Peki, hastanızın yanında dururken nelere dikkat etmelisiniz, bu süreçte onlara nasıl destek olabilirsiniz?

Yakınınıza Nasıl Destek Olabilirsiniz? İşte Uzmanından Altın Tavsiyeler

Mükemmeliyetçilik Tuzağına Düşmeyin

Uzman Psikolog Ziyalan, yakınlarına en büyük desteğin varlıklarıyla verildiğini hatırlatarak, "Mükemmel hasta yakını diye bir şey yoktur" diyor. Hatalar yapmaktan korkmayın, çünkü bu süreçte en önemli şey yanlarında olmanız.

Hastaların Duygularına Saygı Gösterin

'Moralini yüksek tut!' cümlesi, sık sık duyulan ancak zamanla moral bozucu bir hale gelebilen bir tavsiyedir. Ziyalan, hastanın duygularını yaşamasına izin verilmesi gerektiğini, bunun doğal ve sağlıklı olduğunu belirtiyor.

Ağrı Agrımak Hasta Doktor (6)

  "'Moralini yüksek tut!'

  Hastalarımızın sıklıkla duyduğu bir tavsiyedir. Çoğu hasta kısa sürede bunu o kadar sık duyar ki artık bu tavsiyenin kendisi moral bozucu bir hal almaya başlayabilir. Bu içsel güç üzerinde çoğu kişinin oldukça az kontrolü vardır ve 'düzel' deyince düzelmez.

Düşüncelerini Özgürce İfade Edebilmelerine İzin Verin

  Duygularını yaşamasına müsaade edin.

  Yakınınızın olumsuz duygular yaşamasını istememeniz oldukça insancadır ancak onun ne hissettiğinden siz sorumlu değilsiniz. Ucunda felaket olmasa da bu sağlıkla ilgili bir kayıptır; zaman zaman üzülmesi ve kaygılanması doğaldır. Bu duyguları bastırmaya çalışmak daha çok strese yol açar.

Bazen yanlış bulabileceğiniz düşünceleri dahi ifade etmelerine izin vermek, onların kendilerini anlaşılmış hissetmelerini sağlar. Ziyalan, bu durumun kişinin yalnızlık hissini azaltacağını ve daha iyi bir destek olmanıza yardımcı olacağını vurguluyor.

Ağrı Agrımak Hasta Doktor (4)

  Düşüncelerini ifade etmesine müsaade edin.

  Bazen gerçekçi bulmadığınızdan, bazen sizde ortaya çıkardığı duygudan dolayı kimi düşüncelerin dillendirildiğini duymak nahoş olabilir. 'Bir şeyi söylersen gerçekleşir', 'nasıl düşünürsen öyle olur' benzeri inançlar sebebiyle de kimi zaman olumsuz içerikli konuşmaları dinlemekte zorlanabilirsiniz. Bırakın yakınınız aklından geçenleri dışa vursun. Kişi kendisini ifade edemediğinde anlaşılmadığını, anlaşılmadığında destek alamayacağını, destek alamadığında yalnız olduğunu hissedebilir. Ona kulak verip, onu anlamaya çalışmanız yalnız hissetme ihtimalini azaltır.

Empati ile İletişim Kurun

Ziyalan, birinin tam olarak ne hissettiğini anlamanın çoğu zaman mümkün olmadığını, ancak 'yeteri kadar' anlayışla ve duygusal yansıtma ile iletişim kurmanın daha işlevsel olduğunu belirtiyor.

  'Seni anlıyorum!'

  Birinin ne hissettiğini anlamak için onunla aynı şeyi yaşamak gerektiğine dair fikri hepiniz duymuşsunuzdur. Kanımca; benzer durumları bile yaşamış olsak o kişiyi yüzde yüz, tam olarak anlamamız mümkün değildir. Olaylar, durumlar benzeyebilir ama aynı değildir; kişiler ise biricik ve tektir. Sadece özel durumlarda değil her durumda birbirimizi ancak 'yeteri kadar' anlayabiliriz. Yanınızdakini 'anladığınız' iddiasında olmaktansa anladığınız kısımları, özellikle de duyguları, sözel olarak yansıtmak daha işlevli ve gerçekçi bir iletişim sağlar. Mesela 'seni çok iyi anlıyorum' yerine 'bu durum seni endişelendirdi' demek gibi.

Hastalık-2

Olumsuzlukları Kişiselleştirmeyin

Yakınınızın öfkesi ya da keyifsizliği genellikle sizinle ilgili değildir. Bu durumları kişiselleştirmemek, stres ve yanlış anlamaları önler.

  Çabayı görün

  'Ya hep ya hiç' tarzı bir yaklaşımdan uzak durun. Düşük motivasyona ya da zorlaştırıcı faktörlere sahipken herhangi bir şey için gayret göstermek son derece güçtür. Doktorun önerilerine ne kadar uyulursa o kadar iyidir, bu doğru ancak; optimuma ulaşılamayan her durum bir felaket değildir. Bir duruma, sırf 'daha iyisi' olabilir diye 'kötü' muamelesi yapmayın. Örneğin; az yemek yiyen birine 'hiçbir şey yemiyorsun' demek oldukça sinir bozucu ve heves kırıcı olacaktır.

