Mahalli seçimlerde yaşanan düşük katılım, Türkiye'nin siyasi manzarasında önemli bir dönemeç olarak değerlendiriliyor. 2024 yılında gerçekleştirilen bu seçimler, ülkenin son beş yılının en düşük katılım oranına sahne oldu. 13,3 milyon seçmenin sandığa gitmemesi ve 2,2 milyon geçersiz oy, siyasi analistler tarafından derinlemesine incelenmekte ve çeşitli tartışmalara sebep olmaktadır.

Katılımın düşüklüğü, siyasi partilerin ve seçmenlerin arasındaki güven krizini yansıtıyor olabilir. Özellikle son yıllarda artan siyasi gerilim ve kutuplaşma, seçmenin sandığa olan güvenini sarsmış olabilir. Bununla birlikte, ekonomik zorluklar, pandemi ve diğer toplumsal meseleler de seçmenlerin seçime katılımını olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alabilir.

Geçersiz oy sayısının yüksekliği de dikkat çekici bir husustur. Bu durum, seçmenlerin tercihlerini net bir şekilde ifade edememesinin veya sandık sürecinin düzgün işlememesinin bir sonucu olabilir. Geçersiz oyların yüksek olması, seçim sisteminin ve seçim sürecinin iyileştirilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır.

AK Parti ve CHP dışında kalan 19 parti tarafından alınan oy sayısının seçime katılmayan ve geçersiz oylardan daha az olması, siyasi arenadaki çeşitliliği ve rekabeti vurgulamaktadır. Bu durum, Türkiye'deki siyasi partiler arası rekabetin giderek arttığını ve seçmenlerin farklı siyasi tercihlere yönelme eğiliminde olduğunu göstermektedir.

Ancak, seçimlere katılımın düşük olması ve geçersiz oy sayısının yüksek olması, Türkiye'nin demokratik süreçlerinin güçlendirilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Seçmenlerin daha fazla motive edilmesi, seçim sürecinin daha şeffaf ve adil hale getirilmesi ve siyasi partiler arasındaki diyaloğun arttırılması, demokratik bir toplumun temel unsurları olarak ön plana çıkmaktadır.

Mahalli seçimlerde, Türkiye genelinde katılım oranının son beş seçimin en düşüğü olduğu kaydedildi. Toplamda 61,4 milyon seçmenden 13,2 milyonu oy kullanmadı ve katılım oranı yüzde 78,11'de kaldı. Bu düşük katılım oranı, seçimin sonucunu etkileyen önemli bir faktör olarak öne çıktı. Özellikle, 13,3 milyon seçmenin oy kullanmaması ve 2,2 milyon oyun geçersiz sayılması, seçimin meşruiyetine ve sonuçlarına yönelik tartışmaları beraberinde getirdi.

AK Parti'nin oy kaybı dikkat çeken bir noktaydı. 2019'da yüzde 42,5'lik bir oy oranıyla 18,3 milyon oy alırken, bu seçimde oy oranı yüzde 35,5'e gerileyerek 16,3 milyon oy aldı. Bu kayıp, AK Parti içindeki bazı seçmenlerin diğer partilere yönelmesiyle ilişkilendiriliyor. Öte yandan, CHP'nin oy oranı önemli ölçüde arttı. 12,8 milyon oydan 17,3 milyon oy alarak oy oranını yüzde 29'dan yüzde 37,7'ye yükseltti.

Seçim sonuçlarına ilişkin dikkat çeken bir diğer nokta ise emekli seçmenlerin sandığa ilgisizliğiydi. Özellikle, emekli şehirleri olarak bilinen Sinop ve Kastamonu'da, CHP'nin aldığı oyların artması dikkat çekti. Sinop'ta CHP'nin adayı Metin Gürbüz, yaklaşık 14 bin oy alarak AK Parti'nin adayını geride bırakırken, Kastamonu'da CHP'nin adayı Hasan Baltacı, 31 bin oy alarak seçimi kazandı. Bu şehirlerde sandığa gitmeyen seçmen sayısının önemli bir rol oynadığı gözlemlendi.

Seçim sonuçlarına göre, İstanbul'da Ekrem İmamoğlu, Ankara'da Mansur Yavaş, Eskişehir'de ve Antalya'da CHP adayları birincilikleri elde etti. Bu sonuçlar, küskün seçmenlerin ve geçersiz oyların seçim sonuçlarını etkileyen önemli bir faktör olduğunu gösteriyor.

Ancak, seçimin meşruiyeti ve sonuçlarına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Özellikle, katılımın düşüklüğü ve geçersiz oyların fazlalığı, seçim sisteminin ve siyasi partilerin vatandaşların taleplerine uygun hale getirilmesi gerektiği yönünde çeşitli görüşlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu seçim, Türkiye'nin siyasi ve demokratik süreçlerinde önemli bir dönemeç olabilir ve gelecek seçimlerin nasıl şekilleneceğine dair ipuçları sunabilir.

Kaynak: Özkan Duran