Şükür kavramı Ku'an'da en çok geçen kavramlardan bir tanesidir.Çünkü şükür basit bir kelime ve basit bir iş değildir.Şükrün olmadığı yerde nankörlük olur.Yani şükrün zıddı nankörlüktür.Nankörlük kendisine yapılan bütün iyilik ve yardımları unutup görmemezlikten gelmektir.O nedenle kendisine iyilik yaptığımız insanlar zamanla bu iyiliği unutup yabancı gibi davranınca üzülüyoruz ve hatta bir daha iyilik yapmak canımız istemiyor.

Şükrün basit bir kavram olmadığını söyledik.Şeytan Cennetten kovulurken Rabbimize, Salih kulların doğru yolu üzerinde oturacağını ve bunların çoğunu yoldan çıkarıp şükredici olarak bulamayacağını söylüyor.Kur'an,bunu şöyle anlatıyor:" "Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın"(A'raf,17).

Yüce Rabbimiz bizlere sayamayacağımız kadar nimet vermiştir.Yüce Allah bizlere, bu nimetleri saymaya kalkarsak sayamayacağımızı şu ayetle dile getiriyor:" Halbuki Allah'ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir"(Nahl,18).Ve Rabbimiz Rahman suresinde 31 kez bu nimetleri inkar etmememizi hatırlatıyor:" O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?"

Şüphesiz nimetler çeşit çeşittir.En büyük nimet Rabbimizin bizi var etmesidir.Yaratılmış olmak bu dünyaya gelip yaşayabilmek elbette ki bizim elimizde olmayan ancak Rabbimizin bize bahşettiği en büyük nimettir.Kur'an, bunu bize şu ayetle bildiriyor:" Siz yok iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah'ı nasıl inkar ediyorsunuz?..."(Bakara,28).

Rabbimizin bize Kitap ve Peygamber gönderip yol göstermesi de en büyük nimetlerden birisidir." İki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?"(Beled,10).

Rabbimizin bize nimetler vermesi ve bu nimetlerden istifade etmemizi sağlaması ayrı bir nimettir.Örneğin ağacın var ama göremiyorsun,yiyeceğin var ama yiyemiyorsun,fabrikan var ama içinde ve etrafında yürüyemiyorsun v.b.Onun için Yüce Allah şöyle buyuruyor:" Size ulaşan her nimet Allah'tandır. Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız O'na yalvarır yakarırsınız."(Nahl,53).

Şükrün zıddı ise nankörlüktür.Yüce Rabbimiz nankörleri şöyle anlatır:" ...insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür. Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o,mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür"(Adiyat,6,7,8).

Kur'an'da nankörlük kelimesi ile inkar kelimesi aynı şekilde kullanılır.Çünkü neticede ikisinde de inkar söz konusudur.Rabbimiz insanın dara düştüğünde Allah'a yalvardığını ancak rahata kavuştuğunda ise Allah'ı unuttuğunu şöyle dile getiriyor:

-" Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür."(İsra,67).

-" Kahrolası (inkarcı) insan! Ne nankördür o!"(Abese,17).

-" Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa,

o zaman da insan pek nankördür."(Şura,48).

Maalesef günümüzün en büyük hastalığı şükürsüzlük ve nankörlüktür.İnsanlara teşekkür etmenin ve Allah'a da şükretmenin azaldığı bir çağda yaşıyoruz.Yapılan iyiliklerin çabuk unutulduğu bir asırdayız.

Ama şunu unutmayalım ki Rabbimiz bizi şu ayetle uyarıyor:

-"De ki: "O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!(Mülk,23).

Ve şu ayetle de adeta Allah bize "bak Rabbiniz demedi demeyin" dercesine ikaz ediyor:

" Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir."(İbrahim,7-8).