Kuran-ı Kerim’de geçen sayılardan biri de 40 sayısıdır. Bu yazımızda 40 sayısının geçtiği ayet-i kerimenin tefsirini paylaşacağız.
Kuran-ı Kerim'de Sayılarla Yolculuk: Hz.Musa ve 40 gece
“Hatırlayın, Musa’ya, 40 gece boyunca huzurumuza alacağımıza dair söz verdik. Musa bu sebeple aranızdan ayrıldıktan sonra siz buzağıya taptınız. Böylece yoldan çıkarak kendinize yazık ettiniz. Bu kötülüğünüze rağmen, akıllanıp şükredesiniz diye sizi af ettik. (Bakara 51-52)
HZ.MUSA VE İSRAİLOĞULLARI
Ayet-i kerimede 40 gece Allah’ın huzurunda kaldığı bildirilen elçi: Hz.Musa’dır.
Kur’ân-ı Kerîm’de kendisinden en çok bahsedilen peygamber Hz.Musa’dır. Hz.Musa’nın Kur’an-ı kerim’de 136 defa adı geçmektedir. Kuran-ı Kerim Hz.Musa’nın hayatından birçok mücadeleyi örnek verir. İşte bu Ayet-i kerime onlardan biridir.
Hz.Musa, Allah’ın emri ve yardımı ile İsrailoğulları’nı Firavun’un zülmünden kurtararak Mısır’dan çıkarmıştı. Bu kurtuluş yürüyüşünde Allah (c.c.) onlar için denizi yarıp yol açmış, aynı denizde Firavun ve ordusunu boğup helak etmişti.
Mısır’dan çıkıp Sina Yarımadasına girdiklerinde Allah (c.c.) Hz. Musa’yı (a.s.) Tevrat’ı vermek üzere kırk gün, kırk gece Tur’a davet etmişti. Bu davet, denizi geçip kurtulan İsrailoğulları’nın, Hz.Musa’dan, Allah’tan gelecek bir kitap istemelerinden sonra yaşanmıştı.
Hz. Musa, yerine kardeşi Harun’u, İsrailoğulları’nın başına vekil tayin etti. Sonra da Allah ile görüşmek için kavminden ayrılıp Tur-i Sina dağına gitti. Hz.Musa 40 gece Tur-i Sina’da kaldı. itikaf gibi bir şey bu… Resulullah Efendimiz (s.a.v) her Ramazan ayının yirminci günü Bayram gününe kadar 10 gün, mescidde itikafa çekilirdi. Hz.Musa (a.a) 40 gece Tur dağında kaldı.
40 GECE MANEVİ EĞİTİM…
Tasavvufta Hz.Musa’nın bu sünneti yaşatılmaktadır. İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri der ki; “Tarikat ehli kırk günlük manevi eğitimi bu âyetlerden almıştır.” 40 gün tekkeye çekilip, halktan ve dünyadalıklardan uzak, manevi bir eğitimden geçilir. Buna çile deniyor. Çile çekmek, çile doldurmak… Çile Farsça’da kırk demek. Çilehane ise kırkgün kalınan yer anlamında.
40 gün 40 gece… Eğitim ve değişimlerde dikkate alınması gereken bir ölçü. Bu sebeple bir konuda alışkanlık ve tecrübe kazanmak için 40 tekrar ve 40 gün yapma ölçüsü, boşuna verilmiyor demek ki.
40 hadis ezberleyenlerin Hadis-i şeriflerde müjdelendiklerini de unutmayalım.
Doğumdan sonra kadınlar için 40 gün sayılır. Bulaşıcı hastalıklarda tam karantina uygulaması 40 gündür. Büyük perhizler de bile ölçü: 40 gündür.
Sünnette yer almasa da 40’lı uygulamaların sonucu olarak ölen birinin ardından kırk gün Kur’an okunması ve kırkıncı gün dua yapılması adet olmuştur. İslam alimleri bu tür sünnet dışı adetleri bidat saymıştır.
Yenilen haram lokmanın da bedendeki etkisinin kırk gün sürdüğüne inanılır. Bu inancın delili olarak da şu hadisler zikredilir: “Kim bir arrafa/müneccim, kâhin, falcı gibi kehanette bulunan kimseye gidip ondan öğrenmek kastıyla bir şey sorsa 40 gece, namazı makbul edilmez.”
“İçki içen kimsenin 40 gün namazı makbul edilmez.”
40 GECE
Rivayetlere göre; Hz.Musa’yla ilgili kırk gün, Zi’lkade ayı ile Zi’l-hicce ayının on günüdür. 40 gece, Hz.Musa (a.s) Tur-i Sina’da Allah ile konuşarak, emir ve yasakları öğrendi. Burada Hz.Musa’ya levhalara yazılı Tevrat verildi. Resulullah Efendimiz’e (s.a.v) Kuran-ı Kerim, yirmi üç yılda inerken, Hz. Musa’ya levhalar kırk gecede verilmiştir.
Ayet-i kerimede özellikle 40 gece diye vurgulanması da önemli bir nokta. Geceler Peygamberlerin hayatında manevi olarak önemli bir yere sahip. Kuran-ı Kerim’in Kadir gecesi indirilmesi, isra ve Miraç Mucizesinin gece gerçekleşmesi gibi…
SAMİRİ’NİN PUTU
Bu 40 günlük süre içersinde İsrailoğulları, Hz.Musa’nın yokluğunda sapıttılar. “Musa sözünde durmadı. Allah’ın kitabı ile geri dönmedi” dediler. Samiri’nin yaptığı bir buzağıya tapmaya başladılar.
