İslam dininde namaz, müminin Rabb'ine en yakın olduğu ibadettir. Namazın ardından yapılan zikir ve Kur'an tilavetleri ise bu ibadetin bereketini artıran önemli uygulamalardandır.
Özellikle sabah, akşam, yatsı ve ikindi namazından sonra yapılan aşır okuma, birçok Müslüman tarafından benimsenen bir uygulamadır.
Peki, bu uygulama dini açıdan ne kadar geçerlidir? İşte Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bu konudaki açıklamaları!
Namazlardan Sonra Zikir ve Tesbihatın Önemi
Namazlardan sonra, yerinden ayrılmadan zikir ve tesbihat yapmak sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.s.), bu uygulamanın önemini vurgulamış ve bir kişinin namaz kıldığı yerden ayrılmadığı sürece meleklerin ona dua edeceğini bildirmiştir.
Bu konuda Kuran-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır: "Namazı kılıp bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken de (daima) Allah’ı anın.” (en-Nisâ, 4/103)
Kur'an'dan Tavsiye Edilen Sureler
Hz. Peygamber (s.a.s.), sabah namazından sonra ve Akşam namazından sonra Haşr Suresi'nin son üç ayetinin ve gece Yatsı namazından sonra Bakara Suresi'nin son iki ayetinin okunmasını tavsiye etmiştir.
Yine Hz. Peygamber (s.a.s.) her farz namazdan sonra Ayetel Kürsi okunmasını tavsiye etmiştir.
Bunun haricinde, belirli bir aşır ya da surenin namazlardan sonra okunmasıyla ilgili özel bir tavsiye bulunmamaktadır.
İkindi Namazından Sonra Aşır Okuma Geleneği
İkindi namazından sonra aşır okunması konusunda herhangi bir rivayet veya Hz. Peygamber’in (s.a.s.) tavsiyesi mevcut değildir.
Ancak Kur'ân-ı Kerîm'de zikir ve tesbihatın sadece namazla sınırlı olmadığına işaret edilmektedir. Bu durum, zikir ve tesbihatta bir genişlik olduğunun delili sayılabilir. Bu noktadan hareketle ikindi namazından sonra da Kuran-ı Kerim'den bir bölüm, sure ve aşır okunabilir.
Namazdan sonra Toplu Tesbihat ve Aşır Okumanın Yaygınlaşması
Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde namaz sonrasında zikir ve tesbihat bireysel olarak yapılmaktaydı.
Özellikle farz namaz sonrası 3 defa esteğfirullah deyip istiğfarda bulunmayı Hz. Peygamber (s.a.s.) tavsiye etmiştir. Bu unutulan ve yaşatılamsı gereken bir sünnettir.
Daha sonraki dönemlerde, bazı ülkelerde tesbihat müezzin rehberliğinde topluca yapılmaya ve namazlardan sonra aşır okunmaya başlanmıştır. Günümüzde de bu uygulama bazı bölgelerde devam etmektedir.
Şu uygulamadan emin olunuz ki şuanda Türkiye'de cemaatle namaz kıldıktan sonra okunan dualar ve çekilen tesbihler, Hz. Peygamberin (s.a.v) namaz sonrası tavsiye ettiği dua ve zikirlerin toplamıdır.
Dini Hüküm Açısından Değerlendirme
İkindi namazından sonra aşır okunması konusunda da dinen bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak bunun vacip bir ibadet olarak görülmesi doğru değildir. Yukarıdaki hadis ve ayetler ışığında, bu uygulamanın gönüllü bir zikir faaliyeti olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Tesbih çekmeden, müezzinin dualarını dinlemeden farz namazı kıldı camiden çıktı diye kimseye kınamamak lazım. Çünkü bu dua ve zikirler vacip veya farz değil, gönüllü yapılması gereken namaz sonrası nafile uygulamalardır.
Din İşleri Yüksek Kurulu'nun açıklamasına göre: "Bu uygulama, din tarafından vacip kılınmış bir ibadet olarak algılanmadığı sürece, Kur'an okunmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır."
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!
