece kişisel bir tercih değil, aynı zamanda bireyin toplum içindeki yerini, inançlarını ve kültürel mirasını yansıtan derin ve anlamlı sembollerdir.