Bütün peygamberler hangi topluma gönderildiyse muhataplarına ilahî mesajı anlatabilmek için o toplumun diliyle konuşmuşlardır.
Bu konuyla ilgili olarak Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “İstisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın; bundan sonra Allah dilediğini sapkınlık içerisinde bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. O, güçlüdür, hikmet sahibidir.” (İbrâhîm, 14/4).
Hz. Muhammed’in (s.a.s.) ilk muhatapları da Arap oldukları için Kur’an-ı Kerim Arapça olarak indirilmiştir. Eğer Hz. Muhammed (s.a.s.) başka bir milletten olsaydı, Kur’an-ı Kerim o dilde indirilebilirdi.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, hangi dilde indirilmiş olursa olsun ilâhî mesajın evrenselliğidir.
Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’i tüm insanlığa bir hidayet rehberi olarak indirdiğini ifade etmektedir. (Bakara, 2/185). Kur’an-ı Kerim’in Arapça indirilmiş olması, O’nun evrenselliğine engel olmadığı gibi, Arap olmayanlar tarafından anlaşılmasına da engel değildir.
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Bilmek isteyenler için ayetleri apaçık hâle getirilmiş Arapça okunan bir kitaptır.” (Fussilet, 41/3).
Allah Teâlâ, insanlığa hidayet rehberi olması için gönderdiği son Kitabı’nı Arapça olarak göndermeyi dilemiş ve istedikleri takdirde tüm insanların anlayabileceği bir şekilde indirmiştir.
Özetle ifade etmek gerekirse Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve ilk muhatapları Arap olduğu için Arapça olarak indirilmiş, tüm insanlık için evrensel mesajlar içeren bir hidayet rehberidir.