Sevgi, dostluk ve tasavvuf kavramlarına verdiği büyük önemle tanınan bürokrat ve yazar Fethi Gemuhluoğlu'nun hayatı, birçok ilginç anıya, sıradışı başarılara ve derin izler bırakan eserlere ev sahipliği yaptı. İstanbul'un tarih kokan semtlerinde geçen çocukluğundan, gençlerin yetişmesi için gösterdiği çabalara kadar onun yaşamı, hayranlıkla ve merakla okunacak bir hikayeye dönüşüyor.
Genç Yaşta Edebiyata Daldı
Haydarpaşa'dan İstanbul Üniversitesi'ne
Gemuhluoğlu'nun hayatındaki temel dönüm noktalarından biri, eğitim hayatı oldu. Göztepe'de başlayan eğitim serüveni, Haydarpaşa Lisesi ile devam etti ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde son buldu.
"Beni Çıldırıyor Sanmışlardı"
Henüz 13 yaşındayken, Necip Fazıl Kısakürek'in "Bir Adam Yaratmak" isimli piyesini tek başına oynamaya çalışması, ailesini şaşırttı. Gemuhluoğlu bu anıyı, "Beni çıldırıyor sanmışlardı." ifadeleriyle yıllar sonra tebessümle anlattı.
Öğretmenlikten Bürokrasiye
Fethi Gemuhluoğlu'nun profesyonel kariyeri, edebiyat öğretmenliğiyle başladı ve Türk Petrol Vakfı genel sekreterliği gibi önemli görevlerle devam etti. Bu süreç içinde, gençlere doğrudan temas kurarak, onları yetiştirme misyonunu da benimsedi.
Yazdıklarıyla Döneminin Sesi Oldu
Değerlerin Savunucusu
Gemuhluoğlu'nun zarif İstanbul Türkçesiyle yazdığı eserlerde sıkça rastlanan kavramlar; iman, aşk, emek, hürriyet ve güzel ahlaktı. Özellikle yüksek öğrenim gören gençlere bu değerleri aşılamayı kendisine görev bildi.
Bir Edebiyatçının Gözünden Dünya
Yazarın yazdığı gazete ve dergi makalelerinde ele aldığı konular, hayatın içinden sıyrılıp tarihin, siyasetin ve sosyolojinin derinliklerine dalıyordu. Özellikle büyük şehirlere göçün gelecekte doğurabileceği tehlikelerden, Afrika'nın önemine kadar pek çok konuda düşüncelerini paylaştı.
Tasavvufun Etkisi
Gemuhluoğlu'nun hayatında ve yazılarında tasavvufun derin etkisi görülmekte. Bu anlayış, onun birçok dost edinmesine ve insanlığa olan sevgisinin köklenmesine yol açtı.
Sanattan siyasete, ahlaktan eğitim ve tarihi meselelere kadar hemen her konuda yazılar yazan Gemuhluoğlu'nun şahsiyetini oluşturan temel unsurlardan biri de tasavvuf oldu. Gemuhluoğlu, hayatı boyunca tasavvufun riya ve şöhretten uzak durmayı telkin eden anlayışına bağlı kalarak, birbirinden uzak çevrelerden edindiği çok sayıda dostuna hiçbir çıkar endişesi gözetmeden yaklaşmanın ve insanlık adına çalışmanın önemini telkin etti.
"Sevgi" ve "Dostluk" kavramlarına önem verirdi
Konuşmalarında, makale ve mektuplarında sevgi ve dostluk kavramları üzerinde titizlikle duran Fethi Gemuhluoğlu, bunların ölçüsünün insana ve İslam'a hizmet etmek olduğunu, sevginin maddi hiçbir karşılığının bulunmadığını, insan hayatının aşk ve dostluk üzerine kurulduğunu ifade etti.
Gemuhluoğlu, tasavvuf kültürünün damıtılmış örnekleri sayılan sohbetlerinin yanı sıra erdemli kişiliği, engin kültürel birikimi, edebiyatçı, sanatçı ve bilim adamlarına verdiği destekle tanındı.
İnsanın iyi tarafını öne çıkarmanın ancak sevgi ve dostlukla mümkün olduğunu her fırsatta dile getiren yazara göre aşk, insanın katı yanlarını yumuşatarak, yaşanan zorluklarda ve sancılı hayat serüveninde tevekkül ehli olmak için gerekli olan sükunet duygusunu edinmek ve bir esneklik kazandırması yönünden büyük önem taşır.
Gençlere, "Hayalleriniz, düşleriniz büyük olsun. Büyük rüyalar görün. Osmanlı bir rüyanın eseridir. Medeniyet insanlığın büyük rüyasıdır." diyen, "Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla atılacak yurt dışına. Sanatla kalkacağız ayağa." görüşünü savunan Fethi Gemuhluoğlu, Necip Fazıl'ın ifadesiyle "Kendisine hiçbir zaman tecelli zemini aramayan tevekkül zarfına sarılı bir fikir sakası." idi.
"Edebiyat komisyoncularının elinden şiiri kurtarınız"
Fethi Gemuhluoğlu, Nisan 1974'te yayımlanan Yeni Sanat Dergisi'ne gönderdiği, vefatından sonra hazırlanan hiçbir kitapta yer almayan mektubunda, şu ifadelere yer vermişti:
"Yorgun argın, melul, mahzun olduğum bu göçük günlerimde bana umut ve yaşama sevinci verdiniz. Sizleri, Sezai Karakoç'u ince ve asil bir vefa duygusu ile andığınız için ayrıca kutlamak istiyorum. Sezai, son devirde kendine özgü değil, cümle için mürtefi bir noktadır, doruktur, yeniden dirilmedir, kıyamdır, davettir ve davete icabettir. Sahabe ahlakı üzeredir. Şiirin bu ebedi ustasını Eyüp Onart'ın kaleminden saygı ile anmanız beni sizlere müteşekkir ve minnettar kılmıştır. Süfli ve eciş bücüş, içleri karanlık, göz pınarları kurumuş vecd ve şevkten mahrum, mutsuz edebiyat komisyoncularının elinden şiiri kurtarınız. Siz yüz akı canları, siz genç dostlarımı sevgi ve saygı ile anıyorum. Bu dergi ile meşguliyetinizin sizlerin, sizlere mahsus bir tarz-ı ibadet olduğunu tebşir ederim."
"Onun kitabında sağ-sol, inkılap-iɾtica diye kavɾamlaɾ yoktu"
Prof. Dr. Cahit Tanyol, usta edebiyatçı için, "Onun kitabında sağ-sol, inkılap-iɾtica diye kavɾamlaɾ yoktu. O, bu kutuplaşmanın üzeɾinde insanlaɾa bakmasını biliɾdi." derken, şair İsmet Özel ise onu, "Bize kendi kuşağı içinde en sağlam çizgiyi aktaɾabilenleɾden biɾiydi." sözleriyle anlatmıştı.
Gemuhluoğlu'nun 22 Kasım 1975'te bir toplantıda yaptığı, ünü bugüne kadar ulaşan konuşması, "Dostluk Üzerine" başlığıyla kitaplaştırıldı ve okuyucuların ilgisi sonucu kitabın birçok baskısı daha yapıldı.