Başkalarıyla Kıyaslama Yapmaktan Kaçının

Hastalık deneyimi herkes için farklıdır ve başkalarıyla kıyas yapmak çoğu zaman yarardan çok zarar verebilir. Her bireyin kendi mücadelesini kendi şartlarıyla verdiğini unutmayın.

  Onu başkalarıyla ya da kendinizle kıyaslamayın

  Benzer hastalığı ya da başka zorlukları yaşayan kişilerin baş etme becerileri birbirlerinden farklıdır. Az önce de değindiğim gibi kimse birbirinin aynısı değildir. Motive etmek için, iyi niyetle de olsa 'şu kişi de hastalandı, senin gibi yapmadı' şeklinde söylemlerden uzak durun.

  Bu bir takım çalışması, zaferiniz birbirinize karşı değil

  Yakınınızın öfkesi ya da keyifsizliğinin arttığı oluyorsa sebebi çoğunlukla siz değilsinizdir. Bazen bu keyifsizliğe şahit olduğunuzda bunun size karşı yapılan bir tavır olduğunu hissedebilirsiniz. Çoğunlukla 'size karşı' ve 'yapılan' bir şey değil, 'olunan bir hal'dir; siz buna maruz kalırsınız. Hatta öfkenin hedefi siz bile olsanız genelde 'sebebi' değilsinizdir. Biriken öfke bir çıkış yolu arar ve bu yolun sonu çoğunlukla en yakınlarımıza yönelir. Kişiselleştirme yapmamaya çalışın.

Hastane Akil Deli̇ (6)

Gereksiz Müdahalelerden Sakının

Ziyalan, detaylara dikkat etmenin her detayı düzeltmeyi gerektirmediğini, gereksiz müdahalelerin etkinin azalmasına yol açabileceğini belirtiyor.

  Gereksiz müdahale ve yönlendirmelerden kaçının

  Detayları fark etmek her detayı düzeltmenizi gerektirmez. Onu korumak, ona iyi gelmek istiyorsunuz fakat hepimizin ilişkilerimizde bir müdahale kredisi vardır; kredinizi doğru harcayın. Çok karışırsanız söylediklerinizin etkisi azalır, elzem durumlarda da dikkate alınma ihtimaliniz düşer. Bunun önüne geçmek için, sorun olarak gördüğünüz durumları, zihninizde, önemi bakımından kategorize etmeye çalışabilirsiniz (az önemli - önemli - çok önemli gibi). Bununla beraber; eş-dosttan aldığınız tavsiyelerle kafanızı karıştırmayın; doktorunuza, hemşirenize ve diyetisyeninize danışın.

  Hastalığı sebebiyle onu suçlamayın

  Hastalığın ortaya çıkmasında payı da olsa bu kendisini hasta ettiği anlamına gelmez. Bir şeye engel olamamak ile ona sebep olmak aynı şey midir? Zıt yaşam tarzı, düşünce sistemi veya kişilik özelliklerine sahip kişilerin benzer hastalıklara yakalandığını (ya da yakalanmadığını) görüyorum. 'Kendine dikkat etmedin', 'herkesi kafaya taktın', 'her şeyi içine attın' gibi sözleri, farkındalık uyandırmak ve değişim oluşturmak için dahi sarf etseniz, çoğunlukla bu hem değişime sebep olmayacak hem de kişiyi üzecektir. 

Kendinizi Tüketmeyin

“Bu bir maraton; 100 metre koşusu değil.” Ziyalan, hasta yakınlarının kendi ihtiyaçlarına da dikkat etmeleri gerektiğini ve bu durumun daha verimli bir destek olmalarını sağlayacağını ifade ediyor.

Hastane-3

  Kendinizi tüketmeyin

  Bu bir maraton; 100 metre koşusu değil. Rahatlayacağınız, kafa dağıtacağınız, enerji toplayacağınız alanlar bulabiliyorsanız değerlendirin; buna hakkınız olduğunu bilin. Önemli bir sorumluluğunuz olsa da neticede siz de bir insansınız; duygularınız ve ihtiyaçlarınız var. Kendi ihtiyaçlarınıza ulaşırsanız daha verimli olursunuz. Psikolojik sağlamlığınız yüksek dahi olsa, 'kaygınız, gerginliğiniz, üzüntünüz hastanıza vereceğiniz desteğin önüne geçiyorsa, yaşamın diğer alanlarıyla ilgili işlevleriniz bozuluyorsa (çocuklar, iş, ev, sosyal çevre vb.), duygusal yüke dayanmakta zorlanıyorsanız' psikolojik destek almak, zorlu bir süreci daha iyi idare etmenize yardımcı olabilir."

Haberin sonu: Kanser hastası yakınlarının mücadelesinde, bu 10 altın öğüt ile daha bilinçli ve güçlü bir destek olabilirsiniz. Unutmayın, bu yolculukta en önemli şey sevdiklerinizin yanında durmak ve onlara güç vermek.