İMAMI HATİPLER HAFTASI-1

Abone Ol

İmam Hatipler Haftası münasebetiyle Abdurrahman Öztarhan İmam Hatip Ortaokuluna gittim bir muhabbet meclisi oluşturalım diye. “Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” derler ya, çikolata ikramı ile ağzılar tatlanırken, damlatılan gül suyu, ellerde hoş kokuları taşıdı salona.

Ne konuşayım, diye zihnen hazırlanmak istemiştim. 10 dakikalık İmam Hatipler tarihini anlatan videodaki bilgileri, ortaokul öğrencilerini anlatmam doğru olmazdı. Özellikle o günkü siyasi zihniyet ile İmam Hatip bağlantısı üzerinden bilgi vermem uygun değildi.

Lakin Osmanlı'nın son yıllarında kurulduğunu ve cumhuriyetten sonra kapatıldığını, bir müddet sonra tekrar açıldığını, bir süre sonra sayılarının azaltıldığını söylemeliydim hakikatin hakkı için.

Bizlerin dahi şahit olduğu başörtüsü yasağını, kesintisiz eğitim tartışmaları sebebiyle ortaokul kısmının kapatıldığını ve liselerde, üniversite  sınavında katsayısı engelini anlatmamın bir anlamı da yoktu.

Müdür bey ile yaptığımız hoş sohbette, onların bir üst İmam Hatip lisesine geçmesini salık vermeliydim ısrarla.

Her şeye rağmen başka okullara gidecekler olabilirdi. Ama Fen Lisesi’ndeki öğrencilerin de güzel namaz kılabildiklerini de söylemesem, bu sefer onlara haksızlık olurdu.

İmam Hatip kutsal bir okul değildi, ama “Allah” derken “Peygamber Efendimiz(sav)’in ismini anarken başıma bir şey gelir diye endişe etmeden rahatlıkla  teşvik edici bir ortamdır İmam Hatip Lisesi.

Hani bazen duyarsınız bu okul bitince nereye gideceksin soruları yağmur olur yağar üstünüze.  Dört yıl İmam Hatipte okumuş biri olarak size İmam Hatip Lisesi zor, orada Kur'an-ı Kerim var, Arapça var derler. Siz de biliyorsunuz ya, hayatta kolay ne  var ki... Fizik, matematik, kimya ya da tarih, coğrafya kolay dersler mi?

Bazen birileri de ölü mü yıkayacaksın diye küçük  görürler. Aslında şöyle bir gerçek var: “Görmek istenmeyenden daha kör; duymak istemeyenden daha sağır kimse yoktur.” sözünden ilham alarak tembel olana her ders zordur; çalışkan için zor bir ders yoktur, değil mi?

Acaba bu körpe zihinler, böyle bir cümle ile ikna olurlar mı? Onu bilemem ama İmam Hatiplerde en çok hoşuma giden taraf;  Allah (CC) ve Peygamber Efendimiz (sav) isimlerini ve sözlerini daha çok duyuyorsun.:

Gençler sıkılmaya başlamış arka sıralarda biraz hareketlenme oldu. Şimdi etkileyici cümle kurma zamanıydı.

“Allah'ı seviyor musunuz?” diye sorduğumda elimi kaldırmıştım, sevenler elini kaldırsın dercesine. “Peki, şimdi müdür gelse ve bir şey dese, onun sözünü mü dinlersiniz Allah'ın sözünü mü dinlersiniz?” diye kestirmeden dikkat çekici bir cümle söyledim. Arkasından “Öğretmeninizin sözünü mü dinlersiniz yoksa Allah'ın sözünü mü dinlersiniz?”

Tabii ki taze zihinlerde cevaplar kendince hazırdı. Can sıkılmaları cevap verirken gitmiş oldu.

Lakin dikkat toplasın diye sorduğum soruları toparlamam gerekiyordu. “Rabb’imiz olan Allah'ın biz kullarına ilk emri nedir?” “Oku!” diye cevap geldi dinleyen öğrencilerden.  Peki, öğretmenimiz bize ne diyor; “oku bakalım kızım/oğlum?) Ne kadar benziyor değil mi?

AHMET TAŞTAN