Okumanın sayısız faydalarından biri de budur işte; yeni fikirler edinmek. Yeni cümlelerle yeni fikir diyarlarında uçmak. Daha önce bu sütunda tanıtmış olduğum "Hamza" isimli kitabın bir bölümünü okurken parladı bu fikir zihnimde:

"Benim kim olduğumu, bana kim söyledi?"

Bunalım geçiren bir insanın beyninde dolaşan bir soruydu bu. Anasını babasını bilen, atasını tanıyan bir insan için çok değerli değildir böyle sorular. "Yattığı toprak belli/ Tuttuğu bayrak belli" diyen şairin de ifade buyurduğu gibi vatanı ve bayrağını bilen ve sayan için bu sorunun bir anlamı yoktur.

"Benim kim olduğum?" sorusu ontolojik yani yaradılışsal bir gerçeklik haline büründüğü noktada ruhumuzu sıkar. "Ben, insanım işte!" bu yetmez mi, gibi yatıştırıcı ifadeler çözemez sorunu. İnsan, varlığının ait olduğu yeri öğrenmek ister, beşeri düzeyde de olsa. Hangi milletten olduğumuzu, soyumuzu ve hatta doğum tarihimizi bile bize söylendiği şekilde kabulleniriz.

Öyleyse kişinin, kendi tarihi arka planını bilmesi onun kimliği hakkında bize bilgi vermesi yetmez mi? Evet, yetmez. Zira insanın kim olduğu noktasında yaptıkları da belirleyicidir. Amellerimiz, kişilik ve kimliğimizin bir parçasıdır. Hissettiklerimiz ve düşündüklerimiz de çok önemli. Fakat önemli olan derin bir kaynağın olmasıdır.

Bazı sahabeler "Ya Rasulullah, benim babam kimdir?" sorusunu yöneltiyorlardı. Efendimiz bazen cevap veriyordu ancak bazen de böyle soruları "cevabından hoşlanmayacağınız soruları sormayınız" buyurarak men ediyordu. Düşünen bir akıl şunu merak eder; nasıl bir ilişki ortamından geliyor ki bu soru soruluyor; "Benim babam kim?"

"Yıllardır "anne" dediğin kadın ya senin annen değilse?" diye bir cümle fısıldayıverseler garibanın kulağına. Nasıl bir sıkıntıya düşer bilir misiniz? O kadar beslemiş, evladı kabullenmiş o güzel insanları yok saymak, onlara kızmak gelir içinden. "Bana gerçeği niye söylemediniz?" şeklinde itiraz eder, feryat eder. Biyolojik ebeveyn bir de manevi ebeveyn olarak kabul etse ne güzel olur. Lakin kandırılmışlık hissi ve gerçeğin ağır yükü birden sersemletir insanı. Filmlerde gördüğümüz şeyler bunlar. Geçelim.

Osmanlıdaki devşirme sistemi de böyle bir şey değil mi? Anasız babasız çocukları al, harika bir eğitim ver, din-i mübini İslam'ı öğret, iyi bir insan olması için bütün devlet imkanlarını seferber et. O da devletine sadakat ile bağlı bir asker olsun. Bu askerler merak etmez mi acaba "kimlerdeniz" diye? Lakin bize göre güzel davranışlarla süslenmiş insanların yaptıkları daha önemlidir. Rabbimiz onları cennetine koyacaktır. O salih bir kul, imanlı bir insan, hayırlı bir vatandaş olarak yaratılış amacına uygun yaşar ve ölür.

Bir de dünyadaki bu kadar yetim, ne olacak? Ülkelerinden kaçırılıp kirli amaçlar için yetiştirilecek saatli bomba gibi topluma salıverilecek. O kimsesizlere ne olacak? Onların hesabını kim tutacak ve kim verecek? Dünyada bir köle gibi şahsiyeti ezik yaşayacak ve ahretini kaybetmiş bir gafil olarak öldüğünde ne olacak o zavallı insanın hali?

Malcom X'in hayatının dönüm noktalarında biri, hapishane hayatı. Oradaki bir arkadaşı onu kütüphaneye götürür ve kara/siyah kelimesinin karşılığını okutur. Sonra da beyaz kelimesinin karşılığını okutur. Neden böyle yazdığını anlatır. "Bu sözlüğü beyazlar yazdı ve seni onlar kötü gösteriyorlar, sen de bunu kabul ediyorsun" der. Malcom X, karanlık hücresinde bunları düşünür ve beyaz adama düşman olur. Çünkü beyazların her şeyini reddeder. Onların tanımlamalarını takmaz ve hatta kendisi beyazlara bir sürü isim takar.

İşte soru bu "benim kim olduğumu bana kim söyledi." Benim kimliğin bana bu ismi verenin konumu ve benimle ilgisine göre şekilleniyor. Rabbim buyurur; "Ben, insanları ve cinleri ancak bana kulluk için yarattım." Davranışlarımız üzerinden bir tarif. Kulluk etmek. İbadet eden bir kul. Sana Rabbimiz olan Allah, "kulum" dedi. Müslüman ismini layık gördü.

Şimdi nerede ve kimin evladı olduğun çok önemli değil. Ömür denilen yolculuğun başı O, sonu da O olduğuna göre aradaki detayların çok fazla önemi yok. Oraya takılıp kalacaksan hatta soyunla övünecek bir zavallı olacaksan kim olduğunun ne önemli var ki. Necip milletin gafil bir evladıysan sana kim ne yapsın? Nefsini arındırmış, günahlardan kaçan bir salih kul isen Türk olmuşsun, Arnavut olmuşsun, Alman olmuşsun ne önemi var ki !!!