Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan birkaç ay önce yerel seçimleri kastederek ilginç bir şey söyledi: "Belediyelerde 94 ruhuna dönmemiz gerekir."

Bu söylem aslında bir itirafı da içeriyor; "Ruhumuzu kaybettik."

17 yıldır iktidarda olan ve Türkiye'nin belediyelerinin önemli bir bölümünü yöneten bir partinin başkanı olarak bu itiraf önemli.Ve o ruha dönme çabası da.

Erdoğan ruh diyor ben zihniyet...

Evet iktidar gücüne rağmen Ak Partili belediyeler, tüm Türkiye'de yeterince başarılı değil. Öyle ki en büyük 3 belediye başkanını görevden aldı Erdoğan. Yolsuzlukla suçlanmadıklarına göre başarısız oldukları için görevden alındılar.

Peki 94 ruhu nedir?

94 ruhu; iktidardan destek görmemelerine hatta engellenmelerine rağmen İstanbul'da, Ankara'da, Konya'da ve daha birçok yerde belediyecilikte tarih yazmaktır. Nitekim o yazılan tarih; Tayyip Erdoğan diye bir siyaset fenomenini doğurdu.

Son 15 yıldır belediyecilikte fenomen olmuş, tüm Türkiye'nin adını bildiği başka bir belediye başkanı sayabilir misiniz? Ruh yoksa tarih yazmak ta yok.

Peki o ruh-zihniyet niye başarılı oluyordu?

Çünkü o zihniyetteki belediye başkanları Allah rızası için çalışıyorlardı. Ve iş yaparken, para harcarken Allahtan korkuyorlardı.

Yüz binlerce insanın hakkını, hukukunu ve emanetini taşıyorlardı sırtlarında. Halka hizmet hakka hizmetti onlar için.

Çünkü o ruh kazandığı belediye binasının girişine; "Rüşvet alan da veren de melundur"hadisi şerifini asıyordu.

Çünkü o ruhta sadece başkan yoktu. Meclis üyeleriyle, parti yönetim kurullarıyla, gençlik ve hanım teşkilatlarıyla mahalle başkanlarıyla komple o kent için çalışıyorlardı.

O ruha sahip belediye başkanı her ay yönetim kurulunda partililerin çatır çatır eleştirililerine göğüs geriyordu. Çünkü o ruha sahip ilçe başkanı ve belediye başkanı, bir hizmet için yumruk yumruğa gelebiliyordu.

Başarılıydılar çünkü o ruha sahip Milli Görüşçüler, partisi kazandığı gün eline süpürgeyi alıp sokakları, rögarları temizliyordu.

Başarılıydılar çünkü o partiye mensup meclis üyesi: "Şu mahallemize asfalt sözü vermezsen senin iftar yemeğini yemeyiz" diyen ve ancak o sözü aldıktan sonra başkanın verdiği yemeği yiyen bir ruhtu.

Başarılıydılar çünkü her bir meclis üyesi başkanmış gibi çalışır, o kent için kafa yorar proje geliştirirdi. O zamanlar meclis üyeliği sadece ayda bir toplanıp neye oy verdiğini bilmeden, parmak kaldırıp indirmek değildi.

Başarılıydılar çünkü istişare vardı. Ben yaptım oldu ile işler yürümüyordu. Başarılı idiler çünkü bir davaları, bir sevdaları vardı.

Başarılı idiler çünkü; o ruha sahip adaylar kazanınca emanetin ağırlığından strese girer, kazanamadığında 2 rekat şükür namazı kılarlardı. Bu liste daha uzayabilir.

Sorun kişiler de değil zihniyette... Zihniyet değişmedikçe kim kazanırsa kazansın, değişen bir şey olmaz. Ama bu zihniyetle kim kazanırsa kazansın çok şey değişir.

Ve tarih yeniden yazılır.

Erdoğan'la başladık O'nunla bitirelim. Evet belediyeler de 94 ruhuna ihtiyaç var. Daha güzel bir İnegöl, daha güzel bir Türkiye için.

Yoksa aynı tas aynı hamam...