Birçok söylemimizde, dost meclisinde, ikili görüşmelerimizde vatanımıza, milletimize sevgimizi şanlı bayrağımıza olan sonsuz bağlılığımızı her zaman dile getiririz. Zor bir coğrafyada olduğumuzu, milli bir duruş sergilememiz gerektiğini, tek millet, tek yürek olarak önümüze çıkacak tüm engelleri aşmamız gerektiğine vurgu yapar dururuz. Yapar dururuz da acaba Milli olabilmeyi, milli bir duruş sergilemeyi başarabiliyor muyuz?

MİLLİ KELİMESİNİ YANLIŞ MI ANLIYORUZ?

Milli olabilmek zor bir şey mi? yoksa hadi oradan hiç olur mu biz zaten milliyiz demekle her şey çözümleniyor mu? Acaba milli kelimesine bu kadar bağlıyken milli kavramına bu kadar uzak başka bir millet var mı? Veya biz Milli kelimesini yanlış anlıyor, bu kelimeyi farklı bir şekilde özümsüyor ve buna göre mi hareket ediyoruz. Bu sorulara tam manasıyla cevap veremeden önümüze bakmanın pekte sağlıklı olacağına inancım yok. Her şeyimiz yarım, düzensiz, hep lafta kalan sözler, yaparız yaparız diyerek geçiştirilen söylemler, sonra da çıkıp yarınlarımız çok iyi olacak demek... İroninin dibine vuruyuz vesselam...

MİLLİ TARİH VE MİLLİ COĞRFAYA DERSLERİNİ GERİ İSTİYORUZ

En başta geleceğimizin teminatı Bugünün yarını; yarının umudu olan çocuklarımıza ve gençlerimize Millet kavramını iyi anlatmamız gerekiyor.Bilirsiniz bizlerin ortaokul döneminde Milli Tarih ve Milli Coğrafya dersleri vardı. Ne olduysa 1998 yılında 28 Şubat döneminde FETÖCÜ zihniyet bu dersleri kaldırarak Sosyal Bilgiler dersini önümüze koydu. Ve ismini hiçbir zaman hazmetmediğim Sosyal Bilgiler dersiortaokullarda okutulmaya başlandı. Yıllar geçti ve bu ders hala müfredatta. Devlet büyüklerimiz, milli olmak, millet olmak lafzını her yere dile getirirken ilk öncelikle yapmamız gerekeninMilli Tarih ve Milli Coğrafya derslerini yeniden ortaokul müfredatına almak olacağını düşünüyorum. Eğer bu şekilde yaparsak geleceğimiz olan yavrularımıza bir şeyler katabiliriz. Onları anlamsız kuru safsataların dışına çıkararak, milli olmayı gerçekten özümseyen bir nesil yetiştirmenin derdiyle dertlenirsek işte o zaman çoğu şeyi başarmış oluruz.Yeniden büyük ve güçlü bir Türkiye'nin kilidi burada saklı.

AKIL TUTULMASI YAŞIYORUZ

Zamanımızı iyi kullanamıyoruz maalesef. Gücümüzü üretmeye ve çalışmaya kanalize edemiyoruz. Hurafe ve boş muhabbetlerin dışına çıkarak bilimi merkeze koyamıyoruz. Aklımıza pranga vuran zihinsel düşüncelerden kurtulamıyoruz. Kaybetme ve ümitsizlik sendromundan sıyrılıp başarma olgusunu hayatımıza empoze edemiyoruz. Boynumuz hep bükük, sanki karalar bağlamış vaziyetteyiz. Artık bu akıl tutulmasından sıyrılıp, nerede yaşadığımızın farkına vararak, nasıl bir millete mensup olduğumuzu bilerek, ona uygun davranışlarda bulunmalıyız.

KUVAYI MİLLİYE RUHUNU YENİDEN YAŞAMAK

Aklımızı özgürleştirerek, her alanda bu aziz ülkeye hizmet etmenin yollarını aramalıyız. Birbirimizin kuyusunu kazmadan, birbirimize güvenerek bir olarak aynı istikamette yer almayı unutmayalım. En büyük temennim Kuvayı milliye ruhunu yeniden yaşamak. Birbirimizden uzaklaşmadan, birbirimizi ayrıştırmadan, fikirlerimiz her ne kadar farklı olsa da birbirimize saygı göstererek, mutlu bir toplumu hep birlikte yeniden inşa edebiliriz. İşte o zaman bizler tam manasıyla Milli olmayı başaracağız.

ÖRNEK BİR MODELİ KENDİMİZE BİR TÜRLÜ UYARLAYAMIYORUZ

Bize ait olan unsurlara çok yabancıyız. Hep dışarıdan gelen şeylere hayranlığımız var. Bu yüzyıllardır böyle oldu ve olmaya da devam ediyor. Doğu ile Batı arasında kalan bir coğrafyada yer aldığımızdan dolayı bu iki medeniyetin etkilerini her alanda görüyoruz. Böylesi zengin bir kültür ve medeniyete sahipken, kendimize ait, bizim dediğimiz çok az şey var. Bir Japonya modeli veya Güney Kore modeline örnek bir modeli kendimize bir türlü uyarlayamıyoruz.

MİLLİ OLMAYI BAŞARAMAZSAK, YENİ DÜNYA DÜZENİNDE BİZE YER YOK

Milli diyoruz, diyoruz da işte milli olmak budur. Kendimize ait ne var. Oturduğumuz yerden sonuna kadar milliyiz deyip duruyoruz da, sahada bir şey yok. Çok ilginç, çok enteresan bir milletiz. Kendimize has bir doku oluşturamazsak, bize özgü bir uygulamaya geçemezsek yeni dünya düzeninde bize yer yok dostlar.

Bizi, bu tek dişi kalmış canavarlar, modernleşme ve demokrasi ayakları ile el pençe yapmak için topyekün saldıracaklardır. Hem silahla, hem ekonomiyle, hem psikolojik harple bizi el aşağıya almak isteyeceklerdir. Çok dikkatli olmalıyız. Bu noktada artık MİLLİ olmak kavramına yakışır şekilde hareket etmeliyiz. Kuru, yafta kalmış milli olmak yerine her haliyle güçlü, aklı rehber edinmiş örnek bir medeniyet ufkuyla yoluna yön veren bir MİLLİ duruşa ihtiyacımız var. Bunu başaracak inanç ve kabiliyet bizde var. Yapmamız gereken tek şey bizde mevcut olan "MEDENİYET İNŞA ETME" isteğini harekete geçirmek. Hadi artık milli şuurla beslenen MEDENİYET TASAVVURUNU inşa etmek için gelin hep birlikte harekete geçelim.