"Gülünecek şeylere gülüyoruz. Niçin gülüyoruz diye soru mu olur?" diyebilirsiniz. Ancak gülmek o kadar da basit bir eylem değil.
İlk insanlar Adem babamız ile Havva annemizden bugüne gülen de biziz ağlayan da... Acaba ağlamak ve gülmek yaratılıştan sadece biz insanlara yüklenen bir özellik mi?
Gülmenin Bilinmeyen Yüzü
Gülmek: İlk Çığlıkla Başlayan Hikaye
Bebekler doğar doğmaz ağlarlar ama ancak dört hafta sonra gülümsemeye başlarlar. Anne baba gülümsedikçe, bebek de gülümsemeye başlar. Anne baba mutlu oldukça bebeğin gülmeleri artar.
Bilim adamlarının tespitine göre; Bebeklerin doğar doğmaz ağlaması ama gülümsemenin bir süre sonra gelişmesi, gülmek ve gülümsemenin doğuştan gelen değil, öğrenilen davranışlar olduğunu gösteriyor. Ancak ağlamak gibi gülmenin de yaratılıştan geldiğini söylesek yanılmış olmayız.
Araştırmacılar, gülmeyi, sosyal bağları güçlendiren ve çevreye uyumu kolaylaştıran temel bir insan davranışı olarak tanımlıyor.
Endorfin ve Gülmek: Mutluluk Kimyası
Gülerken kalp atışı hızlanır, derin nefes alınır, beyin tarafından 'endorfın' denilen kimyasallar salgılanır. Endorfin ise vücudumuzda gerginliği, ağrıyı azaltır.
Gülerken vücudumuzun endorfin salgılaması, bu eylemin sadece bir "iyi hissetme" durumu olmadığını, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik rahatlama sağladığını gösteriyor. Endorfin, vücutta doğal bir ağrı kesici görevi görür ve stresi azaltır.
Gülmek de üzüntü veya öfke gibi bir boşalma yoludur, ancak bunun niçin böyle olduğu tam olarak bilinmiyor.
Gülmenin Sosyal Boyutu
Gülmek, her zaman mutluluk ifadesi olmayabilir. Sosyal hiyerarşideki güç dengeleri, gülmeyi bir itaat veya uyum göstergesi olarak şekillendirebilir. Ayrıca, gülmek, grup içindeki bağları güçlendirerek sosyal uyumu artırabilir. Kalabalıkta ortamda daha çok güleriz. Sevdiklerimizin yanında daha çok güleriz.
Güç ve iktidar da, karşısında daima tebessüm eden yüzler görür. Bu gülen yüzlere aldanmamak lazım. Bu gülen yüzlerin içi kan ağlıyor olabilir. Demek ki bazı mutsuz insanlar gülerken iyi rol yapıyor olabilir.
Çok yüksek sesle gülmek, gelebilecek tehlikelere karşı sinirsel bir reaksiyon da olabiliyor. İki insan arasındaki bir mücadelede veya bir oyunda güçlü olan, zayıfı yenerken de gülebilir. Yani gülmek, gücün, üstünlüğün, küçük görmenin ve saldırganlığın bir göstergesi de olabilir.
Gülerken insanın yüz ifadesinden onun mutlu olduğunu düşünürüz. Ancak gülen o yüz ifadesi ile arkasında yatan gerçek duygular arasındaki ilişkiyi herkes anlayamaz. Psikologlar bile bu bağlantıyı çözmekte aciz kalıyorlar.
Mutluluktan gülmesi gerekenlerin niçin gözyaşları içinde ağladıkları, üzülen ve korkan insanların ağlamaları beklenirken, gözyaşları içinde kahkahalara boğulma nedenleri hala sırdır.
Gülmek ve Sağlık
Yapılan araştırmalar, yetişkinlerin ve çocukların gün içinde ne kadar güldüğünü ve bu gülmelerin sağlığımız üzerindeki etkilerini inceliyor.
Gülerken harcanan enerji, stresin azalması ve sosyal bağların güçlenmesi, gülmeyi sadece bir duygu ifadesi olmanın ötesine taşıyor.
Gülen Hayvanlar var mı?
Peki hayvanlar güler mi? İnsanın gülmesi ve kahkaha atması gibi olmasa da bilim insanları bazı hayvanların gülme benzeri tepkiler verdiğini söylüyorlar. İşte o hayvanlar:
Bazı kedi, köpek türleri, sıçanlar, primatlar, firavun faresi, yunus, orca balinası ve fil..
"Gülmek, insan için sosyal bir aktivite olmanın ötesinde, vücudumuzun ve zihnimizin sağlığı için de önemlidir. Gülerken salgılanan endorfin, 'mutluluk hormonu' olarak da bilinir ve bizleri hem fiziksel hem de psikolojik olarak rahatlatır."
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, insanlar yarım asır önce günde ortalama 18 dakika gülerken, bu süre günümüzde 6 dakikaya düşmüş bulunmaktadır. Teknoloji geliştikçe, şehirleşme artttıkça suratamız asılıyor. İmkanlarımızı çoğalttık ama gülmeyi azalttık.
Yetişkinlerin günde ortalama 60, çocukların ise 500 kez güldüğü tespit edilmiş. Yine bir gülüşün ortalama 6 saniye sürdüğü saptanmış.
Allah iki cihanda yüzümüzü güldürsün, başka ne diyelim? :)
Hazırlayan: Ayhan Talha Bayraktar