İstanbul Haliç’ten yola çıkan 10 tonluk tekne, tam 70 yıl önceki gibi Bursa’nın 2600 yıllık geçmişi bulunan Uluabat Gölü kenarındaki Gölyazı’ya kullanılmayan kanallardan yüzerek getirildi.
Tarihi ve doğası ile ünlü, gezginlerin Türkiye’nin Venedik’i olarak nitelendirdiği Gölyazı’da 70 yıl sonra bir ilk yaşandı.
İstanbul Haliç’ten hareket eden 10 tonluk Sultan kayığı 3 gece 2 gün süren yolculuğun ardından Uluabat Gölü’nde Gölyazı’ya ulaştı. Daha önce kullanılan, zamanla kapanan kanallar tekrar açılarak, uzun bir serüven sonunda yolculuk tamamlandı.
Geçmişte ticaret amaçlı kullanılan su kanalları zamanla kapandığı için uzun yıllardır bir tekne geçişi yaşanmadı. 15 metre uzunluğu, 4 metre genişliğindeki tekne, 30 kişi kapasitesiyle Gölyazı’da turlar düzenleyecek. Avrupa’nın en güzel yerleri arasında gösterilen Gölyazı’nın bu etkinlikle daha çok tanıtılması, turizme hizmet etmesi hedeflendi.
Sultan kayıklarının üreticisi Harun Şahin, kapanan kanalların kepçe ve vinç yardımları ile açıldığını ifade ederek, “Gölyazı Turizm Geliştirme ve Kalkındırma Kooperatifi üyeleri, muhtarımız İbrahim Şahin ve vatandaşlarla iş birliğiyle yaptık. En son 70 yıl önce buraya Marmara Denizi’nden tekne yüzerek gelmiş. Buradan yükünü almış, gitmiş. ’Bu tarihi tekrar yaşatalım. Bu hattı, bu kanalı tekrar açalım’ istedik.
Biz de çarşamba gecesi yola çıktık. İstanbul Boğazı’nı geçtik. Adalar’ın yanından İmralı Adası’nın alt kısmından Uluabat Deresi’nin denizle birleştiği yere giriş yaptık. Orada bir kılavuz kaptan yanımıza geldi, derin ve sığ yerleri göstermek için. Kılavuz kaptanla beraber yola çıktık. Derenin içerisine girdikten sonra adeta bir cennet. Kuş sesleri, ördek sesleri, sazlıklar, orman harikaydı. Avrupa’da, İngiltere’de kanal turları yapıyorlar ya inanın onlardan daha doğal ve daha eşsiz bir manzarayla karşılaştık” diye konuştu.
“İstanbul’dan çıkan bir tekne Uluabat Gölü’ne bu güzergahtan gelebilir”
Şahin, deredeki yolculukta zorluklar yaşadıklarını anlatarak, "Köprüler yapılmış. Köprülerin alt kısımlarındaki harfiyatı almak yerine, derenin içine doldurmuşlar. Oralarda teknemiz taşlara çıktı, askıda kaldı. Yer yer o bölgenin muhtarları, belediye başkanları devreye girdi. Bazı yerlerde vinçten yardım aldık. Bazı yerlerde traktörlerden yardım aldık.
Bazı yerlerde yerel halktan yardım aldık. Aslında herkes bu hattın açılmasını istiyormuş. Bunu fark ettik. Yani 70 yıl önceki nostaljinin, 70 yıl önceki bu potansiyelin tekrar gün yüzüne çıkmasını istiyormuş” ifadelerini kullandı.
“Yaklaşık 3 gün sonra Gölyazı’ya ulaşabildik” diyerek sözlerini sürdüren Şahin, “Yani İstanbul’dan çıkan bir yat, denizden gelip, dereye girip longozları, nilüfer çiçeklerini, ördekleri, doğa sesini, kuş sesini duyarak Gölyazı’ya, teknesini demirleyip, buradan Uludağ’a gidip kayağını yapabilir.
Burada doğal balığını yiyebilir. Müthiş bir turizm potansiyeli. Biz bunu niye yaptık? Gölyazı’nın ve Bursa’nın turizm potansiyelinin gelişmesi için yaptık. Eskişehir’deki gibi bir tane bent yapılsa, gemi asansörü, tekne asansörü yapılsa, burada 12 ay müthiş bir yat potansiyeli olur, gezi potansiyeli olur. Müthiş bir destinasyon olur” dedi.