Mehmet Şah Marhan yazdı
ÖNEMLİ AMA DEĞERSİZ!
İnsanlık, çok derin bir mesele...
Sorumsuzca çalışmaları, dengesiz ve duyarsız davranışları ile basitliğin, ucuzluğun ve kendini bilmezliğin bütün tonlarını barındıran, "Hormonlu karpuz" misali kabak tadı veren önemli ama değersiz insanlar var.
Zira dengesizliği, seviyesizliği temelde karaktersizliği; hiçbir kaliteli elbise ve hiçbir mevki-makam örtemez.
Daha doğrusu bir çok insan, bir çok şeyin sahibi oldu; ama karakter sahibi olmadı/olamaz.
Nitekim bulunduğu konumun ağırlığını taşıyamayıp basitliğin, seviyesizliğin ve samimiyetsizliğin dibini, her davranışında ve konuşmasında adeta bir marifetmiş gibi sergileyen önemli ama değersiz ve hatta özgül ağırlık mahrumu, yığınca zevat var.
Tarih, önemli konumlara gelerek önemli biri olup ama değerli biri olmayı beceremediği için namı-şanı bilinmeyenlerle ve iyi anılmayanlarla dolu.
Dolayısıyla önemli insan ile değerli insan arasında çok derin ve ince bir fark var.
Bir statüye, yani bir mevki-makam veya mal-mülk sahibi olup "Önemli biri durumuna gelmiş," ama değerli olmayı başaramamış, yapmacık, kendini beğenmiş ve itici çok insan var.
Peki, önemli ama değersiz birinin ne gibi özellikleri olur?
Önemli ama değersiz insanların bir ilkesi olmaz. Zira söyledikleri ile yaptıkları örtüşmez.
Önemli biri olmanın cazibesine kapılıp tutarsızlık ve dengesizlikte sınır tanımaz.
Hadini bilmez.
İnsani ilişkileri, bukalemun misali duruma, zamana ve ruh haline göre değişkenlik gösterir.
Önemli ama değersiz biri, körlük yaşar. Hatalı tutum ve davranışlarının farkında olmaz.
Kendini beğenmiş olur. Kaf dağlarında görür kendini.
O yüzden önemli ama değersiz biri olduğunu görmez.
Mış gibi ilişki geliştirir. Mış gibi insanları dinler. Mış gibi insanlara ilgi gösterir. Mış gibi çalışır.
Liyakat ve nitelik olmaz onda.
Topluma, bir değer katmaz.
Laf salatası yapar, icraat olmaz.
İnsani ilişkilerinde temel ölçüsü, menfaat olur.
Kişilere katkısı olur; topluma değil.
Gücüne güvenir, haklı olduğuna değil.
Dolayısıyla her tarafından basitlik, seviyesizlik, samimiyetsizlik ve ucuzluk kokar.
Nitekim önemli biri olmak için okuyup kaymakam olunca babasını ayağına çağırarak ne denli değersiz biri olduğunu gösteren malum kaymakam hikayesi herkesçe bilinir.
Dolayısıyla hastasına müşteri gözü ile bakan bir doktor, önemli ama değerli biri değil.
Ayakları yerden kesilen, tutarsız, ilkesiz, yapmacık davranan ve saygın olmak yerine saygıyı talep eden bir kurum yöneticisi, önemli ama değerli biri değildir.
Böyle bir yönetici, gücünü koltuğundan alır, adil ve zarif olmaz. Mesai arkadaşlarını yanına almak yerine karşısına alır.
Malzemeden çalan bir müteahit ya da iş insanı, önemli ama değerli biri değildir.
İnsanlara umut verip kandıran bir avukat, önemli ama değerli bir değildir.
Öğrencisini gözden çıkartan bir öğretmen, önemli ama değerli biri değildir.
Medyadan örnek verecek olursak;
Erman Toroğlu, önemli biri ama değerli biri değildir.
Acun Ilıcalı, önemli biri ama değerli biri değildir.
Müge Anlı, önemli biri ama değerli biri değildir.
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Hele hasbelkader bir şekilde bulunduğu mevkiden dolayı "Önemli biri" durumuna getirilmiş kişilerin kendilerini "Değerli sanmaları" kadar zavallıca bir vaziyet olamaz.
Esasında dramatik olan; üçkağıtçıların, "uyanık" dolayısıyla akıllı olarak takdir edildiği ve hayranlık uyandırıldığı bir toplumda, çocukların dürüst yetişip önemli ve değerli biri olmalarının mümkün olmamasıdır.
Çünkü farkında ya da farkında olmadan üçkağıtçıları, çocuklara "Rol model" olarak telkin edip çocukları üçkağıtçılığa, dolayısıyla önemli ama değersiz biri olmaya teşvik ettiğimizin farkında bile değiliz.
Ayrıca bir çok önemli ama değersiz yönetici, iş insanı kısacası insanlar, üçkağıtçı değilseler de basit ve ucuz davranışları ile saygın da değiller.
Zira önemli ama değersiz birinin etrafındakiler, onu saygın ve değerli biri olduğu için değil, menfaatlarından dolayı överler. Yanında görünürler.
Ya da çekindikleri için susarlar.
Böylece önemli biri iken değersizliğin zirvesini yaşamaya devam ederler. Hataları, kendilerine söylenmediği için de kendilerini bi şey zannederler.
Dahası önemli biri olma uğruna, maalesef her yol mübah görülebiliyor. "Bir çok değer," yok sayılıp kullanılabiliyor.
Vaziyet böyle olunca "Önemli biri olmanın cazibesi" ile gülünç duruma düşen düşene...
Kısacası insanlık, derin mesele...
Zira hem önemli hem de değerli olmak, özünde bir insanlık meselesi. Dolayısıyla bir karakter gerektirir,
Son olarak, herkes önemli biri olamayabilir; ama herkes değerli biri olabilir. Zira değerli olmanın mevki-makanı yoktur.
Mehmet Şah Marhan
Eğitimci Sosyolog/Aile Danışmanı