Recep Akakuş yazdı

Tarihî süreç içinde Domaniç ile İnegöl arasında hiç kopmayan bir bağ var olmuştur. Hatta Türk hâkimiyet devrinden önce de bu ilişkinin bulundu- ğuna şahit olmaktayız. Zira bu dönemde İnegöl yöresi, Tomas adında bir Hıristiyan din adamına izafeten Tomas-Yeri anlamında olmak üzere Antiktoma ismiyle anılmaktadır.

Hüdavendigâr Livası Tahrir Defterleri adlı kaynak eserin 88 nci sayfasında yer alan 130 ve 131. maddelerde bu isim, köy adı olarak Toma ve Lipetoma tarzında tescil olunmuştur.

Tomas’ın oğlu anlamına gelen Domaniç/Tomaliç ismi de bu yörenin, İnegöl ile tarihî bağına işaret eylemektedir. Ertuğrul Gâzî’nin, Söğüt’ü kışlak ve Domaniç’i yaylak olarak kullandığı devirde İnegöl Tekfuru Nikola ile Samsa Çavuş arasındaki çatışmalar, hep bu yörede vuku bulmuş ve çatışmanın gerçek sebebi şuur altında - dâima- Tomas ve Tomaliç dürtüsü olmuştur.

Hatırlanacağı üzere İnegöl Tekfuru ile Osman Bey arasında meydana gelen ilk çatışma, Ermeni Belinde/Hamza Bey Boğazı’nda vuku bulmuştur. Bu çatışmada Osman Bey, yeğeni Baykoca’yı şehit vermiştir. Bu nedenle Osmanlı’nın ilk şehidi Baykoca olmuştur.

1284 yılında vukû bulan bu çatışmanın ve şehâdetin intikamı, bir yıl sonra, yani 1285 yılında Kolcahisar baskını ile alınmıştır. 1287 yılında ise Domaniç Derbendi’nde ve de İki Sular/İkizçe Mevkii’nde meydana gelen çatışmada Osman Gâzî, bu sefer de Ağabeyi Savcı Beyi/Sarı Batu’yu şehit vermiştir.

Bu nedenle Tahtaköprü coğrafyası, Osmanlı’nın ikinci şehidi Savcı Beyi, bağrında taşımaktadır.Savcı Bey’in şehâdetine vesile olan çatışma, Domaniç Beli’nde ve İki Sular mevkiinde vuku bulmuştur. Savcı Beye ait Hatıra Mezarı’n, Domaniç yöresinde bulunması da bu görüşümüzü teyid eylemektedir.

Şu kadar var ki, İnegöl-Bilecik yolu üzerindeki İkizçe Köyü de -muhtemelen- bir çatışmaya sahne olmuştur. Ancak bu çatışma, Kolaca-Hisar baskınından sonra İnegöl tekfuru Nikola’nın takipçi güçleri ile Osman Gâzî’nin geri çekilen kuvvetleri arasında vuku bulmuştur. Çünkü Bilecik’ten gelen yol ile Ermeni-Pazarı/Pazaryeri İlçesi’nden gelen stratejik yol, bu mevkide kesişmektedir. Buraya,” İkizçe” denmesinin gerçek sebebi de budur.

Ayrıca, Samsa Çavuş’un kendisine verilmesini istediği stratejik değeri olan ünlü Karatekin Kalesi de bu civardadır. 1839 yılında yayınlanarak yürürlüğe konan Tanzimat Fermanı ile ülkede yönetim açısından yeni oluşumlar, gerçekleştirilince hem askeri hem de sivil yönetim birimlerinde köklü değişiklikler yapılmıştır.

Bu arada yerel yönetimler için de -başta İstanbul olmak üzerepilot uygulama çalışmaları başlatılmıştır. Özellikle Kırım Savaşı’ndan sonra yerel yönetim kuruluşlarına ağırlık verilmiş ve 1865 yılından itibaren İstanbul dışında da belediye teşkilâtları kurulmaya başlamıştır. Diğer yandan Osmanlı’nın ilk başkenti sayılan Bursa İli, Redîf-i Eyâlet-i Hâssa-i Hüdavendigâr adıyla yeni bir statüye kavuşturulmuş ve Bursa, ikinci bir başkent gibi algılanmıştır.

Bu sebeple yörenin nüfus yapısı, süratle değiştirilmiştir. Müslüman nüfusun çoğunluk sağlayacağı bir ortam hazırlanarak hem Balkan kökenli ve hem de Kafkas kökenli muhacirler, bu yörelere - geniş çapta- iskân edilmiştir. 1876-1877 Türk- Rus Savaşı’ndan sonra ise bu iskân faaliyeti, yoğun bir şekil almış ve yöre, göçmen köyleri ile donatılmıştır. Tahtaköprü Köyü de işte bu göçmen köylerinden biridir.

(DEVAM EDECEK)