Eskişehir’in Tepebaşı İlçesi Atalan Mahallesi ve Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi’nde Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. tarafından yapılmak istenen siyanürlü olduğu iddia edilen altın ve gümüş madeni projesi, çevre örgütleri, meslek odaları, dernekler ve platformların büyük tepkisini çekti. Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu, projeye karşı düzenlenen etkinlikler ve basın açıklamaları ile doğa ve yaşam üzerindeki tehditleri vurguladı. Platform, halkı ve yetkilileri doğayı ve yaşamı koruma adına birlik olmaya çağırdı.
Değerli Basın Emekçileri
Sevgili Eskişehirliler,
Bildiğiniz üzere Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş., Tepebaşı İlçesi Atalan Mahallesi ve Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi mevkiinde, siyanürlü altın ve gümüş madeni açmak için harekete geçmiş bulunmakta. Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformunu oluşturan biz çevre dernekleri, meslek odaları, dernekler, sendikalar, platformlar ve siyasi partiler olarak sürecin başından itibaren forumlar, halk buluşmaları, basın toplantıları ile projeye neden karşı çıktığımızı bu projenin doğayı ve yaşamı nasıl tehdit ettiğini açıkladık.
Bugün burada bir kez daha ve daha güçlü bir şekilde bir aradayız. Buradan Cengiz Holding’e, ilgili bakanlık yetkililerine ve Eskişehir Valiliğine sesleniyoruz. Eskişehir halkı olarak tek yürek, tek ses buradayız. Ormanımızı, suyumuzu, havamızı, toprağımızı kısaca, doğamızı, yaşamımızı, savunuyor, projeye karşı çıkıyoruz.
Cengiz Holding’in yetkililere sunduğu proje doğanın ve yaşamın talanı projesidir.
Uzatılma seçeneği de dahil 15 yıl boyunca, şimdilik 716 futbol sahası genişliğinde bir alanda 500 m derinliğinde bir çukur açılarak, İliç’te olduğu gibi siyanürlü yığın liçi yöntemi ile altın ve gümüş madeni çıkarılacak.
Daha önceki açıklamalarımızda söylediğimiz gibi, proje faaliyete geçtiğinde olacaklar bellidir. Ağaçlarımız kesilecek, ormanlarımız, tarım arazilerimiz yok edilecek, patlamalar ve işletme için kullanılacak milyonlarca ton su nedeniyle su kaynaklarımız kuruyacak, tarım, hayvancılık, arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız yerini toza bırakacak, yüzyıllardır bu topraklarda üreten halkımız, çaresizce köylerinden göç etmek zorunda kalacaktır.
Anadolu’nun asıl hazineleri olan endemik bitki türleri yok olacak, bölgede yaşayan hayvanlar yaşam alanlarını kaybedecek, ekosistem onarılmaz hasar alacaktır.
Siyanür ve toprakta bulunan ve siyanürle temas edince serbest ve zararlı hale gelen arsenik, kurşun, civa gibi ağır metaller, buharlaşma, yağmur, sızma, taşma gibi yollarla Sakarya Nehri’ni de besleyen yer altı sularına karışacaklar, solunum, cilt teması veya bulaştıkları içme ve kullanma suları ve besin yoluyla vücuda girecekler. Bu tehlikeli kimyasal maddeler, kan hastalıkları, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, akıl hastalıkları, anormal doğumlar, bebeklerde bedensel ve zihinsel gelişme geriliği ve cilt, prostat, karaciğer, mesane, böbrek, akciğer gibi çeşitli kanserlere neden olmaktadır. Ayrıca, sondaj, patlatma ve taşıma sırasında oluşacak toz da amfizem, silikozis, KOAH, kanser gibi akciğer hastalıklarına yol açmaktadır.
Yaşanacak olası bir heyelanda veya deprem sonucu (Proje alanının içinden aktif bir fay geçmektedir.) meydana gelecek yıkıntıda Mihalgazi tarım alanları ve Sakarya Nehri kirlenecek ve yıllarca tarım yapılamayacaktır.
Bu haliyle bile doğa katliamına sebep olacak büyüklükte olan projenin başladığında çoğu projede olduğu gibi kapasite artırımıyla sadece Alpagut-Atalan’ı değil bütün Sakarya havzasını tehdit eden bir projeye dönüşeceği öngörülebilir.
Görünen o ki milyonlarca yılda oluşan ekosistem şirketlerin kârına kurban edilmek isteniyor.
“Ülke ekonomisine katkı için” denilerek aklanmaya çalışılan bu projelerin tek katkısı yerli ve yabancı sermayelerin kasalarınadır. İktidar verdiği teşvikler, vergi sıfırlamaları ve imtiyazlarla patronları daha da zenginleştirirken olan halkın doğasına ve yaşamına olmaktadır. Ormanların, tarımın ve tarım alanlarının yok olması, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının tüketilmesi, kirletilmesi, endemik bitki türlerinin ve doğal yaşam alanındaki canlıların yok olması, arkeolojik kültür varlıklarının yok edilme tehlikesinde olması, halk sağlığının hiçe sayılması ülke ekonomisine katkı denilerek aklanamaz. Bir avuç yerli ve yabancı holding patronunun kârlarına kâr katması için ormanımızın, suyumuzun, toprağımızın yok edilmesine izin vermeyeceğiz!
Buradan bir kez daha söylüyoruz. Bizler, bu topraklarda yaratılan yıkımın mağdurları; yaşamları, ormanları, dereleri, yaşam alanları bu şirketlerin dizginsiz kar hırsı uğruna gasp edilen bu toprakların asıl sahipleri olarak, Alpagut-Atalan’da doğanın ve yaşamın talanına izin vermeyeceğiz! Artık yeter!
Vahşi madencilik sadece ormana suya toprağa zarar vermez, kâr hırsıyla maksimum verim, minimum iş güvenliği çalışma koşullarında, Soma’da, Ermenek’te, İliç’te ve daha birçok örnekte olduğu gibi iş cinayetlerine ve katliamlara sebep olur. Kontrolsüz, denetimsiz ve liyakatsiz yöneticilerin elinde bu katliam ve felaketlerin tekrar yaşanılmasının kaçınılmaz olduğunu çok iyi biliyoruz.
Bu proje gibi onlarca proje devreye girmiş, yerli ve yabancı sermaye grupları yangından mal kaçırırcasına Anadolu’nun dört bir yanında yağma ve talana girişmiş durumda.
Buradan siyasi iktidara sesleniyoruz: Bu yağma ve talan projelerini durdurun. Halkın sağlığına ekmeğine doğasına ve yaşamına dokunmayın. Atalarımızdan bize miras kalan ve bizim de evlatlarımıza miras bırakacağımız bu toprakların eken, biçen, üreten asıl sahipleri olarak bu talan ve yağmaya izin vermeyeceğiz!
Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu olarak şehrimizde gerçekleştirilmek istenen bu projeye işte tüm bu nedenlerle karşı çıkıyoruz. İlgili kurumların derhal projeye son vermesini istiyoruz. Halkımızı 15 Ağustos 2024, Perşembe günü saat 09.30’da Alpagut mahallesinde gerçekleştirilecek olan halkın bilgilendirilmesi toplantısına katılmaya ve maden projesine karşı çıkmaya çağırıyoruz.
ALPAGUT-ATALAN’DA MADENE HAYIR PLATFORMU
Adına
Uygar KURTCU