Şeriatın Kavramının Kökeni ve Anlamı
Şeriat Arapça bir kelime. Sözlük anlamı: “bir yöne doğru açılarak uzayıp gitmek, açık olmak; açık hale getirmek” anlamlarındaki şer‘ kökünden türeyen bir kelimedir.
İlk anlamı, insanların ya da hayvanların su içtiği, kesilmeyen akarsu yollarıdır. Zamanla bu kelime, “açık ve doğru kurallar, yerleşik davranış biçimi” ve “bir semavî dine dayanan hükümler bütünü” anlamlarını kazanmıştır.
Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif'lerde Şeriat
Kur’ân-ı Kerîm’de şer‘ kökünden türemiş isim ve fiiller beş yerde geçer. Bu kullanımlarda şeriat, “bireysel ve toplumsal hayatı düzenleyici din esaslı kurallar” veya “bu nitelikte kural koymak” anlamında kullanılmıştır. Hadislerde de şeriat kavramı, İslam’ın itikadî ve amelî hükümlerini ifade edecek şekilde geçmektedir.
Tefsir ve Hadisler başta olmak üzere Dini kaynaklarda “Şeraa” fiili “Allah’ın ve Resulünün (s.a.v) hüküm koyması” anlamında kullanılmıştır. (Müslim, “Mesâcid”, 257).
Şeriatın Kavramının Tarihsel Gelişimi
İslam düşüncesinde şeriat, din kavramından daha çok vurgulanmış ve İslami ilimler literatüründe II. (VIII.) yüzyıldan sonra yaygınlık kazanmıştır. İlk dönemlerde şeriat kelimesi, tek bir hüküm anlamında kullanılırken, klasik dönemde “şer‘î hükümler bütünü” anlamına gelmiştir.
Şeriatın Anlam Kapsamı
Şeriat terimi islami kaynaklarda, geniş ve dar olmak üzere iki anlamda kullanılır. Geniş anlamda şeriat, Allah tarafından insanlar için din olarak öngörülen hükümlerin bütünü anlamına gelir. Bu kapsamda şeriat, din ve millet kavramlarıyla örtüşmektedir. Dar anlamda ise şeriat, değişime konu olabilen hükümler, fetva, fıkıh anlamında kullanılır.
Şeriat ve İlahi İrade
Şeriat, ilahi iradenin hüküm şeklinde tezahürü olarak kabul edilir. İstinbat yoluyla elde edilen hükümler de şer‘îdir ve Kur'an ve Sünnet nasları ile sabit olan hükümlerle aynı şer‘îlik niteliğini taşır.
Şeriatın Üç Temel İşlevi
Şer‘î nitelemesinin üç temel işlevi vardır. İlk işlevi, bir meselenin kaynağına ilişkin vurgudur. İkincisi, olması gerekeni belirten bir yargının söz konusu olduğunu vurgular. Üçüncüsü ise, nitelenen hususun ilahi iradeye uygunluğunu gösterir.
Şeriat ve Hukuki Meşruiyet
Emevîler’den itibaren İslâm devletlerindeki ikili hukuk yapısını ifade etmek için şer‘î hukuk ve örfî hukuk tabirleri kullanılmıştır. Örfî hukuk, özellikle kamu hukuku alanında olmak üzere şeriatın aksini öngörmediği ve kamu yararının gerekli kıldığı konularda devlet başkanlarınca yapılan düzenlemelerden ibarettir.
İslâmî ilimler alanındaki çağdaş eserlerde şeriat terimini sadece nas yoluyla bildirilen hükümlerle sınırlayan yaygın yaklaşımın aksine usulüne uygun biçimde yapılmış bir istinbat (ictihad) işlemi sonucunda elde edilmiş olması da hükmün şer‘îlik niteliğini kazanması bakımından yeterlidir. Çünkü şeriat ilâhî iradenin hüküm şeklinde tezahüründen ibarettir.
“Hüküm koyucu Allah, hükmü açığa çıkaran ise şeriattır”
Bu bölümde TDV İslam Ansiklopedisinin şeriat maddesine yer verelim:
Hükümler bütünü olarak tanımlandığında fıkıhla şeriat kavramları arasında şer‘îlik açısından bir ayırıma gidilmesinin isabetli olmadığı görülmektedir.
Şeriat teriminin dar anlamda kullanımı geniş anlamı gibi erken döneme aittir. Nitekim Katâde b. Diâme (ö. 117/735) dinin tek, şeriatın ise muhtelif olduğunu söyleyerek iki kavramı birbirinden ayırmakta ve şeriatı “farzlar, hadler, emir ve nehiyler” biçiminde tanımlamaktadır (Taberî, VI, 365; XXV, 191). Yine onun, “Tevrat’ın bir şeriatı, İncil’in bir şeriatı ve Kur’an’ın bir şeriatı vardır ... Buna karşılık kendisinden başkasının kabul görmeyeceği tek din peygamberlerin getirdikleri tevhid ve ihlâstır” şeklindeki ifadelerinden (a.g.e., VI, 365) şeriatı neshe açık amelî hükümler bütünü halinde gördüğü anlaşılmaktadır. Benzer şekilde Ebû Hanîfe de peygamberlerin getirdikleri dinin tek, şeriatların ise muhtelif olduğunu söylemektedir (el-ʿÂlim ve’l-müteʿallim, s. 13-14).
Kahrolsun şeriat diyen dinden çıkar mı?
Sonuç olarak: Şeriat kavramı sözlüklerde genel olarak hukuk, kanun, yasa anlamına geliyor. Sözlükteki genel anlamıyla şeriat İslam demek değildir. Her dinin bir şeriatı olduğu gibi İslam'ın da bir şeriat vardır.
Ancak özel, fıkhi anlamıyla kullanıldığında şeriat; İslam hükümleri, İslam kanunları, Allah'ın ve elçisinin koyduğu hükümler anlamına gelmektedir. Örneğin İslam dininde namaz kılmak, Ramazan orucu tutmak, farzdır. Bu Allah'ın bir emridir. İçki içmek, kumar oynamak, kul hakkı vb yemek Haramdır. Bu da Allah'ın koyduğu bir yasaktır.
İslam şeriatının ana kaynağı Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) sünnetidir.
"Ben şeriata karşıyım, kahrolsun şeriat!" gibi ifadeleri kullananlar İslam şeriatını kastediyorlarsa dinden çıkmış olurlar. Şeriatsız İslam demek, Allah'ın ve Resulünün insanlar için hiç bir yasa ve kanun koymaması anlamına gelir ki, bunu iddia eden ve böyle olduğuna inanan kişi İslam akaidine göre Müslüman sayılmaz. Böyle bir inanç ve yaklaşıma sahip olanlar olsa olsa deist olabilirler.
İslam dini hem dünya hayatını ilgilendiren hem de ölümden sonraki hayatı ilgilendiren hükümler koymuştur. Bu hükümler bütününe İslam şeriatı denir.