NOKTACI KASIM EFENDİ’İNİN ÖLÜMÜ VE SONRASI-2

Abone Ol

Necmüddin Dâye’nin Farsça kaleme almış olduğu “Mirsâdü’l-İbâd” adlı eseri,
Afyonkarahisarlı Kâsım bin Muhammed tarafından 625/1422 yılında: “İrşâdü’lMürid İle’l-Murâd” adıyla Türkçe’ye çevrilmiş ve Sultan II. Murad’a sunulmuştur.

Tarîkatların el kitabı olarak nitelenen ve Noktacı Kasım Efendi’inin halifesi
Afyonkarahisarlı İbnü Noktacı Muhyiddin Mehmed Efendi tarfından şerhedilen Necmüddin Kübra’nın kitabı “Usûlü’l-Aşere” risâlesini Bursalı İsmail Hakkı (öl. 1137 /1724) Hazretleri de hem şerh etmiş ve hem de Türkçe’ye aktarmıştır.

Noktacı Kasım Efedi’nin -halifesi İbnü noktacı Muhyiiddin Mehmed Karahisârî’nin dışında- etkilediği ikinci kişi, “Cevâhirü’l-Ebrâr Min Emvâci’l-Bihâr” sahibi olmuştur ki bu zât,“Hâzinî” mahlası ile eserini kaleme almıştır.

Prof. Mustafa Kara’nın, Bursa’da Tarîkatlar ve Tekkeler (C.II, s.47-48, 1993, Bursa) adlı eserinde açıkladığına göre Hâzini, bir Yesevî dervişidir. Seyyid Mansur Kaşıktrâşî’nin mürididir.

19 yaşında şeyhinden hem irşat ve hem de menâkıpnâme yazmak için icâzet aldıktan sonra Sultan II. Selim devrinde İstanbul’a gelmiş ve sonra burada kitabını yazarak, Sultan III. Murad’a takdîm eylemiştir.

İlim âlemine ilk defa Fuat Köprülü tarafından tanıtlan bu eserin müstensihi,
Mahmut bin Hasan adlı bir Nakşbendî dervişidir. Tek nüsha olan bu eser, İstanbul Ünversitesi Kütüphanesi Ty., nu.3893’te kayıtlıdır. 327 sayfadan oluşan bu eserin 120 sayfası, Farsça’dır.

“Cevâhirü’l-Ebrâr Min Emvâci’l-Bihâr”da da tıpkı Noktacı Kasım Efendi’nin
“Cevâhirü’l-Ahbâr” kitabında olduğu gibi: Abdest-Namaz-Oruç-Zekât-Hac gibi ibadet konularına temas edilmiş; bu ibadetler ile ilgili âyet ve hadislere yer verilerek bunların, tasavvufî yorumları yapılmıştır.

Eserin büyük bölümü, Yesevî Tarikatının esaslarını, âdâp ve erkânını açıklayan bilgilerle doldurulmuştur. Tasavvufî hâl ve makamlar - hâl- şeyh-mürit - velâyet-sema’-sohbet-şerîat-tarîkat- hakîkat gibi bir çok konuda bilgi verilmiştir.

Noktacı Kasım Efendi’den etkilenen üçüncü kişi, “Cırgıt-Hoca” lakabı ile
şöhret bulmuş olan Hasan Efendi’dir.

Bu zât, Tanzimat sonrasında ve tüm Osmanlı İmparatorluğu dahilinde gerçekleştirilmeye çalışılan halka dayalı yeni yapılanmanın, İnegöl bazında, sembol bir ismidir. Hacı Hasan Efendi, İnegöl İshak Paşa Medresesi’nden mezun olmuştur.

Yenice Mahallesi sakinlerindendir. Yaklaşık olarak 1520’li yıllardan itibaren İnegöl –Yenice Mahallesi’nde Noktacı Kasım Efendi’nin başlatmış olduğu halk eğitimini ‘Cırgıt Hoca’ lakabı ile anılan Hacı Hasan Efendi, günün şartları içinde “Cırğıt Hoca Mektebi”nde vermeye çalışmıştır.

Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamit devirlerinde gerçekleştirilen bu
eğitim, geniş halk kitlelerince benimsenmiş ve “Tevhid-i Tedrisat Kânunu”nun yürürlüğe girdiği 1924 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. “Çağır!” ve “Git!” kelimelerinin halk ağzında “galat-ı meşhur” çizgisinde buluşturularak oluşturulmuş olan bu lakap, İnegöl’de halkın ağzında uzun yıllar yaşatılmıştır.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar