Amasya’da kadın eliyle yeniden hayat bulan 200 yıllık lezzet, “kül” ile hazırlanıyor.
Odun külünden elde edilen suyun hamura katılmasıyla hazırlanan küllü baklava, geçmişin izini bugünün sofralarına taşıyor.
Ramazan ayında yoğun talep gören bu geleneksel tatlı, kadın girişimcilerin üretimiyle yeniden değer kazanıyor.
Kül, lezzetin sırrı oldu
Hamuruna katılan küllü su tatlıyı gevrekleştiriyor
Hazırlık süreci oldukça özen isteyen baklavanın en dikkat çeken özelliği, hamurunda kullanılan küllü su. Odun ateşinden kalan kül, önce elenip süzülüyor, ardından suyla karıştırılarak birkaç gün dinlendiriliyor. Elde edilen bu küllü su, tatlı hamuruna katıldığında ise tatlıya gevrek ve kıtır bir yapı kazandırıyor.
“Tek farkı suya kül ekliyoruz”
Amasya Misket Eller Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Şükran Bozkurt, kaybolmaya yüz tutmuş küllü baklavayı tekrar gün yüzüne çıkardıklarını belirtti. Bozkurt,
"Hazırlanışı diğer baklavalarla hemen hemen aynı gibi. Tek farkı suyuna kül ekliyoruz. Bununla birlikte bol cevizli, tereyağlı muhteşem bir lezzet ortaya çıkıyor," diyerek bu nostaljik tatlıya gösterilen ilgiden memnun olduklarını vurguladı.
Asırlık tarif anneden kıza geçti
95 yaşındaki annesinden küllü baklavanın tarifini öğrendiğini dile getiren Fatma Hatipoğlu, bu geleneğin geçmişte çamaşır yıkamaktan tatlı yapımına kadar birçok alanda kullanıldığını belirtti. Hatipoğlu,
"Küllü suyla çamaşır da yıkanırdı. Baklavaya da katılırdı. Küllü su tatlıya gevreklik kazandırıyor. Hamuru pişince kıtır kıtır oluyor," diyerek bu yöntemle elde edilen lezzetin farkına dikkat çekti.
Küllü su başka tatlılara da girdi
Canan Öztürk ise küllü baklavayı hazırlarken limon suyu, süt ve yoğurt kullanmadıklarını belirtti. Müşterilerden gelen yoğun talepler üzerine küllü suyu diğer geleneksel tatlılarda da denemeye başladıklarını aktardı. Bu durum, külle lezzetin sınırlı kalmayacağının göstergesi olarak yorumlanıyor.
