Müze Ziyareti Vaciptir

Salih Erol yazdı

Abone Ol

Yaklaşık on yıl önce Bursa’da bir vakfın konferans salonunda kalabalık bir topluluğa konuşuyordum. Hemen hepsi ak pak dindar kesimden gelen dinleyici kitlesine tarih anlatırken, bir ara, onlar açısından beklenmedik bir soru sordum: “Aranızda Arkeoloji müzesini ziyaret eden var mı?” dedim. Hatta, hiç unutmam, tebessüm ederek: “Ey mü’minler..” diye başlamıştım soruya. Soruyu bir kez daha yinelediğim olumlu cevap veren olmadı. Hatta çoğu nur yüzlü hacı abi ve amca kitlesi: “Tövbe, bu nasıl soru?” der gibi yüzlerini buruşturmaya başladı. Tabi, devamında sarsıcı bir izahat getirdim.  

Arkeoloji müzesi demek çoğu pagan (çok tanrıcı inanç) devrinden kalma bir yığın sevimsiz, soğuk heykel demektir, ortalama bir Müslümanın gözünde. O yüzden bizim dindar kesim bu tür yerlere gitmeyi nâhoş karşılar. Hatta bazı aşırıların elinden gelse şöyle birkaç heykelin boynuna baltayı sallayarak dine bir tür hizmet etmiş olmak bile gelebilir. Oysa ben – elhamdülillah – Müslüman biri olarak kalkmış: “Müze ziyareti vaciptir” gibi bir başlıkla yazı yazıyorum. Bu nasıl iştir böyle? Hangimizinki doğru acaba?

Tarihî ören, höyük.. v.b. yerleri fırsat buldukça gezer ve gittiğim hemen her şehirde – varsa – Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret ederim. Daha bu mübarek Cuma günü (1 Aralık 2023) önce Gülhane’deki İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni iki saat boyunca gezdikten sonra camiye gittim. Kültürpark içinde yer alan Bursa Arkeoloji Müzesi’ni de defalarca ziyaret etmişliğim ve oradaki her eseri incelediğim doğrudur.

Maalesef, bizde eski eserleri incelemek, ziyaret etmek çok yaygın bir davranış haline gelmediği gibi, hele ki söz konusu olan arkeoloji müzesi türünden mekânlar ise daha bir mesafeli dururuz. Benim yukarıda bahsettiğim kesimde gözlemlediğim kadarıyla bu mesafeli duruş din adına, dinî duyguların etkisiyle gerçekleşiyor. Sanki gördüğümüz her heykele, taşa, resme her an tapabiliriz gibi düşünülüyor.

Hatırlamayanlar elbet vardır, hatırlatayım! Taliban, 2001’de Afganistan’da bir vadide bulunan 1500 senelik dev Buda heykellerini tekbirlerle bombalamış, havaya uçurmuştu. Onların anladığı İslâm anlayışı – maazallah - hâkim olsa hiçbir yerde eski eser, müze nâmına bir şey kalmazdı. Böylesi vandalizmin İslâm’la gerçekten hiçbir alakası yoktur halbuki. İslâmiyeti ana kaynağı Kur‘an’dan takip edecek hakîkî Müslüman her türden eski eseri korur, ziyaret eder ve bunların sergilendiği müzeleri geliştirmeye bakar.

Ayet-i kerimede şöyle buyurmuş Yüce Allah: “De ki: Yeryüzünde gezin ve bakın öncekilerin sonu nasıl olmuş?” (Rum Suresi, 30/42).

Ben, yukarıdaki başlığı atarken, bu ayetin işaret ettiği gerçeğin dairesinde hareket ediyorum aslında. Üstelik sadece bu ayetle sınırlı da değil. Müslüman’ın kutsal kitabının birçok ayetinde buna benzer ilâhî emirler tekrarlanmıştır. Gezeceğiz, bakacağız bizden öncekilerin eserlerine… ve onların yaşantısından hareketle dersler çıkaracağız kendimize. O yüzden müze ziyareti vaciptir efendim ve hatta farz desek bile yerindedir.

Yoksa müzeleri, ören yerlerini gezmeden nereden anlayacağız bizden evvelkilerin akıbeti nasıl olmuş? diye. Taliban, Işid … gibi fanatikler tarihsel mirası yok etmekle İslâm’a aslında büyük kötülükler yapıyorlar. Çünkü, öncekilerin akıbetini yerinde görmemizi engellemiş ve yukarıdaki ayetin emrine aykırı hareket etmiş oldular. Gerçi, onların çoğunun Afganistan, Irak, Suriye gibi coğrafyalardaki kadim tarihî zenginliği Avrupa, Rusya ve Amerika’ya nasıl peşkeş çektikleri giderek gün yüzüne çıkıyor.

O yüzden, muhterem Müslüman kardeşlerim!

Siz, siz olun mutlaka gidip müzeleri ziyaret edin. Her bir heykelin, ikonun önünde tek tek durun ve anlamaya çalışın; onlarla ilgili bilgiler edinin. Unutmayalım ki, hafızası olmayan, günübirlik yaşayan bir toplumu sürüklemek kolaydır. Müzeler ve kütüphaneler; yâni eski eserler ve kitaplar yönünden zengin toplumlar gelişmiş, bilinçli insanlara sahiptir.  DR.SALİH EROL