Türkçe'de sıkça duyduğumuz “buyurun cenaze namazına” deyiminin kökeni, Osmanlı dönemine uzanıyor. Bu deyimin arkasında, IV. Murad’ın yönetimindeki o dönemin sıkı yasaklarının ve halk üzerindeki etkilerinin ilginç bir hikayesi yatıyor.
IV. Murad, Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahı olarak yasakçı tavrıyla tanınırdı. Tütün içmek, akşamları sokakta fenersiz dolaşmak gibi şeyler kesinlikle yasaktı. Bu yasaklara uymayanlar ciddi cezalarla karşı karşıya kalırdı. Ancak, insanlar bu yasaklara rağmen tütün içmeye devam ediyordu.
Bir gün IV. Murad, gizlice sokağa çıkıp insanları denetlemeyi alışkanlık haline getirmişti. Üsküdar’daki bir kahvehaneye girdiğinde, burada tütün içildiğinden şüphelendi. Kendi kimliğini gizleyerek, kahvehanede boş bir masaya oturdu ve kahveciyle sohbet etmeye başladı.
Sohbet sırasında kahveci, IV. Murad’a “Baba erenler kahve içer mi?” diye sordu. IV. Murad “Evet” dedi. Sonra kahveci, “Tütün içerler mi?” diye sordu, IV. Murad “Hayır” dedi. Kahveci bu cevaplar karşısında şüphelendi ve tedirgin oldu. Padişahın tebdili kıyafetle dolaştığını da duyduğundan, bu kişinin gerçekten IV. Murad olabileceğini düşündü.
Kahveci, korkudan titreyerek kahveyi padişaha sundu ve son bir cesaretle, “Baba erenler ismini bağışlar mı?” diye sordu. IV. Murad “Murad” dedi ve kahveci iyice panikledi. Son olarak, “Peki isimde sultanda var mı?” diye sordu, IV. Murad “Var” dedi. Kahveci, bu cevaptan sonra iyice dehşete kapıldı ve “Öyleyse buyurun cenaze namazına” diyerek, padişahın kendisini suçladığını düşündü.
IV. Murad, bu durumu komik buldu ve kahvecinin korkusunu fark etti. Onu affetti, ama bu olay halk arasında “buyurun cenaze namazına” deyiminin oluşmasına yol açtı. Bu deyim, yasaklara uymamanın sonuçlarının korkutucu olabileceğini gösteren tarihi bir hatıra olarak günümüze kadar geldi.
Kısacası, “buyurun cenaze namazına” deyimi, IV. Murad’ın katı yönetiminin ve halk üzerindeki korku atmosferinin yansıması olarak tarihteki yerini aldı.