Eski ABD Başkanı Donald Trump'a karşı yöneltilen tarihi "sus payı" davası, önemli bir dönemece daha ulaştı. Davanın seyri hakkında kamuoyunda büyük bir merak ve dikkat var. Son gelişme ise, 12 kişilik mahkeme jürisinin seçiminin tamamlanmasıyla ilgili.
Mahkeme jürisi seçimi, genellikle davanın geleceği ve sonucu üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Trump'ın avukatları ve savcılar, jürinin kimliklerini, geçmişlerini ve herhangi bir önyargılarını dikkate alarak seçim yaparlar. Bu nedenle, jürinin seçimi davanın adil bir şekilde ilerlemesi açısından kritik öneme sahip.
Trump, jürinin seçimi sürecinde kampanya programının aksamasını eleştirdi. Kampanya için farklı yerlerde olması gerektiğini belirtti ve bu durumun kendisini olumsuz etkilediğini vurguladı. Ancak, adaletin işlemesi ve davanın adil bir şekilde yürütülmesi için mahkeme sürecine katılmaya devam ettiğini ifade etti.
Bu dava, Trump'ın başkanlık dönemi sırasında sessizlik anlaşmaları imzalayan bazı kadınlarla ilgili. Trump'ın avukatları, bu anlaşmaların geçersiz olduğunu ve federal seçim yasalarını ihlal etmediğini savunuyorlar. Ancak savcılar, Trump'ın sessizlik anlaşmaları yoluyla seçim kampanyası sırasında yasadışı ödemeler yaptığını iddia ediyorlar.
Jüri seçiminin tamamlanması, davanın ana duruşmasına yaklaşıldığını gösteriyor. Bundan sonra, savcılar ve Trump'ın avukatları, delil sunumları ve argümanlarını sunmak için mahkemeye hazırlanacaklar. Kamuoyu, bu tarihi davanın nasıl bir sonuca ulaşacağını ve Trump'ın siyasi ve hukuki kariyeri üzerindeki etkilerini merakla takip ediyor.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2016 başkanlık seçimleri öncesinde müstehcen film oyuncusu bir kadınla ilişki yaşadığı iddiasıyla gündeme gelen ve "sus payı" ödemekle suçlandığı davanın üçüncü duruşmasında New York'taki Manhattan Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Duruşma sırasında jüri seçimi titizlikle yapıldı ve tarafsızlığından emin olunamayan adaylar eledi. Yargıç Juan Merchan, günün sonunda 12 kişilik jürinin tamamının belirlendiğini duyurdu ve 6 kişilik yedek üyelerden birinin seçildiğini açıkladı.
Ancak Trump'ın duruşmalardaki konuşma yasağını ihlal ettiği iddiaları da gündemi meşgul etti. Savcılar, Trump'ın daha önce konulan yasakları ihlal ettiğini belirtti ve bu durumun sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. Trump'ın mahkemede geçirdiği zamanın, 2024 başkanlık yarışı için seçim kampanyası yürütmesi gereken süreyi kısıtladığına dair şikayetleri de gündeme geldi. Trump, mahkeme salonunun soğukluğundan şikayet ederek duruşma sonrasında açıklamalarda bulundu ve mahkemede geçirdiği günlerin kampanya için harcanması gereken zaman olduğunu dile getirdi.
Davanın temelinde, Trump'ın müstehcen film oyuncusu bir kadınla ilişki yaşadıktan sonra sus payı ödemek ve bu ödemeyi örtbas etmek için resmi kayıtları tahrif etmekle suçlanması yer alıyor. Kamuoyunda "sus payı" davası olarak bilinen bu dava, Trump'ın ABD tarihinde bir ceza davasında yargılanan ilk eski ABD Başkanı olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Savcılar, Trump'ın daha önce konulan konuşma yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle para cezası talep ederken, Trump'ın 4 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor.
Dava, Amerikan kamuoyunun yakından takip ettiği bir süreç haline gelmiş durumda. Trump'ın duruşmalardaki tutumu ve davranışları, medya ve halk tarafından geniş çapta değerlendirilip tartışılıyor. Bu dava, ABD'nin siyasi ve hukuki tarihinde önemli bir dönüm noktası olabilir ve sonucu, Trump'ın siyasi kariyeri üzerinde derin etkiler bırakabilir.