Photo Gallery

Geçmişten Bugüne Kısaca Bursa’nın Tarihi

Bursa… Şimdi birçoğumuz için yeşilin, ipeğin, termalin ve Osmanlı’nın başkenti. Ama bu şehir, köklerini binlerce yıl öncesine dayayan, toprağında nice uygarlıkların izini taşıyan bir hazine. Gelin, Bursa’nın tarihine bir göz atalım; efsanelerden, krallardan, savaşlardan, kurtuluşlardan nasıl bugünkü haline geldiğini birlikte keşfedelim.

Abone Ol

Bursa’nın İlk İzleri: Bursa’da yaşayan insanların izleri neredeyse 8500 yıl öncesine dayanıyor. Bugün, Hisar’da yapılan kazılardan çıkan buluntular MÖ 2500-2700 yıllarını gösteriyor. Ama asıl bomba, Akçalar’daki Aktopraklık kazılarında patladı! Meğer Bursa, sandığımızdan çok daha eskiymiş. 8500 yıl önce bile bu topraklarda insanlar yaşıyormuş. Evet, yanlış duymadınız, bu şehir tarih öncesinden beri hayata ev sahipliği yapıyor. Şimdi belki modern binalarla dolu, ama o eski zamanlarda bu topraklarda kim bilir neler yaşandı!

Bursa’nın İlk Şehirleşmesi ve Bitinyalılar  Zaman içinde bölgeye çeşitli medeniyetler gelmiş, gitmiş. Tarihin babası Herodot’un anlattığına göre, MÖ 4. yüzyılda Bitinya Devleti kurulana kadar Bursa bölgesi çeşitli kolonilerin egemenliği altındaymış. Bitinyalılar geldiğinde ise Bursa adeta yeniden doğmuş. Kral Prusias’ın elinde gelişen bu bölge, Prusa adını alarak şehir statüsüne yükselmiş. Bursa’nın ilk surları, işte o dönemde yükselmeye başlamış. Ama şehri bugünkü haline getiren asıl kişi, tarihin en ünlü komutanlarından biri: Hannibal. Efsanevi Kartaca kralı Hannibal, Roma’dan kaçıp Bitinya Kralı Prusias’a sığınmış ve ona büyük hizmetlerde bulunmuş. Hannibal, Prusias’ın onuruna Bursa’nın ilk şehir planını yapmış ve şehri surlarla çevirmiş.

Roma ve Bizans Dönemi: MÖ 74 yılında Bursa, Roma İmparatorluğu’na katıldı ve uzun yıllar Roma’nın bir parçası olarak kaldı. Roma döneminde Bursa, ipek üretimiyle tanınmaya başladı. İpek, o dönemde büyük bir zenginlik kaynağıydı ve Bursa bu konuda önemli bir merkez haline geldi. Aynı zamanda Bursa, sıcak su kaynaklarıyla ünlü bir kaplıca kenti olarak da dikkat çekti. Çekirge’deki kaplıcalar, Bizans İmparatoru Justinianus döneminde yaptırıldı ve o günden bugüne şifa arayanlar için uğrak bir yer haline geldi. Yani Bursa, şifalı suları ve ipeğiyle Bizans’ın gözde şehirlerinden biriydi.

Türklerin Bursa ile Tanışması ve Osmanlı’nın Doğuşu  Gelelim Türklerin Bursa ile tanışmasına... Türkler, ilk kez 1080’lerde bu topraklara adım attı. Ama o dönemde Bursa hâlâ Bizans’ın elindeydi. 14. yüzyıla kadar Bizans’ın kontrolünde kalan Bursa, 1326 yılında Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi tarafından teslim alındı. Bursa, Osmanlı’nın başkenti oldu ve işte o zaman asıl şehri tanımaya başladık. Osman Gazi, Bursa’yı fethedemeden hayata gözlerini yumdu, ama vasiyet etti: “Beni Bursa’ya gömün.” Bugün Tophane’deki Osman Gazi Türbesi’nde yatan bu büyük komutan, şehrin Osmanlı kimliğinin en önemli simgelerinden biri olarak anılıyor.

Osmanlı’nın İlk Başkenti: Bursa, Osmanlı’nın ilk başkenti olarak büyük bir gelişim gösterdi. Camiler, medreseler, kervansaraylar… Şehir bir anda mimari yapılarla doldu, İpek Yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Osmanlı padişahları Bursa’ya büyük değer verdi, şehir doğudan batıya doğru genişledi. Edirne’nin 1365’te başkent olmasıyla Bursa başkentlikten düşse de, Anadolu’nun kalbi olmayı sürdürdü. Her köşesi ipek, her sokağı tarih kokan bu şehir, Osmanlı’nın gözbebeği olmaya devam etti.

Yunan İşgali ve Kurtuluş  1910’lara geldiğimizde, Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemine şahit olan Bursa, Birinci Dünya Savaşı sonrası büyük bir felaketle karşı karşıya kaldı. 8 Temmuz 1920’de Yunan ordusu, Bursa’yı işgal etti. O dönem, tüm ülke için zordu ama Bursa’nın işgali herkesi derinden yaraladı. Mecliste, Bursa’nın işgali haberi geldiğinde kürsüye siyah bir örtü örtüldü. Bu örtü, Bursa kurtarılana kadar orada kalacaktı. Şehir tam 2 yıl, 2 ay ve 2 gün boyunca işgal altında kaldı. Ancak 11 Eylül 1922’de Türk ordusu şehre girdi ve Bursa özgürlüğüne kavuştu. O gün, Bursa için yeni bir sayfa açıldı.

Cumhuriyetle Yeniden Doğuş: Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Bursa’da büyük bir kalkınma başladı. Yanan, yıkılan şehir yeniden ayağa kaldırıldı. İpek fabrikaları yeniden kuruldu, şehirde büyük bir imar hareketi başladı. Cumhuriyetin devrimlerine sahip çıkan Bursa, çok kısa sürede Türkiye’nin dördüncü büyük kenti haline geldi. Balkanlardan gelen göçmenlerle birlikte şehre yeni bir kültürel zenginlik geldi, ancak bu farklılıklar zamanla Bursa’nın dokusuna uyum sağladı ve şehir büyümeye devam etti.

Bursa’nın Bugünkü Yüzü: Bugün Bursa, tarihiyle ve modern yapılarıyla adeta yaşayan bir müze. Her köşesi geçmişten izler taşıyan bu şehir, hala Osmanlı’nın ve daha da öncesinde Bitinya ve Roma’nın mirasını saklıyor. İpek yolu üzerindeki konumu, doğal zenginlikleri ve tarihi eserleriyle Bursa, hem Türkiye’nin hem de dünyanın en özel şehirlerinden biri. Yüzyıllar boyunca pek çok medeniyetin izlerini taşıyan bu topraklar, hem geçmişin hem de geleceğin buluşma noktası. Şimdi bir Bursa turu yaparken adımlarınızı attığınız her sokakta tarihin bir parçasına dokunduğunuzu hatırlayın.

Peki sizin Bursa’da en çok sevdiğiniz ye neresi? Yorumlarda buluşalım!