Örtülü bir bayana kendini özgür hissediyor musun? diye sorsanız vereceği yanıt: "Nasıl özgür hissetmem bana özgürlüğümü bahşeden Allah'ın sınırları ve ölçüleri içinde yaşıyorum. Başıboş değilim ki bilinmeze savrulayım bilakis ben rabbime bağlıyım. Rabbimin sonsuz cennetine doğru yollar alıyorum. Bu dünyada yolcu ve rabbimin emrine tabiyim. Sahibim Allah olduğu için çok özgür ve mutlu, huzurluyum" yanıtıdır.

Müslüman tesettürlü kadın cahil değildir. Çünkü cahil kelimesinin kökü Ebu Cehil'den gelir. Cehil olan Allah'ı tanımayan, peygamberini saymayan cahildir. Oysa peygamberini tanıyan, rabbinin yasasını bilen nasıl cahil ve gerici olabilir. Bizim öncemiz Adem babamız, Havva annemizle başlar. Bizim sonramız sonsuzluğa, ölümsüz varoluş yurdu olan cennetlere çıkar. Nasıl gerici olabiliriz?

Yobaz diye akıl etmesini bilmeyene, düşünüp, idrak etmesini başaramayana denir. Müslüman eline Kur'an-ı Kerim'i alıp sabah akşam okuyorken, günde beş vakit namazlar kılıyorken, ona aklı veren Allah'ına günde beş vakit eller açıp yalvarıyor ve namazları boyu rabbiyle konuşuyorken, Kuran'da yazan "hiç akıl etmezler mi?" "Hiç düşünmezler mi?" sözlerini ayet ayet, sure sure idrak ediyorken, Allah'ın emrettiği tesettürü tercih ediyorken Allah'a tüm varlığıyla bağlı olan bir bayan nasıl yobaz olur. Allah'ı bilmeyen, Kur'an okuyup akıl etmenin hikmetlerine ve manalarına varamayan, hoşgörüyü başaramayan, Allah'ın emirlerine yasaklar koyan ve hakka başkaldıran asıl yobazdır. Müslüman bir tesettürlü kadına hiç kimse örtüsünden dolayı müdahale edemez. Çünkü o o kıyafeti Allah emrettiği için, inancı öyle olmasını buyurduğu için giyiyor. Kimse Allah'ın emrine yasak koymaya, rabbinin emrine uyanı dışlamaya kalkışamaz.Tesettürlü bir bayan başlar tacıdır.

Allah'ın kıymetli incisidir. Resul'ün Nebiler gülüdür. Ümmetin Nur'udur. Milletin gururu ve yüz akıdır. Allah rabbimizin tesettür emrini başının üzerinde taşıyan tüm Meryem'leri, Haticeleri, Elifleri, Fatımaları, Aişeleri ve Asiye'leri korusun ve ebediyyen yolunda eylesin. Biz bize benzeriz. Anamız ve Atamız bellidir. Ecdadımız ve ceddimiz bellidir. Mümin kimliğimiz ve peygamber annelerimiz bellidir. Sahabelerimiz ve alimlerimiz bellidir. Çanakkale'de yatan on beşlik şehitlerin anaları nasıl örtülüyse biz de aynı örtünün içindeyiz. Sarıkamış'ın bağrında yatan mert oğlu mert doksan bin şehit yiğidin anası nasıl örtünmüşse biz de öyle örtünün içindeyiz. Erzurumlu Nene Hatunlar, Kastamonulu Şerif'e bacılar nasıl örtülüyse biz de aynı örtünün içindeyiz. Maraşlı Sütçü İmam'ın eşi, anası, bacısı nasıl örtülüyse, Fransız askerinin anasının peçesini kılıcıyla indirmek istemesine karşı duran Antepli şehit Mehmet Kamil'in çarşaf-ı Şerifli anası nasıl örtündüyse biz de öylece aynı örtünün içindeyiz. Çünkü biz Anadolu, biz Türkiye'yiz
Osmanlı ve Selçuklu kadınları nasıl örtündüyse başörtülü ve tesettürlü olduysa biz de onlar gibi örtünüyoruz. Fatih Sultan Mehmet anası, Yavuz Selim ve Süleyman, Osman Gazi ve Orhan Gazi, Abdülhamit anası ve tüm Osmanlı ümmeti müslimin kadınları nasıl örtülüyse biz de öyle örtülüyüz. Çünkü Osmanlıyız, çünkü Selçukluyuz.Sahabe annelerimiz, peygamber ehli beyti annelerimiz, Hz Meryem annemiz nasıl Allah'ın emrine uygun örtündü ve sakındıysa biz de öyle örtünüyoruz.Çünkü kimliğimiz Müslüman. Yolumuz Kur'an Aslımız İman. Özümüz İslam. Kimse Müslüman Türk kadınının kimliğini bozmaya, değiştirmeye, başka bir kılıfa ve kılığa sokmaya kalkışamaz ve örtülü kadınlarımız libasını Allah emrettiği için Şeref'le ve vakarla, izzetle ve onurla Elifçe bir duruşla taşırlar.

Bizim için Allah'ın sözü ve emri geçerlidir. Allah'ın sözü üzerine söz tanıyamayız
Allah'ın emri ve yasası üzerine yasa kabul edemeyiz. Bizim özgürlüğümüzün sınırlarını sınırlı aklımızla biz değil sonsuz aklın sahibi olan rabbimiz çizer
Allah'tan başka kimse ilahlık koltuğuna kurulup Allah'ın örtünün emrine muhalefet edip örtülü bayanı örtüsünden dolayı yargılamaya kalkışamaz.
Yargılanacak biri varsa o Allah emrine başkaldırmaya cüret edendir.
Bizim için sözün bittiği yer Allah sözünün ve emrinin başladığı yerdir.