Zatına layık şekilde Hamdu Sena Allah'a, sınırsız salat ve selam Yüce Resulullah'a

Şimdiye kadar Ramazan ayında gördüğüm rüyalarımda oruçlu olduğumu unutur, yanlışlıkla aldığım lokmayı yutarım. Hep bir pişmanlık, bir hüzün yaşarım. Rüyalar gerçek olur mu bilmem ama bunu her Ramazan yaşarım.

YÜCE RABBİMİZ NEDEN ORUÇ TUTMAMIZI EMREDİYOR?

Neden orucu Ramazan ayında tutarız?

Bu hafta bu iki soru arasındaki ilişkiye değineceğiz. Sosyal medyada "açlığı hatırlatmak için geliyor Ramazan" sloganlarıyla açlık çeken insanların fotoğraflarıyla birlikte paylaşımlar oluyor.

Ancak başka zamanlarda da açlık çekebiliyoruz. Sabrı öğretiyor daha iradeli olmak için oruç tutuyoruz deniyor. Başka zamanlarda da sabır göstermemiz gereken durumlar hasıl olabiliyor. Hayatın karşımıza çıkardığı nice fırsatlardan ders alarak iradeli olmaya gayret gösteriyoruz.

Elbette ki bunlar oruç ibadetinin kazanımlarıdır. Yan kollardan bize öğrettikleri de diyebiliriz. Asıl olan kısmı, özü nedir?

Bu sorunun cevabı oruç ibadetinin farz kılınmasıyla ilgili ayetlerde ve bu ayda gerçekleşen durumla ilgilidir.

Evvela Bakara Suresi 183. Ayette geçen emre bakalım.

Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi takvalı olasınız (sakınasınız) diye sizin üzerinize sayılı günlerde oruç yazıldı.

Birincisi ve en önemli unsurun iman sahiplerine farz kılınmış olması

İkincisi; bizden öncekilere de farz kılınmış olması

Üçüncüsü; takvalı olabilmek için ifadesiyle Yüce Allah'ın bizden orucun ne için tutulmasına işaret

Dördüncüsü; farz kılındı ifadesi yerine yazıldı ifadesidir.

İman sahiplerine farz kılınması ile oruç arasındaki ilişkide orucun imanı koruması vardır. Tahrif olan dinlere bakınız ki onlarda oruç yoktur. Onlar orucu şeraitlerinden çıkarmışlar veya değiştirmişler böylece imanlarını koruyacak kalkanlarını kaldırıp atmışlardır.

Oruç ile Kuran aynı aydadır. Oruç ile Kuran-ı Kerimin amacı aynıdır. Bu sebeple birbirini bütünler emir hükmündedir.

Kuran-ı Kerim'in inmeye başladığı ay Ramazan ayıdır ve Kuran hidayet rehberidir. O halde oruç hidayet üzere kalmaya bir niyaz hükmünde bir ibadet olur.

Bizden öncekilere de farz kılınması ile önceki ümmetler ile şimdiki insanların çok ta farklı olmadığı, insanın nefsinin terbiye edilmesi için en uygun yöntemin açlık olduğuna işaret vardır. Nefis en temel ihtiyacı olan yeme içme dürtüsüyle ancak hizaya gelen yönümüzdür. Nefsin sinir boşluklarında yerleşik olması pek muhtemeldir. Yani nefis bedensel ihtiyaçlardan beslenir. Onu değil de ruhunuzu güçlendirmek isterseniz nefsi susturmalısınız.

Takvalı olabilmek için ifadesiyle sevgilinin hoşlanmadığı şeyleri yapmaktan sakınmak sevginin getirisidir. Sevgiliden ötürü başına geleni şikayet etmek sevgiye de sevgiliye de ihanettir. Açlığından şikayet edersen, başına gelen hastalıktan şikayet edersen hikmet babında onu sana verene ihanet etmiş olursun.

Farz kılındı ifadesi yerine yazıldı denmesi cihadla ilgili ayetleri hatıra getirir. "Savaş hoşunuz gitmediği halde size yazıldı. Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki sevdiğiniz bir şeyde sizin için şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." Oruç ta bize cihadı çağrıştırır. Kişinin nefsine karşı verdiği mücadele cihaddır.

Bizi Ramazana kavuşturan, oruç tutmayı bize nasip eyleyen Rabbimize hamdolsun! Gerçekten bu bir nasip işi biz oruçla sadece aç olan insanların halleriyle hallenmiyoruz. Zira onların halini anlamak isteseydik onların sofralarına oturmamız gerekirdi.

Bir sonraki Ramazan kadar iman üzere olmaya niyetimizin fiili duası hükmünde oruç tutuyoruz.

Biz en sevgilinin rızasını, sevgisini kazanmak, hidayet üzere hayat sürmeye niyaz etmek ve takvalı olabilmek için oruç tutuyoruz. Muhabbetle kalın.

*Fütühatı Seyyid Ruhi, Ramazan ve İman eserinden istifade edilmiştir.