İnsanoğlu varlığının gerekçesini bulmak için birçok yol ve yöntem denemiş bununla ilgili birçok uğraşı vermiş, bu uğraşıların başında dünyayı, evreni, insanları, canlıları velhasıl tüm kainatı kimin ve kimlerin ve nasıl yarattığını hep merak etmiş. Biz Müslümanların inancına göre bütün evreni Allah yaratmıştır ezeldir ve ebettir. Yani ebette de, ezelde de hep o var. İnsanoğlunun yaratıcısını aramakta kullandığı enstrümanlar ve metodoloji onun nasıl bir birey olduğunu bize yansıtıyor.

İnsan bir kitap, bir eser misali, içi, içeriği, niceliği ve niteliği onun kalitesi hakkında ipuçları verir. Eser var nicelik yönünden inceciktir ancak okuduğunuzda size bir tat, bir lezzet, bir fikir, bir yaşam tarzı vermeye çalışır, o eserin vermek istedikleri gibi olmaya çalışırsınız. Eser var, kalın, nicelik yönünden okkalı gibi görünür ancak okuduğunuz zaman size bir şey katmaz, sizde olanları da alıp götürür. Eser var hem nicelik hem de nitelik yönünden duruşuyla içeriğiyle, görüntüsüyle ciddi bir eser olduğunu, onu okumak için adeta yarışa girdiğinizi görürsünüz. O eseri bulmakta zorlanırsınız, bulmak için dünya nimetlerini harcarsınız elde etmek için ama bulamazsınız, bulduğunuz zaman da gözünüz gibi korur, onu okumak için sabırsızlanırsınız. Onu kaybetmemek için kilitli mahzenler oluşturur, koruma altına alırsınız. Onu okuduğunuz zaman yaşam tarzınızı değiştirir, sizin kişiliğinizin oluşmasının kaynağını oluşturur. O sizin için çok önemli bir eser olarak hayatınızda yerini alır.

İnsanoğlunun, bir kitabın içeriği gibi kendine müşahhas bir içeriği, bir karakteri, bir niteliği olmalı. Doğrunun, adaletin, vicdanın, niteliğin, yanında olmalı, kendisi de bunların içinde olmalı. Elinize aldığınız eserin yazılarını, resimlerini, kağıt kalitesini, kapak kalitesini, kapak tasarımını, mizanpajını inceledikten sonra içeriğine bakar, içeriği de istenilen özellikleri taşıyor ise ya satın alınır veya başka edinme yöntemleriyle elde ederek sahiplenirsiniz. Sahiplendiğiniz eser ile övünç duyar, gizliden gizliye bir gurur kaynağınız olur.

İnsanlar, kendi içeriğine en az bir eser kadar özen gösterebilmeli. Kendisiyle birlikte yaşayanlara, arkadaşlık yapanlara, hayatını paylaşanlara bir tat, bir lezzet verebilmeli, onların hayatlarını evirebilmeli. Bir yaprak misali onların hayat değerlerinizi evirmesine izin vermemelisiniz. Eğer kökleriniz sağlam, karakteriniz sarsılmaz bir nitelikte ise sizi evirmek isteyene fırsat verseniz de, sizin değerlerinizi eviremezler.

İnsanoğlu bir kitap misali içeriğini düzenlemeli, içeriğini süslemeli, içeriğini okunur hale getirmeli, hem de ele alındığında bırakılmak istenmemesine içeriğini zengin tutabilmeli. Sığ yaşamdan, kısır döngünün hakim olduğu bir yaşamdan uzak durmalı. Kendini olduğu gibi çevresini de aydınlatabilmeli. Mum gibi etrafını aydınlatırken, yanıp tükenen olmaktan öte, çevresinin ayakta kalması için vermiş olduğu çabayı, kendisinin de ayakta kalması, üretimine devam etmesi için enerjisini sonsuzluktan alan güneş gibi olmalı.

İnsanoğlunun yaşam tarzının bazı köşeleri olmalı, köşesiz olursanız yönünüzü bilemediğiniz gibi, yolunuzu da bilemezsiniz, ele avuca sığmaz, fırıldak gibi olursunuz. Bir eserin anlaşılır olması, içeriğini daha anlaşılır yapmak için müellif bazen sayfaların içine değişik şekiller, resimler, tablolar ekler, bu eserin anlaşılırlığını artırır. Anlaşılır olmak, olumlu düşünceler yaymak, toplumda sinerji oluşturmak insanın iç yapısının dizaynı ile ilgili.Kişi net olmalı, yanardöner olmaktan öteye dimdik olmalı, rüzgarın savurduğu bir yaprak olmaktan kurtulup kişiliğinin köklerini ta derinlere gönderebilmeli. O zaman hem geçmişine hem zamanına hem de geleceğine sağlam temeller atmış olur. Görüntün gibi içeriğin de vazgeçilmez olsun, kişiliğin öz benliğin olsun, emanet gibi üzerine giydiğin elbise gibi olmasın. Kişiliğin, kitabın içindekiler gibi net olmalı, içeriğinin anlaşılır olması için yazarın kitabına verdiği önem gibi değerli ve biricik olabilmeli. O zaman kişiliğin değerlerinle anlamını bulmuş olur.