10 Fakiri doyurması gerekenlerden biri de siz olabilirsiniz
Kuran-ı Kerim'de Allah (c.c.) yemin etmekle ilgili şöyle buyurmaktadır:
“Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun onlara riayet edin. Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!” (Maide 89)
HER ŞEYE YEMİN ETMEYİN
Ayet-i kerimede 3 ve 10 sayıları geçiyor. Biz 10 sayısı başlığı altında ayet-i kerime’yi inceleyeceğiz.
Bazılarında alışkanlık olmuş, her şeye yemin ediyorlar. Birçok cümleyi “vallahi, billahi” diye kuruyorlar. Bu doğru değil. Zorunluluk olmadıkça yemin etmemeli.
Hz. Aişe’den(r.a) rivayete göre bu âyet-i kerime, bir kimsenin; “Evet vallahi, hayır vallahi” diye yemin kastı olmaksızın yemin etmesi hakkında nazil olmuştur.
Yine Hz. Aişe (r.a) annemizden gelen bir rivayete göre babası Hz. Ebu Bekr’ (r.a) bu âyetin inmesine kadar hiç bir yemininden dönmemiştir. Bu âyet-i kerimenin nüzulü ile “Eğer yemin eder de yeminimden başkasını daha hayırlı görürsem Allah’ın verdiği bu ruhsatı kabul eder ve o daha hayırlı olanı işlerim.” Buyurmuştur.
Aslında yemin etme niyeti taşımayıp, alışkanlıkla, kızgınlıkla, gafletle, lafın gelişi, yemin içerikli cümleler kullananları, Allah (c.c.) keffaretle sorumlu tutmayacağını şu ayet-i kerimede açıklamıştır.
“Allah adına yaptığınız yeminleri, iyilik yapmanıza, kötülükten uzak durmanıza ve insanların arasını düzeltmenize, engel göstermeyin. Şüphesiz Allah, her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.”
“Allah, ettiğiniz yeminlerde yanılmanızdan dolayı sizi sorumlu tutmaz. Fakat kalbinizden, bile bile yaptığınız yeminlerden sizi sorumlu tutar. Allah çok bağışlayandır, kullarına karşı çok hoşgörülüdür.” (Bakara Suresi 224-225)
YALAN YERE YEMİNİN VEBALİ BÜYÜK
Sakın yalan yere yemin etmeyelim. Bu en büyük günahlardan biridir. Allah adını kullanıp, Allah’ı şahit tutup nasıl yalan söyleyebiliriz? Hele de ticaret işlerinde, alışverişlerde, sırf satış yapayım diye nasıl yalan yere yemin ederiz? Gerçekten iman eden, bile bile bunu yapabilir mi?
Resulullah Efendimiz (s.a.v) uyarıyor: “Bir Müslümanın malıyla ilgili haksız yere yalan yemin eden kişi, Allah’a kavuştuğunda O’nun gazabıyla karşılaşır.”
Resulullah Efendimiz (s.a.v) yalan olmasa da alışverişte yemini hoş karşılamamıştır: “Yemin malın revaç bulmasını sağlar, ancak bereketi yok eder.”
Yalan yere yeminde keffaret kişiyi kurtarmaya yetmez. Bu durumda tevbe gereklidir. Yalan yeminle birine zarar verilmişse zararının karşılanması gerekir. Yalan yeminle kul hakkına girilmişse helallik alınması gerekir.
YEMİNİN SORUMLULUĞU AĞIRDIR
“Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin ve Allah’ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir.” (Nahl suresi 91)
Bilerek, niyet ederek, planlayarak, gerçekten yemin etmenin büyük bir sorumluluğu vardır. Kesin yeminlerde kul Allah’a karşı sorumludur. Madem yemin ettin, yeminini tutacaksın. Çünkü yemin Allah adına söz vermektir. Yemin, verilen söze Allah’ı şahit tutmaktır.
Peki, yemin ettik, sonra da yeminimizi bozduk. Ne yapacağız? Bozulan yeminin bir cezası var. Yeminini bozan bedel ödemelidir. Buna yemin keffareti deniyor.
Bozulan yeminin 3 aşamalı keffareti var;
1-On fakir doyurulacak veya giydirilecek
2-Bir insan özgürlüğüne kavuşturulacak
3-Üç gün oruç tutulacak.
Ebu Hayyân der ki: “Âlimler, yeminini bozan kimsenin; yedirme, giydirme ve köleyi hürriyetine kavuşturmaktan herhangi birini yapma hususunda serbest olduğunda görüş birliğine varmışlardır.”
10 fakir doyurulacak ya da giydirilecek. İmam-ı Âzam Ebu Hanife’ye göre bunun ölçüsü her fakir için bir fitredir.
Demek ki burada her bir fakirin hakkı en az bir fitre oluyor. Peki, bu 3 gün orucu, peş peşe mi tutulacak? Hanefî ve Hanbelîler, bu üç gün orucunun aralıksız olmasını şart koşmuşlardır.
Diğer mezheplere göre; ayrı ayrı günlerde tutularak 3 gün orucu tamamlanabilir.
YEMİN İFADELERİ NELERDİR?
