Bursa Hakkında Az Bilinen Gerçekler! Siz Bunları Biliyor muydunuz?

Roma İmparatorluğu Dönemi: Bursa'nın tarihi, sanıldığından çok daha eskiye dayanır. M.Ö. 2. yüzyılda Bitinya Krallığı'nın başkenti olan şehir, daha sonra Roma İmparatorluğu'nun önemli bir parçası haline geldi. "Prusa" adıyla anılan kent, dönemin ünlü hatibi Dion Chrysostomos'un da memleketi olarak bilinir. Roma döneminde şehir, şifalı kaplıcaları sayesinde bir sağlık merkezi olarak ün kazandı. Bu kaplıcalar günümüzde de hala kullanılmakta ve turistlerin ilgisini çekmektedir.

İpek Yolu'nun Kilit Noktası: Osmanlı İmparatorluğu döneminde Bursa, İpek Yolu üzerinde stratejik bir konuma sahipti. 14. yüzyıldan itibaren şehir, Doğu'dan gelen ham ipeğin işlendiği ve Avrupa'ya ihraç edildiği önemli bir merkez haline geldi. Bursa'nın ipeği o kadar ünlüydü ki, 17. yüzyılda Fransız gezgin Jean-Baptiste Tavernier, Bursa ipeğini "dünyanın en iyisi" olarak tanımlamıştı. Bu ticaret, şehrin ekonomik ve kültürel gelişiminde büyük rol oynadı.

Osmanlı'nın İlk Başkenti: 1326 yılında Orhan Gazi tarafından fethedilen Bursa, İstanbul'un 1453'te alınmasına kadar yaklaşık 130 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olarak kaldı. Bu dönemde şehir, önemli mimari eserlerle donatıldı. Ulu Cami, Yeşil Cami ve Muradiye Külliyesi gibi yapılar bu dönemin eserleridir. Ayrıca, ilk altı Osmanlı padişahının türbeleri de Bursa'dadır, bu da şehrin Osmanlı tarihi açısından önemini gösterir.

Dünya'nın İlk Organize Alışveriş Merkezlerinden Biri: 5.yüzyılda, II. Bayezid döneminde inşa edilen Koza Han, dünyanın ilk organize alışveriş merkezlerinden biri olarak kabul edilir. İpek ticaretinin merkezi olan bu han, iki katlı, 95 odalı bir yapıdır. Ortasındaki avluda bulunan köşk mescit, yapının en dikkat çekici özelliklerindendir. Koza Han, günümüzde hala aktif olarak kullanılmakta ve ziyaretçilerine Osmanlı dönemi ticaret atmosferini yaşatmaktadır.

Yeşil Türbe'nin Sırrı: Çelebi Mehmet'in türbesi olan Yeşil Türbe, adını dış cephesindeki yeşil çinilerden alır. Ancak az bilinen bir gerçek, türbenin iç kısmının tamamen farklı renk ve desenlerde çinilerle kaplı olmasıdır. İç mekanda mavi, beyaz ve sarı renkli çiniler hakimdir. Bu çiniler, dönemin en üstün İznik çini örneklerindendir. Ayrıca, türbenin içinde bulunan ve Çelebi Mehmet'in sandukasını örten örtü, Topkapı Sarayı'ndaki en değerli parçalardan biri olarak kabul edilir.