Sâmirî, İsrailoğullarının Sâmire kabilesine mensup idi. Bu kişi sahip olduğu simya ilmini kullanarak, altından, ses çıkaran bir buzağı heykeli yapmıştı. Samirî: “Bu sizin de Musa’nın da ilahıdır” dedi. Halkı, bu buzağının görmek ve dokunmak istedikleri tanrı olduğuna inandırdı. Hz. Hârûn’un uyarılarını dinlemediler. “Mûsâ bize dönünceye kadar biz buzağıya tapmaya devam edeceğiz.” dediler.
PUTA TAPANLARA ÖZENDİLER
Tabi bu sapmanın tarihi bir alt yapısı var. Şöyle ki; Hz.Yusuf’un ölümünden
sonra Mısır halkı da bozulmuş ve tekrar zalim Firavun yönetimi topluma hakim olmuştu. Buzağıya tapma inancı; Kenan, Mısır ve çevre bölgelerde yayılmıştı. İsrailoğulları da, Hz. Yusuf’tan (a.s.) sonra Firavun yönetimine esir olmuş, buzağıya tapmak gibi batıl inançların etkisi altında kalmışlardı. Denizden geçip kurtulduklarında eski inançların etkisinde ilk sapma eğilimini göstermişlerdi.
Bu durum Araf suresinde şöyle anlatılır: “Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Derken, kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rast geldiler. “Ey Musa,” dediler, “onların tanrıları gibi bize de bir tanrı yap da tapalım.” Musa “Siz ne cahil milletsiniz,” dedi.” Araf Suresi 138
Hz.Musa, onları Firavun zülmünden yeni kurtarmıştı. Bir çok mucizeye şahit olmuşlardı. Allah’ın onca yardım ve nimetine rağmen İsrailoğulları, Hz.Musa’nın yokluğunda bir zamanlar kendilerini ezen Mısır yönetiminin putuna tapmayı tercih ettiler.
TAHA SURESİNDE SAMİRİ VE PUTU
Bu olay Taha suresinde şöyle anlatılır: “Musa: İşte, dedi, onlar da benim peşimdeler. Ben, memnun olasın diye sana acele ile geldim Rabbim. Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini imtihan ettik ve Sâmirî onları yoldan çıkardı.
Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü. Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz?
Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin, Mısır’lıların, zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı. Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti. Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa’nın da tanrısıdır. Fakat onu unuttu.
O şeyin, kendilerine hiçbir sözle mukabele edemeyeceğini, kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermek gücünde olmadığını görmezler mi? Hakikaten Harun, onlara daha önce: Ey kavmim! demişti, siz bunun yüzünden sadece
fitneye uğradınız.
Sizin Rabbiniz şüphesiz çok merhametli olan Allah’tır. Şu halde bana uyunuz ve emrime itaat ediniz. Onlar: Biz, dediler, Musa aramıza dönünceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!
Musa, döndüğünde; Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu da, bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit peşimden gelmedin? Emrime âsi mi oldun? Harun: Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: «İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!» demenden korktum.
Musa: Ya senin zorun nedir, ey Sâmirî? dedi. O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç toprak alıp onu erimiş mücevheratın içine attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.
Musa: Defol! dedi, artık hayatın boyunca sen: «Bana dokunmayın!» diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun tanrına da bak!
Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız! Sizin ilâhınız, yalnızca, kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tır. O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır.” Taha suresi 84-98
Hz. Mûsâ buzağıyı yaktı ve onun külünü denize savurdu. Ancak buzağıya olan sevgilerinden dolayı o denizin suyundan içenler oldu.
TERÖRİST İSRAİL
Bugün Terörist İsrail'de hakim olan Siyonist yahudiler, Hz. İbrahim'in, Hz. İshak'ın, Hz. Yakub'un, Hz. Yusuf'un ve Hz. Musa'nın nesli olamaz. Onlar olsa olsa putçu Samiri'nin ve lanetlenen atalarının tohumlarıdır.
HADİS-İ ŞERİFLERDE 40 SAYISI
Matematiksel olarak 40 bereketli bir sayıdır. 40 sayısı;1,2, 4, 5, 8, 10 ve 20’ye bölünebilir ve bu sayıların toplamı 50’dir. 40 sayısı bir çok hadis-i Şerif’te de yer almaktadır.
Bir kısmına örnek verelim: «Cenaze namazını kırk kişinin kılmasında ayrı bir rahmet vardır.» «Şirkten uzak 40 Mümin, bir Müslümanın cenaze namazını kılarsa, Allahü Teala, muhakak o Müminlerin dualarını kabul ederek, o ölüyü affeder.»
«Deccal’in yeryüzünde eyleşmesi ne kadardır?» sorusuna Peygamberimiz (s.a.v.) «Kırk gün» diye cevap vermiştir.
«Kurân’ı her kırk günde bir okuyup, hatmedin»
“Kim yiyecek maddelerini kırk gün stoklarsa Allah’tan uzaklaştığı gibi Allah da ondan uzaklaşır. Komşuları açken tok sabahlayanlar Allah’ın zimmetinden uzak olurlar”
«Kim kırk gün ilk tekbire ulaşarak cemaatle namaz kılarsa, kendisine iki berat yazılır: Ateşten berat, nifaktan berat.»
Bu bölümün sonunda 40 sayısıyla ilgili bir dörtlük de paylaşalım:
Olmayınca haya edeb,
Ne yapsın okul mekteb.
40 yıl okusa,
Yine merkeb, yine merkeb.
Kaynak: Sayıların Tefsiri, Ayhan Talha Bayraktar, Ravza Yayınları