Keçecizade Hayrettin Efendi adında dar gelirli bir esnaf, padişahların yaptırdığı selatin camilerini görüp imrenerek, “Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe, 9/18.) ayetindeki müjdeye nail olmak için bir cami yaptırmaya niyet eder.
İmkânları yetersiz ama niyetinde kararlıdır. Para biriktirmeye başlar. Canı bir şey istediğinde, almayıp: ‘Sanki yedim!’ der ve parasını bir kenara koyar. 20 yıl sonra biriktirdiği paralar küçük bir cami yaptıracak miktara ulaşınca Fatih semti Kırbacı sokağındaki mütevazı camiyi yaptırır ve arzusuna nail olur. Cami halk arasında ‘Sanki Yedim Camii’ olarak anılmaya başlar.
Niyetinde ihlaslı olup da azmeden kişiyi Yüce Mevla işlerinde başarıya ulaştırır. Bu sayede hiç ummadığı yerden ve hiç ummadığı bir zamanda yollar açılır ve zor işler kolaylaşır. Kişi sonuca ulaşamasa bile, niyet ve kararlılığının sevabını almış olur…