Dünü bilmeden bugünü anlayamayız,tarih bilimi bu nedenle önemlidir.1997'ye gidelim.

"Demokrasiye balans ayarı yaptık"demişti,darbenin önde gelenlerinden biri."Peki bu ayarı kimin adına yaptınız,siz kimsiniz,halkın seçtiklerini darbeyle indirme yetkisini kimden aldınız ?"diye soramamıştı kimse.Çünkü ülkedeki bir avuç darbeci 'kral'gibiydiler,hesap sorulamazdı onlara.Ordumuzun işi ülke güvenliğini sağlamak değilmiş gibi, üst düzey bazı askerler, terörle mücadeleye değil ülkeye yönetmeye zaman ayırıyorlardı.Demokrasi,Cunhuriyet,halkın özgürlükleri,medya özgürlüğü gibi şeyler cuntacıların umrunda değildi.Bugün bu kavramları ağzından düşürmeyen bazı siyasiler,gazeteciler,sözde aydınlar da o dönemde darbecileri alkışlıyorlar,onlar ne emrederse onu yapıyorlardı.Mesela o dönemin büyük gazete ve televizyonlarındaki haberleri darbeciler yaptırıyordu.Müslüm Gündüz,Fadime Şahin,Ali Kalkancı isimli kuklalar oynatılarak, tiyatrolar sahneleniyor,'irtica hortladı,laiklik elden gidiyeah' haberleri saatlerce ekranlarda döndürülüyordu.Yani darbeye ortamı medya hazırlıyordu.

Mesela,Hakimler,savcılar Genel Kurmay Başkanlığına çağrılıyor,orada 'brifing'adı altında emirler alıyorlar ve bu toplantılardan ayakta alkışlayarak ayrılıyordu.Bazı sözde STK'lar hararetle darbecileri destekliyorlar,sokaklarda boy gösteriyorlardı.

Tuzu kuru bazı zenginler,hükümete saldırıyor ve darbecilere tam destek veriyordu.

Psikolojik harekattı tüm bunlar,darbenin alt yapısı böyle hazırlanıyordu.

Ve sıra finale gelmişti.O dönemler devletin asıl yönetim yeri olan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanıyor,hükümete,uygulaması için bazı dayatmalarda bulunuyordu.7 saatten fazla süren,28 Şubat 1997'deki o toplantı sonrası,Başbakan Erbakan istifa etti.Görevi,koalisyon ortağı olan Çiller'e devredecek ve ülkedeki gerilimi azaltacaktı.Zira gözdağı vermek için,Sincan'da tanklar sokağa çıkarılmıştı. Böylece koalisyon hükümeti devam edecekti.Ancak,dönemin Cumhurbaşkanı,hükümeti kurma görevini,en çok oy alan 2.partinin başkanına, Çiller'e vermedi;3.sıradaki partinin başkanına verdi.Böylece darbe amacına ulaştı ve seçimle gelen hükümet darbeyle gitmiş oldu.Üstelik bu ülkede rejim Cumhuriyet olmasına rağmen.

Sonrasında,yeni hükümet,MGK'nın emirlerini uyguladı ve adeta %98'i Müslüman olan bu ülkede,dindarlık bir tehdit gibi algılandı: İnsanlar başörtüsü nedeniyle okullardan atıldı,dindar diye memurluklarını kaybetti,subaylar ordudan ihraç edildi,dindar bilinen şirketlere baskılar yapıldı.Hatta komiktir;"irticacı"denilerek,sokaklardaki seyyar satıcılar bile toplanıp yargılandı.Milletin inancına,kültürüne yabancı olan bir avuç batı kafalı cuntacı ve onların sivil destekçileri resmen Cumhuriyet yerine OLİGARŞİ REJİMİ kurdular.

İlginçtir;o 28 Şubat darbesi sonrası enaz 80 milyar dolarlık ekonomik kayıp yaşandı,yolsuzluklar nedeniyle ekonomi çökme noktasına geldi.Fakat o dönemin büyük medya organları(Kartel Medyası) bunları hiç gündeme getirmedi.

Yine çok ilginçtir;o dönemde tüm dini vakıflar,dernekler, yurtlar,dersaneler kapatılırken,İmam Hatip okulları ve Kur'an Kurslarının kapısına kilit vurulurken, o dönemde dini bir yapı olarak bilinen FETÖ'nün kurumlarına hiç dokunulmadı...?!