Ankara'nın Polatlı ilçesinde, bir buğday tohum firmasının sahipleri, yüzlerce çiftçiyi 150 milyon TL üzerinde bir zarara uğratarak yurt dışına kaçtı. Peki, çiftçilerin güvenini ve ürünlerini nasıl çaldılar?
Çiftçilerin Güvenini Sarsan Büyük Vurgun
Ankara’nın Polatlı ilçesinde faaliyet gösteren ve uzun süredir tarım sektöründe yer alan bir buğday tohum firmasının sahipleri, çiftçileri büyük bir mağduriyetle karşı karşıya bıraktı. Yüksek kar vaadiyle çiftçilerden topladıkları mahsullerin bedellerini ödemeden, toplamda 150 milyon TL değerinde bir vurgun yaparak yurt dışına kaçtılar.
Çiftçilerin Şikayeti ve Hukuki Süreç
"Buğdayı kaldırdığımızda TMO’ya verecektim. Geldiler, ‘Buğdayı bize ver hocam, 6 Aralık'ta parasını vereceğiz’ dediler. 259 ton buğdayı onlara teslim ettik. 6 Aralık'ta paramızı verecekti. 5 Aralık'ta bürolarını kapatıp ortadan kayboldular" - Mağdur Ali Rıza Koçoğlu
Polatlı Devlet Hastanesi’nde 22 yıllık başhekimlik görevinin arından emekli olarak çiftçilik yaptığını aktaran mağdur Ali Rıza Koçoğlu, “Buğdayı kaldırdığımızda TMO’ya verecektim. Geldiler, ‘Buğdayı bize ver hocam, 6 Aralık'ta parasını vereceğiz’ dediler. 259 ton buğdayı onlara teslim ettik. Bunlar tohumluk yaptılar, millette sattılar. 6 Aralık'ta paramızı verecekti. 5 Aralık'ta bürolarını kapatıp ortadan kayboldular” ifadelerini kullandı.
Bir sene önce de aynı kişilere buğdayını teslim ettiğini ve borcunu geri alması ile güven sağladıklarını dile getiren Ali Rıza Koçoğlu, “Gübre ve tohum üretip satıyorlardı. Tohum ve gübre bayisiydi. Biz de bu sene hatta tohumu ve gübreyi oradan aldık. Ondan sonra gerisini alıp gittiler” dedi.
Edem Koçoğlu, “Buğday ekilişinden verim aldık. Gayet güzel bir yıldı. O bütün ürünümüzle birlikte Ahi Tohum’un sahipleri Sevgi Coşkun ve eşi Cihangir Coşkun’un işlettiği işletmeye ürünümüzü teslim ettik. Polatlı’da tanınıyorlardı. Bilindik bir aileydi. Bizler de güvendik. Dolayısıyla ürünümüzü verdikten sonra geri belli bir süre bekletip daha sonra da depomuz olmadığı için oraya teslim etmiştik. Sonra da belli bir karla birlikte o zamanın aralık ayının fiyatıyla bize verdiğimiz mahsulü sattıktan sonra parayı iade edeceklerdi. Ancak işte bu Ahi Tohum ürünümüzün parasını vermedi” diye konuştu.
“Her gün birbirimizi arıyoruz, diğer çiftçilerle konuşuyoruz. Elimizde senet vardı. O senedi mahkemeye verdik. Haciz ve benzeri işlemler devam ediyor. Şu anda takip altında. Sevgi Demir Coşkun, biz bu şikayeti bulunmadan önce yurtdışına kaçtı. Onun yanında eşi Cihangir Coşkun da İstanbul'da yakalandı. Silivri Cezaevine konulmuş. Yüzün üzerinde kişi ve 150 milyon TL'nin üzerinde miktarı vermedikleri, alıp kaçtıkları söyleniyor ama üzerlerinde ne bir ev, ne bir arabada yok. Dolayısıyla haciz edilecek bir şey de bulamadık. Burası Ankara'nın ve Türkiye'nin tarım ambarı. Dolayısıyla güven esaslı biz depoya bıraktık. Ayrıca, Sevgi Coşkun 1926 Polatlı Belediyespor kulübünün başkanlığını da yapıyordu. Dolayısıyla tüm Polatlı güveniyordu. Onlara kulüp başkanlığını da emanet etmişlerdi. Tanınan bir aileydi ama bizi yanılttılar. Herkesi yanıttılar, herkes mağdur. Dolayısıyla tarım, çiftçilikte bu nedenden dolayı her gün geriliyor ve gerilemekte. Dolayısıyla insanlar bundan sonra çiftçilik belki yapamayacak, bu kayıplarını karşılanmasını talep ediyorlar. Bu nedenle biz yasal hakkımızı da kullanıyoruz.”
Mağdur çiftçiler, durumdan şikayetçi oldu ve Polatlı Cumhuriyet Savcılığına 100'den fazla mağdur olduğunu bildirdi. Firma hakkında polis ekipleri tarafından soruşturma başlatıldı ve kapılarına mühür vuruldu.
Mağduriyetin Boyutları ve Çiftçilerin Durumu
Yüzlerce çiftçi, ellerinde senetlerle dahi olsa ürünlerinin gizlice ellerinden çıkartıldığını belirtiyor. Firma sahibi S.C., bu faaliyetleri sürdürürken aynı zamanda 1926 Polatlı Belediyespor Başkanı olarak görev yapmaktaydı, bu da çiftçilerin güvenini daha da artırmıştı.
Mağduriyet yaşayan çiftçiler, daha önce de aynı firmaya güvenerek ürünlerini teslim etmişlerdi. Ancak bu sefer, büyük bir hüsranla karşı karşıya kaldılar. Şimdi ise, haklarını hukuki yollardan arama mücadelesi veriyorlar.
Özellikle Polatlı gibi tarımın kalbi olan bir bölgede yaşanan bu olay, diğer çiftçileri de endişelendirmekte ve tarım sektöründe güven sorunlarına yol açmaktadır.