İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen terör ve yolsuzluk soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu’nda verdiği ifadesi kamuoyuna yansıdı. İmamoğlu ifadesinde, “Kent Uzlaşısı” ifadesini hiç kullanmadığını belirtirken, “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
İmamoğlu’nun savcılıkta saat 22.00 sularında başlayan ifadesi yaklaşık 2 buçuk saat sürdü. Kent Uzlaşısı tanımına ilişkin konuşan İmamoğlu, “Bahse konu kavramı hiç kullanmadım. Bu konuda bir katkım bulunmamıştır. Herhangi bir siyasi partiye söylem ya da fikir desteği sunmam da mümkün değildir. Belediye meclis üyelerinin belirlenmesi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nin yetkisindedir. Ayrıca, DEM Parti dışında farklı partilerden de istifa ederek CHP listelerinden aday olan bazı isimler olduğunu duydum” ifadelerini kullandı.
"1.500 Meclis Üyesinin Kim Olduğunu Bilmem Mümkün Değildir"
Terör bağlantısı olduğu öne sürülen kişilerin CHP listelerinden meclis üyesi yapıldığına yönelik iddialara da yanıt veren İmamoğlu, “Bu kişilerin listelerde yer aldığı, İlçe Seçim Kurulu ve YSK’ya bildirildiği halde herhangi bir işlem yapılmadan süreç işletildi. Sonrasında başlayan soruşturma siyasi bir müdahale izlenimi vermektedir. İstanbul genelinde yaklaşık 1.500 meclis üyesinin kimlerle bağlantılı olduğunu bilmem mümkün değildir. Bu listeler, partimizin ‘Türkiye İttifakı’ yaklaşımıyla oluşturulmuştur” dedi.
"10’dan Fazla Toplantı Yaptık"
Eski HDP Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile ilişkisi sorulan İmamoğlu, Barış’ı tanıdığını ve 7 yıllık süreçte birçok toplantıda karşılaştıklarını söyledi. Bu toplantılarda DEM Partili bazı milletvekillerinin de yer aldığını belirten İmamoğlu, “Bu görüşmelerin tamamı siyasi analiz ve sosyolojik değerlendirmeler üzerineydi. Azad Barış tarafından yapılan sunumlar teknik içerikliydi. HTS kayıtlarında geçen görüşme sayısı, aynı adreste çoklu siyasi toplantılar yapmamızdan kaynaklanıyor olabilir. Tam sayıyı hatırlamamakla birlikte 10’dan fazla toplantı gerçekleştirdik” diye konuştu.
"Bu Sü
reç Türkiye’nin İtibarını Zedelemiştir"
İfadesinin sonunda kişisel değerlendirmelerini de aktaran İmamoğlu, 19 Mart sabahı saat 06.00'da evine yapılan baskınla gözaltına alınmasını eleştirerek, “Bu hukuki değil, siyasi bir operasyondur. Polis memurlarına bir sözüm yok, ancak bu talimatı verenler Türkiye’ye bedel ödetmiştir. Soruşturma içi boş, gizli tanıklara dayalı, MASAK raporlarıyla doldurulmuş bir süreçtir. Bu tablo ülkemizin hukuk sistemine ve itibarına büyük zarar vermiştir” dedi.
İmamoğlu, “Bu süreci yönetenlerin hem ilahi adalet önünde hem de hukuk önünde hesap vereceği günler gelecektir. 6 Mayıs 2019’da da benzer bir gasp yaşanmıştı, aradan geçen 6 yılda hiçbir şey değişmemiş. Millet iradesine saygı göstermeyen anlayış hâlâ devam ediyor. Ancak halk bu haksızlığı unutmayacak ve sandıkta gereken cevabı verecektir” ifadelerini kullandı.
"Bu Süreci Milletimize Anlatacağım"
İmamoğlu ayrıca, “Uydurma 6 dava, 30 yıla yakın hapis istemi, iptal edilen diploma, kapatılan kreşler… Tüm bunlar bu sürecin kurgulanmış olduğunu açıkça gösteriyor. Bu tehdit sadece bana değil, ülkemizin geleceğine yöneliktir. Bu sürecin milletimiz tarafından anlaşılması için elimden geleni yapacağım” dedi.