Resulullah Efendimiz (s.a.v) yemin hakkında şöyle buyurmuşlardır: “Kim yemin ederse, ya Allah adı ile yemin etsin, ya da sussun”
Yemin; “Vallahi, Billâhi, Tallahi”; “Rahmân’a yemin olsun ki”; “Canım elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki”; “Allah’ın kudreti üzerine yemin ederim ki” gibi Allah’ın isim veya sıfatlarının geçtiği ifadelerle yapılır.
İslam hukukuna göre; “Yemin ederim, şehâdet ederim, üzerime andolsun” gibi sözler de yemin sayılır.
YEMİN EDEN 3 ADAMIN HİKAYESİ
Enes ibn Mâlik (r.a) rivayet ediyor: Resulullah Efendimiz’in (s.a.v) evine üç kişi geldiler ve ev halkından, Resulullah Efendimiz’in (s.a.v) evdeki ibadetini sordular.
Cevap alınca da dediler ki: “Resulullah Efendimiz’in (s.a.v) yanında biz neyiz ki? Onun, geçmiş ye gelecek günahları bağışlanmıştır.” dediler.
Bunlardan birisi: “Ben, yaşadığım müddetçe bütün gece namaz kılacağım.”dedi.
Diğeri: “Ömrüm boyunca oruç tutacağım, asla iftar etmiyeceğim.” dedi.
Üçüncüleri de: “Kadınlardan uzak kalacağım ve hiçbir zaman evlenmeyeceğim.” dedi.
Sonra Resulullah Efendimiz (s.a.v) durumdan haberdar oldu ve onlara şu uyarıda bulundu: “Bu yeminleri edenler sizler misiniz? Ben bununla emrolunmadım; nefislerinizin sizin üzerinde hakkı vardır. Dikkat ediniz! Allah’a yemin ederim ki Allah’tan en çok sakınanınız ve en müttakî olanınız benim. Böyle iken bazen oruç tutuyor, bazen da tutmuyorum; geceleri namaz kılıyorum ve uyuyorum ve kadınlarla evleniyorum. Eğer bir kimse benim sünnetimden yüz çevirirse o kimse benden değildir.”
Sonra Resulullah Efendimiz (s.a.v) Mescid-i Nebevi’ye çıkıp insanlara hitaben şöyle buyurdular:
“Bir kısım insanlar neden kadınları, yemeği, hoş kokuyu, uykuyu ve dünya lezzetlerini kendilerine haram kılıyorlar? Ben, hiçbir şekilde size rahipler ve papazlar gibi olmanızı emretmiyorum. Benim dinimde etin ve kadınların terkedilmesi yoktur, manastırlara kapananlar gibi kapanmak yoktur. Ümmetimin seyahati oruçtur. Ruhbanlığı da Allah yolunda cihad etmektir. Siz, Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, haccedin, umre yapın, namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Ramazan orucunu tutun. Sizden öncekiler dinlerini kendilerine zorlaştırdıkları için helak oldular. Onlar dinlerini kendilerine zorlaştırdılar, Allah da onlara zorlaştırdı.
Bu uyarılar üzerine o yemin edenler: “Ey Allah’ın elçisi, böyle böyle yapacağımıza dair yemin etmiştik. Şimdi bu yeminlerimiz ne olacak?” dediler.
Bunun üzerine Maide suresi 89. âyet-i kerime nazil olmuştur.”
Bu hükümden sonra yemin edenlere, yemin edilen şeyden daha hayırlı bir durumun ortaya çıkması halinde yeminini bozma ve keffaret ödeme imkanı sunulmuştur.Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyururlar ki: “Kim birşeye yemin eder sonra ondan başka daha hayırlısını görürse yemininin keffaretini versin, sonra o daha hayırlı olanı yapsın”
RESULULLAH’IN (S.A.V) EMRETTİĞİ 7 ŞEY
Berab. Azib (r.a) demiştir ki: “Hz. Peygamber (s.a.v.) bize yedi şeyi emretti:
1-Hasta ziyaretini,
2-Cenaze namazını kılmayı,
3-Aksırana Allah’tan rahmet dilemeyi,
4- Yemin edenin yeminini yerine getirmesini,
5-Mazluma yardım etmeyi,
6-Davet edenin davetine icabet etmeyi
7-Selamın yayılmasını.
ALLAH’A SÖZÜMÜZ VAR
Hülasa; gereksiz yere yemin etmeyelim. Allah (c.c.) adına yaptığımız yeminlere de sadık kalalım. Sadık kalamadığımız yeminler varsa mutlaka bedelini yerine getirelim. Aslında en büyük yemin ve söz, Allah’a kulluk borcumuzdur. Rabbim kulluk sözünden dönenleri şu ayet-i kerimede uyarmıştır:
“Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir şey karşılığında değiştirenler var ya işte onların âhirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları arındırmayacaktır. Onlar için elem verici bir azap vardır” (Âl-i İmrân suresi 77)
Rabbim, “kul olma” sözüne sadık kalan kullarından eylesin. Amin!
Rabbim, yaptığımız boş yeminler var. Tutamadığımız yeminlerler var. Sen bizleri affeyle. Âmin!
Sayıların Tefsiri, Ayhan Talha Bayraktar, Ravza Yayınları